Uyanan Gençlik

Genel Kategoriler => 📚 Bilgi ve Yaşam => Dini Yazılar 🤲 => Konuyu başlatan: uyanangenclik - Mayıs 22, 2025, 06:31 ÖS

Başlık: Kurban ibadetinin ehemmiyeti
Gönderen: uyanangenclik - Mayıs 22, 2025, 06:31 ÖS
Ve kalellahü teala fi kitabihil kerim.
Velikulli ummetin ce'alnâ menseken liyeżkurû-sma(A)llâhi 'alâ mâ razekahum min behîmeti-l-en'âm
KALE RESULULLAH (Sallallahu aleyhi ve sellem)
Men kêne lehu seatun velehum yudahhi felâ yekrubenne musallene.

Muhterem Müminler
Bu haftaki hutbemiz Kurban ibadetinin ehemmiyeti hakkındadır.
Rabbimiz Allahü teala hazretleri, ihsan buyurduğu nimetlere karşılık biz kullarına zekât ve sadaka-i fıtır gibi bazı mali mükellefiyetler yüklemiştir. Kurban kesmek de bu vazifelerden biridir. Aslî ihtiyaçları ve borçları dışında geriye kalan mal varlığı nisap miktarına ulaşan hür,mukim Müslümana senede bir defa kurban kesmeyi vacip kılmıştır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de şöyle buyurmuştur: "Kim imkân bulur da kurban kesmezse bizim namazgahımıza yaklaşmasın." Bu hadis-i şerif'in imam-ı azam Ebu Hanife Rahmetüllahi aleyh'e göre delil olması; gafletten uyandıran, kalpleri titreten "bizim namazgahımıza yaklaşmasın" gibi ikazlar ancak vacip bir ibadetin terki hususunda yapılır. Kurban vacip olmasaydı terk eden kimse için Rasülüllah (s.a.v) efendimiz böyle bir ifade kullanmazdı.
İbadetlerde yükümlülük ve bu yükümlülüğün bir neticesi olan ceza ve mükâfat
ferdidir. Yüce dinimiz İslâm'a göre aile fertleri arasında mal hakkında ferdi mülkiyet esası vardır. Yani ailenin her bir ferdinin kendisine ait malı olabilir. Bu itibarla aile fertlerinden karı, koca ve yetişkin çocuklardan kimin nisap miktarı malı varsa onun kurban kesmesi vaciptir. Aile adına tek bir kurbanın kesilmesi yeterli değildir. Ailede sadece bir ferdin nisap miktarı malı olup da diğerlerinin nisap miktarı malı yoksa sadece nisaba malik olan ferdin kurban kesmesi vaciptir. Diğerlerinin kesmesi nafiledir. Kendisine kurban kesmek vacip olan bir kimsenin, büluğ çağına girmemiş küçük çocukları adına kurban kesmesi mendubdur.

Kendisine kurban kesmek vacip olmadığı halde kurban kesenlerin ecri; belki vacip olup da kesenlerden daha fazla olacaktır. Allah dostları da kurban ibadetindeki sevap ve faziletlerden mahrum olmamak adına zengin-fakir bütün Müslümanlara kurban kesmelerini tavsiye etmişlerdir. Hz. üstazımız (k.s.) "Bir kişiye kurban vacip olmasa bile bir sene içerisinde taksitle kurban borcunu ödeyebilecek kişinin kurban kesmesini" tavsiye buyurmuştur. Ve "O böyle yapınca umulur ki Cenab-ı Hakk ona bir daha ki sefere kurban kesecek imkânı verir" buyurmuştur. Hal böyle iken taksitle birçok eşyaları alabildiği halde kurban kesmemek için taksitlerini ve borçlarını bahane etmek yerine kurban kesmenin çarelerini aramak kişiye çok büyük sevap ve faziletler kazandırır.

Muhterem Müminler
Diğer ibadetlerde olduğu gibi Bu ibadette de en mühim husus şudur: Kurbanlar
sadece Hz. Allah'ın rızasını tahsil ve O'na yaklaşmak için, ibadet niyetiyle kesilir. Bu hususla alakalı olarak Kevser Suresinde mealen şöyle buyruluyor: "Muhakkak biz sana Kevser'i verdik. Öyleyse Rabb'in için namaz kıl ve kurban kes."1
Bu ayet-i kerimeler şöyle tefsir olunuyor: "O halde sen, o müşriklerin, inkârcıların, riyakârların hilafına olarak, seni yetiştiren, sana o Kevser'i veren ve her işine sahip olup seni daha çok yüceltecek olan kerim Rabbinin rızası için, ona ihlaslı olarak kullukla meşgul ol, onun için ihlâs ile namaz kıl. Ve kurban kes de muhtaçlara yedir, fiilî olarak tahdis-i nimet ile Rabbinin kerem ve lütfunu duyur, bayram yap.
Bu dinî vecibeyi yerine getirmek, Allâhü Teâlâ'nın, kullarına ziyafetidir. Kurban kesmek, Allâhü Teâlâ yolunda bir fedakârlıktır ve O'nun verdiği nimetlere bir şükürdür. Ayrıca sevap kazanmaya ve Allah'a yakınlığa vesiledir, belalara karşı da bir kalkandır. Hakk'ın muhabbetini mal sevgisine tercih etmektir.

Kurban kesmekte; kalbini imana, malını ikrama, evlâdını kurbana teslim eden
İbrahim Aleyhisselam'ın ve Hz. Allah'ın emrine boynunu teslim eden İsmail
Aleyhisselam'ın ve bu fedakârlığa karşı bir koçu fidye olarak getiren Hazret-i Cebrail'in ilahi emre bağlılık sırları gizlenmiş bulunmaktadır. Kurban kesen kimse bu sırlardan hisse alır.
Mü'min bir kul, bu emri yerine getirirken haliyle şu sözleri ifade etmektedir: Ya Rabbi, bana sağlık verdin ve emir buyurdun namaz, oruç gibi bedenî vazifelerimi yapmaya çalışıyorum. Bahşettiğin servet karşılığında kurban kesmeyi emrettin, emrine itaat gösteriyorum. Halil'in Hazret-i İbrahim'e müyesser kıldığın teslimiyeti, peygamber zade peygamber Hazret-i' İsmail'deki fedakârlığı bana müyesser kıl.
Hazret-i Cebrail'in getirdiği koçla, Hazret-i İsmail'in boynunu bıçaktan kurtardığın gibi keseceğim bu kurbana karşılık benliğimi de cehennemden halas eyle.

Allahü Teâlâ Hutbemizin evvelinde okuduğum ayet-i celile mealen şöyle buyurur ki; "Her ümmet için, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık." (Hac, 34)
Kurban Hz. Âdem (a.s) dan bu yana devam eden, bizi Allah'a yakınlaştıran
ibadetlerden biridir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) de hicri ikinci yıldan itibaren vefat edinceye kadar her yıl kurban kesmiştir.2
Aziz Müminler
Hulasa bu büyük ibadetin hikmetlerini kelimelere sığdırmak mümkün değildir.
Hutbemizi Hz. Üstazımız (k.s.) Hz.'nin kurbanla alakalı sözlerini naklederek bitirelim:
"Kurbanın maddi ve manevi olmak üzere yedi mühim faidesi vardır. Kurban gadab-ı ilâhiyi söndürür. Rızay-ı İlahîyi celbeder. Çok kurban kesilen bir memlekette harp olmaz. Eğer bir insan vakt-i hali müsait olup da kurban kesmezse muhakkak ki o adamın ya kendisinden veya çoluk çocuğundan yahut da malından, ticaretinden, servetinden ve varlığından mutlaka bir kan çıkacaktır. Kurbanda çoluk-çocuk ve fakirfukara için umumi bir maslahat ve mutlak bir menfaat vardır. Kurban Bayramı'nda aff-ı umumi tecelli eder."