Hak ve Adalet Üzerine Vaaz: İlahi Yardım ve Kıssalar Işığında

Başlatan uyanangenclik, Haz 12, 2025, 05:51 ÖS

« önceki - sonraki »

uyanangenclik

Bugün sizlerle 'rahmet', 'tövbe' ve 'ümit' üzerine derin bir sohbet edeceğiz. 
soru: "Hocam, bu rahmetin hakikati nedir? Nasıl anlamalıyız?"

"Rahmet iki türlüdür, kıymetli kardeşlerim. Biri; Umumi Rahmet: Bulutlardan inen, her canlıya hayat veren rahmet. Şu bulutlardan inen, ağaçları, böcekleri, toprağı canlandıran umumi rahmettir.
Umumi Rahmet Ayeti: "Ve hüvellezî yursilür-riyâha büşran beyne yedey rahmetihî." (Rûm 46)
"O, rahmetinin önünde rüzgarları müjdeci olarak gönderendir."
Ve hüvellezî: "O'dur ki..." (Allah'tır ki), Yursilü: "Gönderir" R-riyâha: "Rüzgârları" Büşran: "Müjde olarak" Beyne yedey: "Önünde/öncesinde"
Rahmetihî: "Rahmetinin" [/b]Bu âyet-i kerîme, Allah'ın tabiattaki rahmet tecellîlerini anlatır:
Rüzgârların Gönderilmesi: Yağmurdan önce esen rüzgârlar, rahmetin habercisidir.
Büşra (Müjde): Bulutların gelişi, kurak toprağa hayat verecek yağmurun yaklaştığının müjdesidir.
Rahmetin Öncülleri: Tıpkı rüzgârlar gibi, ilâhî rahmet de insanlara tövbe ve ümit gibi öncüllerle gelir.Örnek: Bir çiftçi, yağmurdan önce esen rüzgârı görünce sevinir. Aynı şekilde mümin de: Tövbe: Günahların affı için önce pişmanlık rüzgârı eser.
Ümit: Rahmetin geleceğine dair kalpte bir ısınma hissedilir.

*"Kardeşlerim, bu âyet bize şunu öğretiyor: Nasıl ki yağmurdan önce rüzgâr eserse, Allah'ın rahmeti de kalplere tövbe ve ümit olarak gelir. Öyleyse:
Rüzgâra Kulak Verin: Günahlarınıza pişman olun.
Müjdeyi Bekleyin: 'Rahmetim gazabımı geçmiştir' (Hadis-i Kudsî) diyen Rabbimizin vaadine güvenin."*

Diğeri ise; ebedî saadet kapısı olan, Cenâb-ı Hakk'ın 'Gafûr' ve 'Rahîm' sıfatlarının tecellîsiyle cennete koyacağı hususi rahmettir."
Husûsî Rahmet Hadîs-i Şerîfi: "İnne lillâhi miete rahmetin, enzele minhâ vâhideten fid-dünyâ." "Allah'ın yüz rahmeti vardır. Bunun bir tanesini dünyaya indirmiştir."

Bu bir rahmetle yaratıklar birbirine merhamet eder. Hayvanlar bile yavrusuna zarar vermemek için tırnağını sakınır. Allah ise kıyamet günü bu bir rahmeti geri alır, kalan doksan dokuz rahmetiyle kullarına muamele eder."
Dünyadaki Rahmet: İnsanlar, hayvanlar ve tabiattaki tüm merhamet örnekleri (ana şefkati, yardımlaşma), bu tek rahmetin tezahürüdür.
Örnek: Bir kedinin yavrusunu koruması bile bu rahmetin eseridir.
Âhiretteki Rahmet:Kıyamette, dünyadaki bu "bir" rahmet bile toplanacak, yerine 99 kat daha büyük ilâhî rahmet gelecek.

Âyet Bağlantısı: "Rabbinin rahmeti onların yaptıklarını kuşatmıştır." (Zümer:53)
Düşündürücü Soru:"Bir annenin yavrusuna olan şefkati bile Allah'ın rahmetinin küçük bir yansımasıysa, cennetteki rahmetin büyüklüğünü hayal edebilir misiniz?"
İbretlik Kıssa: "Hz. Ömer (r.a.), bir yavrusunu emziren kadını görünce yanındakilere: 'Bu kadın çocuğunu ateşe atar mı?' diye sormuş, 'Hayır' cevabını alınca: 'İşte Allah'ın kullarına merhameti, bu annenin yavrusuna olan merhametinden daha fazladır' demiştir."

"Peki hocam, bu rahmete nasıl nail olabiliriz?"
*"Şu âyet-i kerîme bize yol gösteriyor:(Zümer, 53).
Kul yâ 'ibâdiye-lleżîne esrafû 'alâ enfusihim lâ taknetû min rahmeti(A)llâh(i)(c) inna(A)llâhe yaġfiru-żżunûbe cemî'â(an)(c) innehu huve-l ġafûru-rrahîm(u)
'De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin!' Demek ki ilk şart; ümitsizliğe düşmemek! Bir kimse, 'Ben artık kurtulamam' derse, zaten küfre girer. Çünkü Allah'ın rahmetinden ümit kesmek, kâfirlerin işidir."*
"Ey kullarım!" Allah'ın "kullarım" diye hitap etmesi, rahmetin genişliğini gösterir.
Hadis: "Allah CC, kulu 'ey kulum!' diye çağırdığında, artık rahmet hazır demektir." (Buhârî)
"Ümidinizi kesmeyin!"
Ümitsizlik, kâfirlerin vasfıdır: "Allah'ın rahmetinden ancak kâfirler ümit keser." (Yûsuf:87)
c) Bağışlanma Vurgusu: "Bütün günahları bağışlar" Şirk hariç (Nisâ:48). Tövbe eden her günah affedilir.

soru: "Hocam, bazıları 'Ne olursan ol, gel!' diyor. Bu doğru mudur?"

"Bu söz, istismara açık bir sözdür! Evet, Allah'ın kapısı geniştir, ama 'gel' derken, 'tövbe ile, pişmanlıkla, bir daha dönmemek üzere gel' demektir. Yoksa 'Dilediğin gibi yaşa, sonra gel' demek değildir! Papazın günah çıkarma hikâyesi gibi, 'Haftaya yine gelirsin' mantığı İslâm'da yoktur! Tövbe; bir daha o günaha dönmemek üzere yapılır."
"Hz. Mâlik b. Dinar (k.s.) büyük günahlar işlemişti. Bir gün bu âyeti duyunca: 'Rabbim beni çağırıyor!' diyerek tövbe etti ve velîlerden oldu."

soru: "Peki hocam, büyük günah işleyenler ne yapacak?"

*"Cenâb-ı Hak buyuruyor: 'Eğer size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz.' (Nisâ, 31). Demek ki büyük günahlardan uzak duranların küçük hataları affolunur. Ama şunu unutmayın: Hiçbir günah küçük değildir, devamlı işlenirse büyür. Hiçbir tövbe de küçük değildir, samimi olursa büyük günahları siler!"*

soru: "Hocam, cennetin nimetlerinden bahseder misiniz?"
"Cennet iki türlüdür: Biri 'Gafûr' sıfatının tecellîsiyle bağışlanan, hurilerin, köşklerin olduğu maddî nimetlerdir. Diğeri ise 'Rahîm' sıfatının tecellîsiyle Allah'ın cemâlini görmektir ki, en büyük nimettir! Orada peygamberlerin tesbîhâtını duyacak, hatta Fahr-i Kâinat Efendimiz'in sesiyle Kur'ân dinleyeceğiz inşallah!"

Son Nasihat: *"kIYMETLİ Kardeşlerim, sakın ha sakın! 'Benim günahım çok' deyip ümitsizliğe düşmeyin. 'Benim ibadetim çok' deyip gurura kapılmayın. Beyne'l-havf ve'r-recâ (korku ile ümit arası) yaşayın. Son nefese kadar rahmet kapısını çalın! Zira Allah'ın rahmeti gazabını geçmiştir. Bir âyet-i kerîme ile bitirelim: 'Rabb'inizden mağfiret isteyin, sonra O'na tövbe edin ki, sizi belli bir vakte kadar güzel bir şekilde yaşatsın.' (Hûd, 3)."*

"Rahmet-i İlâhiye üzerinize olsun. Allah CC, CUMAMIZI kabul eylesin. Hastalarımıza şifâ, dualarımıza icâbet nasip eylesin. El-Fâtiha!"