Haberler:

"Başla, inan, başar!" 🚀

Ana Menü

Yasin Suresi 1. Sayfa Açıklaması

Başlatan uyanangenclik, Nis 11, 2025, 04:03 ÖÖ

« önceki - sonraki »

uyanangenclik

1. 📖 Sîn: Yâ: Ey! (Hitap edatıdır) Sîn: (Anlamı Allah'a aittir; hurûf-u mukattaa'dandır, gizemlidir)
"Ey insan!" Bu ayet, hurûf-u mukattaa denilen, anlamı Allah tarafından bilinen harflerdendir. Bu tür harflerle başlayan sureler genelde Kur'an'ın mucizeliğine dikkat çeker.
🔹 Sebeb-i nüzul: Bazı müfessirler, bu tür harflerin, müşriklerin "Muhammed bu sözleri kendisi uyduruyor" demeleri üzerine Kur'an'ın eşsizliğini vurgulamak için indirildiğini belirtir.
2. 📖Velkur-âni-lhakîm: Ve: Yemin olsun el-Kur'âni: Kur'an'a el-Hakîmi: Hikmetli, hüküm sahibi.
 Kur'an'ın hikmet dolu bir kitap olduğunu belirtmek için.
"Hikmetli Kur'an'a yemin olsun."
3. 📖İnneke lemine-l murselîn. İnneke: Şüphesiz sen - lemin: elbette ki -dendir el-mursalîn: gönderilen elçilerden (peygamberlerden) - Peygamberimizin elçi olduğunu vurgulamak için
"Emin ol ki sen, hiç şüphesiz risalet görevi ile, gönderilen peygamberlerdensin."
4.📖'Alâ sirâtin mustakîm. Alâ: Üzerinde sırâtin: bir yol müstakîm: dosdoğru
"Dosdoğru bir yol üzerindesin."
5. 📖 Tenzîle-l'azîzi-rrahîm:  Tenzîle: İndirilmiştir el-Azîz: mutlak güçlü - er-Rahîm: merhametli (olan Allah tarafından)
Azîz ve Rahîm olan (Allah tarafından) indirilen.
6. 📖 Litunżira kavmen mâ unżira âbâuhum fehum ġâfilûn. - Li tunzira: Uyarasın diye - kavmen: bir kavmi (milleti) - mâ: ki (negatif anlamda: hiç)- undzira: uyarılmıştı - mâ undzira: uyarılmamış - âbâuhum: onların ataları - fehum: bu yüzden onlar - gâfilûn: gaflette olanlardır.
"Ataları uyarılmamış bir kavmi uyarman için gönderildin.
Mekkelilerin büyük kısmı uzun bir süre boyunca ilahi vahiyden uzak yaşamış, ataları Hz. İbrahim (a.s.)'den sonra sapkınlığa düşmüşlerdi.
🔸 Peygamberimiz'in gönderiliş amacı, bu unutulmuş topluma yeniden doğru yolu göstermekti.
"Sana (ey Peygamber!) o kavmi uyarmak için (Kur'an) indirildi. Onların atalarına da uyarı yapılmıştı da onlar (bu uyarıya) karşı gaflet içinde idiler."

7-10. Ayetler:
 Ebu Cehil gibi inatçı inkârcılar hakkında nazil olmuştur.
🔸 Bu kişiler Kur'an'ı Kerim_i ve Peygamber'i açıkça inkâr ediyorlardı.
🔸 Allah cc, onların kalplerinin ve gözlerinin adeta mühürlendiğini, artık hidayete açık olmadıklarını bildiriyor.
7. 📖 Lekad hakka-lkavlu 'alâ ekśerihim fehum lâ yu/minûn:
Le kad: Andolsun ki - hakka: hak oldu (gerçekleşti)-el-kavlu: söz (azap vaadi) - alâ ekserihim: onların çoğu üzerine - fehum: bu yüzden onlar - lâ yu'minûn: iman etmezler
"Andolsun ki onların çoğunun üzerine azab sözü hak olmuştur. Onlar imana gelmezler."
Allah cc, bu ayetle, gerçekleri görmeyen ve uyarılara kulak asmayan Ebu Cehil gibi insanlara dikkat çeker. Bu tür bir durum, peygamberlerin gönderildiği toplumlar için de bir hakikattir. Peygamberler ve ilahi mesajlar karşısında birçok insan, inkâr etmekte ve iman etmeyi reddetmektedir. Ayet, insanların bir kısmının bu yolu seçtiğini ve gerçekten uzaklaştığını anlatır.
8. 📖 İnnâ ce'alnâ fî a'nâkihim aġlâlen fehiye ilâ-l-eżkâni fehum mukmehûn.
İnnâ (şüphesiz biz) ce'alnâ (yerleştirdik) fî (içine) a'nâkihim (boyunlarına) aġlâlen (zincirler) fehiye (ve o) ilâ-l-eżkâni (çenelere doğru, çenelerine dayanmış) fehum (onlar) mukmehûn (gururla başını yukarıya kaldırmak).
"Onların boyunlarına demir halkalar (zincirler) geçirdik, o halkalar çenelerine dayanmıştır. Bu sebeple başları yukarıya kalkık durumdadır."
🔸 Ayette geçen "boyunlarına zincir vurulması" bir mecazdır. Gerçeği görmeyip kibirle yüz çevirenlerin durumu anlatılır.
9. 📖 Vece'alnâ min beyni eydîhim sedden vemin ḣalfihim sedden feaġşeynâhum fehum lâ yubsirûn.
Ve cealnâ: Ve koyduk - min beyni eydîhim: önlerinden - seddan: bir set - ve min halfihim: arkalarından-seddan: bir set (daha) - fe ağşeynâhum: onları bürüdük (perdeledik) - fehum lâ yubsirûn: bu yüzden göremezler.
"Biz, onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler."
10. 📖 Vesevâun 'aleyhim eenżertehum em lem tunżirhum lâ yu/minûn.
Ve sevâun: Aynıdır - aleyhim: onlar için - e enzertahum: uyarıp uyarmaman - em lem tunzirhum: ya da uyarmaman - lâ yu'minûn: iman etmezler
"Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar."
Onlar iman etmeyeceklerdir. Uyarılar ve tebligatlar onların inançlarını değiştirmeye yeterli değildir çünkü kalpleri katılaşmış, zihinleri gerçeği görmeye kapalıdır.

Ayın Yarılması (Şakk-ı Kamer) Mucizesi
Ebu Cehil ve diğer müşrikler, Peygamberimizden bir mucize göstermesini ister. "Eğer gerçekten peygambersen, şu Ay'ı ikiye böl de görelim," derler. Peygamber Efendimiz dua eder, ayın yarıldığına dair mucize gerçekleşir.
🔹(Kamer Suresi, 1. Ayet): İkterebetis saatu ven şakkal kamer. - "Kıyamet yaklaştı ve Ay yarıldı."
🔹 Ebu Cehil'in Tavrı: Ayın gerçekten ikiye bölündüğünü görmesine rağmen, "Bu apaçık bir büyüdür!" diyerek inkâr eder. Hatta Mekke dışından gelen kervanlara "Siz de aynı gece Ay'ın yarıldığını gördünüz mü?" diye sorarak durumu sorgular. Onlar da "Evet, gördük" der. Buna rağmen Ebu Cehil yine de iman etmez.

Arkasından gelen 11. ayet, iman etmeye istekli olan kişiler için bir umut kapısıdır.
🔸 Özellikle Hz. Ebu Bekir (r.a), Hz. Bilal(r.a.) gibi samimi inananlar, bu ayetlerle teşvik edilmiştir.
🔸 Allah, gerçek uyarının, kalbi açık olanlara fayda vereceğini bildirir.
11. 📖 İnnemâ tunżiru meni-ttebe'a-żżikra veḣaşiye-rrahmâne bilġayb(i)(s) febeşşirhu bimaġfiratin veecrin kerîm.
İnnemâ: Ancak - tunziru: uyarırsın - men: kim ki - ittebea: uyar - ez-zikra: öğüdü (Kur'an'ı) - ve haşiye: ve korkar - er-Rahmâne: Rahman'dan - bil-gaybi: görmediği hâlde - fe beşşirhû: o halde ona müjde ver - bi mağfiretin: bir bağışlanma - ve ecrin kerîm: ve değerli bir mükâfat
"Ancak zikri (Kur'an'ı) takip eden ve Rahman'dan korkan kimse uyarılabilir."
"Sen ancak Zikr'e (Kur'an'a) uyanı ve görmediği hâlde Rahmân'dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükâfatla müjdele."

12. 📖 İnnâ nahnu nuhyî-lmevtâ venektubu mâ kaddemû ve âśârahum(c) ve kulle şey-in ahsaynâhu fî imâmin mubîn.
İnnâ nahnu: Şüphesiz biz - nuhyî: diriltiriz - el-mevtâ: ölüleri - ve nektubu: ve yazarız - mâ kaddemû: onların takdim ettiklerini (önceden yaptıklarını) - ve âsârahum: ve geride bıraktıklarını (izlerini) -
ve kulle şey'in: her şeyi - ahsaynâhu: sayıp döktük - fî imâmin mubîn: apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz)
"Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) bir bir kaydetmişizdir."

Burada, ölen kişilerin sadece bedenlerinin değil, aynı zamanda yapmış oldukları her şeyin kaydedildiği belirtilir. İnsanlar öldükten sonra diriltilecekler ve bu amellerinin karşılıklarını Allah'tan alacaklardır. Ayrıca, insanların bıraktıkları izler, eserler ve yaptıkları işler de kaydedilmektedir.
Allah, her ameli ve eylemi Levh-i Mahfuzda büyük bir titizlikle kaydeder. Bu, hem müminler için mükafat hem de inkârcılar için azap demektir. Ayrıca, bu ayet, ahiret hayatının kesinliğine de işaret eder; insanlar öldüklerinde hayatları sona ermiş gibi görünse de, diriliş günü her şey tekrar gözler önüne serilecek ve her amelin karşılığı verilecektir.

Ey Allah'ım! Bize doğruyu dinleyip en güzelini izleyenlerden eyle. Yapacağımız tüm amelleri sadece Senin rızan için kabul et. Bize ve tüm Müslümanlara, hayatta olanlara ve vefat etmiş olanları bağışla. Ey Allah'ım! Dünyada yapacağımız amelleri daimi kıl, bizlere sadaka-i cariye yapmayı, faydalı ilim edinmeyi ve salih evlatlar yetiştirmeyi nasip et, ki onlar bizim için dua etsin.

Ey Allah'ım! Kalplerimizi dinin üzerinde sabit kıl, bizlere sağlam bir iman nasip et. Bizi, her zaman hayırlı ameller yapan ve geriye bırakacağı hayırlı izler bırakanlardan eyle. Amin...