Güzel İnsanlar: Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri

Başlatan uyanangenclik, Mayıs 26, 2025, 03:24 ÖÖ

« önceki - sonraki »

uyanangenclik

Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri'nin resmî sitesinde ve YouTube'da talebeleri tarafından hazırlanan tanıtım videosunda anlatıldığına göre, o, evlad-ı resulden bir insandır. Nakşibendi tarikatının pirlerinden olup medrese tahsili almış, hem haliyle hem ilmiyle hem de kavliyle örnek bir şahsiyettir. Gerçekten imrenilecek bir hayat sürmüştür.

İstanbul'da okumuş, mezun olmuş, sonrasında Birinci Dünya Savaşı, Cumhuriyet'in ilanı, Atatürk ilke ve inkılapları derken harf devrimi gelmiş. Süleyman Efendi, Tevhid-i Tedrisat Kanunu'yla medreselerin kapanması gibi meseleleri görünce şöyle demiş: "Bu devirde kitap yazmak değil, canlı kitap yetiştirmek lazım."

İstanbul'daki 500'den fazla dersiam işsiz kalınca toplanıp ne yapacaklarını düşünürken, Süleyman Efendi, "Efendiler, hepimiz birkaç talebe okutarak başlayalım. Allah'ın izniyle bugünler gelir geçer. Allah her 100 senede bir müceddit gönderir. Biz şimdilik üzerimize düşeni yapalım." diyor.

Ancak kanunlar buna izin vermiyor. Süleyman Efendi, hukukçu kimliğiyle, "Kanun, üç kişi olduğunda cemiyet sayılıyor. Biz birer ikişer talebe okutarak başlayalım." diyerek yola çıkıyor. Çatalca'da bir çiftlik kiralayıp tarımla uğraşırken, bir yandan da hamalların arasından zeki ve kabiliyetli çocukları seçip, "Gel, çiftliğimde çalış, ben sana yevmiyeni vereyim, sen de dersini oku." diyerek talebe yetiştirmeye başlıyor.

Zamanla bu yöntem de deşifre olunca, taksiye binip takside, trende bilet alıp yol boyunca ders okutarak eğitim faaliyetlerini sürdürüyor. Talebelerini köylere vaaz vermeye gönderdiğinde, köylüler, "Hocam, senin sayende cenazelerimiz kokmaktan kurtuldu." diye şükrediyor.

Süleyman Efendi'nin talebelerine olan şefkati babalığı aşıyor. Bir gün pazardan eli boş dönünce hanımına, "Talebeler bir şey yiyemeyecekse, biz de yemeyiz." diyor. Bu kadar samimi, bu kadar ihlaslı bir hayat...

Derin Devletle İmtihan
Süleyman Hilmi Tunahan gibi bir insan, tabutluklarda kalmış, sahte mehdi davalarında yargılanmış, sürekli takip altında tutulmuş. Yurt dışına açılan cemaat, bir ülkede büyükelçilik ve konsolosluk görevlileriyle bir araya geliyor. Yemek yeniyor, her şey normal görünüyor. Ancak birkaç gün sonra, cemaatin eğitim müdürlüğüne bir ihbar geliyor: "Okulunuz El Kaide ile çalışıyor."

İhbarı yapan kişi vicdan azabı çekiyor, titreyerek gelip bir şeyler söylemek istiyor ama diyemiyor. 15 Temmuz sonrasında aynı kişiler, kendilerine kucak açan hizmet mensuplarını "terörist" diye listeliyor ve teslim ediyor.

2009'da Ahmet Arif Denizolgun'u ziyaret ettiğimizde, odasında klasörlerle 25 yıllık planlar yaptığını söylüyordu. Ancak konuşurken çok sıkıntılıydı, derin nefesler alıyordu. Sonradan anladık ki, o da sıkıştırılmıştı.

Sosyal Hayattaki Karşılığı
"Süleymancılar" tabirini kabul etmezler, kendilerini Süleyman Efendi'nin talebeleri olarak görürler. Bugün yaklaşık 2 milyon talebe yetiştiren bir hareket haline gelmişler. Sadece Kur'an öğretmekle kalmıyor, Arapça, tefsir, fıkıh dersleri veriyor, üniversiteye kadar eğitimlerini destekliyorlar.

Fakir ailelerin çocuklarını alıp, onları hem dini hem dünyevi ilimlerle donatıyorlar. Afrika'da bile suçun, uyuşturucunun kol gezdiği yerlerde bu çocukları kurtarıp eğitim veriyorlar.

Son Söz
Süleyman Hilmi Tunahan engel tanımayan bir rehberdi. Şimdi onun yolunda yürüyenler, derin devletin baskılarıyla karşılaşıyor. Peki, Süleyman Efendi şu an karşımızda olsa ve deseydi ki: "Sizin talebeniz, sizin gibi hizmet edenleri 'terörist' diye ihbar etti." O talebe, Süleyman Efendi'nin yüzüne nasıl bakardı?

Allah, bu hizmeti kıyamete kadar devam ettirsin. Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri'nin mekânı cennet olsun.