Fesebbih bihamdi rabbike vekun mine-ssâcidîn.
Men sâme Ramadâne summe etbe'ahu sittan min Şevvâl, kâne ke-sıyâmi'd-dehr.
Muhterem Müminler
Hutbemiz Şevval ayı ve orucunun ehemmiyeti hakkındadır.
Okuduğumuz Hicr suresinin 99. Ayet-i Kerimesinde Cenab-ı Hak mealen; "Ölüm gelinceye
kadar Rabbine ibadet et" buyurmaktadır. Bu sebeple Ramazan-ı şerifte dikkat ettiğimiz dini
vecibelerimize aynı şekilde hassasiyete devam etmemiz icap etmektedir. Nitekim Peygamber
efendimiz (S.A.V) bizi bu husus ile alakalı şöyle buyurmaktadır.
"Bir kimse Ramazan orucunu tutar,sonra da ona şevval ayından altı gün oruç ilave ederse,
bütün sene oruç tutmuş sevabına nail olur."
Zira dinimizde her iyi amele asgarî olarak on misli mükâfat vardır. Otuz Ramazan-ı şerif, altı
da şevval orucu on ile çarpıldığı zaman üç yüz atmış yapar. Geri kalan beş günde de bayram
olması hasebiyle zaten oruç tutmak haram olduğundan böylece bir seneye tekabül eder.
Şevval ayı, hac aylarının ilkidir. Bu ay içinde 6 gün nâfile oruç tutulur. Bu oruç, Şevval'in
12'sinden başlayarak şevvalin 17. Günü de dahil olacak şekilde tutulduğunda "eyyâm-ı biyz"
yani, 13, 14 ve 15. Günler de oruçlu geçirilmiş olacağından çok büyük sevâbı vardır. Arka
arkaya tutulacağı gibi ayrı ayrı günlerde de tutulabilir.
Süfyan-ı Sevrî hazretleri şöyle anlatıyor:
"Ben, Mekke-I Mükerreme'de üç sene oturdum: Mekkelilerden bir kimse her gün Harem-I
Şerif'e gelir tavaf eder, namaz kılar ve sonra da bana selam verip giderdi. Ben bu kimse ile
tanıştım. Bir gün o kimse beni yanına çağırdı.
Bana dedi ki:
Ben öldüğüm vakitte kendi elinle beni yıka, cenaze namazımı kıl ve beni defnet. O gece de
beni terk etmeyip kabrimde gecele. Münker ve Nekir'in suali anında bana tevhidi telkin et,
dedi. Ben de o kimsenin istediklerini yapmayı kabul ettim. Bana emrettiğinin aynısını yaptım.
Kabrinde geceledim gece uyku ile uyanık arasında iken: Ey Süfyan! Beni korumaya ve senin
telkinine ihtiyacım kalmadı, diye bir ses işittim.
O zaman: Ne sebeple bu lütfa eriştin? diye sordum.Bana cevap olarak:
Ramazan orucunu tutup Şevval'den altı gün daha eklemem sebebi ile", dedi
Muhterem müminler
Allah-ü Teâla'nın farz kıldığı ibadetler, kulluk vazifelerimizin başında gelir. Hiçbir ibadet,
farzlardan üstün olamaz. Bunları eda etmekle Rab'ımızın emrini yerine getirmiş oluruz. Farz ve
vacib olmayan kulluk vazifelerine, nafile ibadetler adı verilir. Bir mü'min nafile ibadetlere
devam ederse hem Peygamber Efendimizin sünnetlerini yerine getirmiş hem de Allah-ü
Teâla'nın rızasını kazanmış olur. Nafile ibadetler, mü'mini Cenab-ı Hakk'ın rızasına yaklaştırır.
Bir mü'minin, Mevla'sına ubudiyyet ve gurbiyyet kasdıyla yaptığı nafile ibadetler, o kimseyi
Allah(cc)'ın rızasına ulaştırır. Bu sebeple Peygamber Efendimiz nafile ibadetlere çok
ehemmiyet verirlerdi.
Ne mutlu şevval ayını ihya eden bahtiyar müminlere...