Söz söylemek için önce dinlemek gerekir. Söze, kulak verme yolundan gir.
Dinleme ihtiyacı olmaksızın anlaşılan söz, ancak tamahsız ve ihtiyaçsız olan Allah ın sözüdür.
Sel akmağa başlar başlamaz önünü kes, yolunu bağla. Yoksa alemi perişan ve harap eder, her tarafı yıkar.
Fakat harap olmaktan niye gamlanayım Harabenin altında padişah hazinesi var!
Kimin namazında mihrab ve kıblesi Ayn (Allah ın zatı, cemali) olursa onun tekrar iman tarafına gitmesini ayn ve kusur bil.
(Hak) Bu yolda yolun, tırmalan, son nefese kadar bir an bile boş durma!
Olabilir ki son nefeste bir dem inayete erişirsin. O inayet, seni sırdaş eder.
Dünyanın lütfetmesi ve yaltaklanması, hoş bir lokma-dır, ama az ye. Çünkü ateşten bir lokmadır!
Ateş gizlidir, zevki meydanda. Dumanı sonunda mey-dana çıkarYou are not allowed to view links.
Register or
LoginNefis, çok övülmesi yüzünden firavunlaştı. Alçak gönüllü, hor, hakir ol; ululuk taslama!
Elinden geldikçe kul ol, sultan olma! Top gibi zahmet çekici ol, çevgân olma!
Yoksa; senin bu letâfetin, bu güzelliğin kalmayınca o, seninle düşüp kalkanlar, senden usanırlar.
Zamanınızdaki günlerde Rabbinizin güzel kokuları vardır. Kendinize gelin; o güzel kokuları almaya çalışın. ( Hadis)
Sen mâdem ki zahiri önü, sonu düşünmektesin, ancak ve ancak bu gam ve neşe alemindesin. Ey hakikatte yok olan!. Yok olan; nerede ön, nerede son!
Yağmurlu gündür, gece çağına kadar yürü! Bu yağmur bildiğimiz yağmur değil, Rahmet yağmurlarından.
Eğer, cüzü külle muttasıl dır, ayrılmaz dersen diken ye, gül isteme. Diken de gülden ayrılmaz.
Cüzü külle ancak bir yüzden bağlıdır. Yoksa Hakk ın peygamberleri göndermesi abes olurdu.
)
Sakın, endişelerden sakın! Fikir, aslan ve yaban eşeğidir; gönüller de ormanlıklar.
Perhizler, ilaçların başıdır. Çünkü kaşınma uyuzluğu artırır.
Perhiz, şüphe yok ki ilacın aslıdır. Düşüncelerden perhiz et de can kuvvetini gör!
Akıllı, o kişidir ki, çekinilen belada dostların ölümünden ibret alır.
Kendinize gelin. Allah ın gayreti, pusudan çıkmayı görsün: baş aşağı yerin dibine gidersiniz.
Vehmi, fikri, duyguyu, anlayışları sopa gibi çocuk atı bil!
Gönül ehlinin ilimleri, kendilerini taşır. Ten ehlinin ilimleriyse kendilerine yüktür.
Gönle uran, adamı gönül ehli yapan ilim, insana fayda verir. Yalnız tene tesir eden, insana mal olmayan ilim yükten ibarettir.
Hakikati olmayan bir adı hiç gördün mü Yahut Kâf ve Lâm harflerinden gül topladın mı
Mâdem ki, ismi okudun; var müsemmayı da ara. Ayı gökte bil, derede değil!
Addan ve harften geçmek istersen hemencecik kendini tamamıyla kendinden arıt (yok ol!)
Demir gibi demirlikten çık, renksiz bir hale gel. Riyazatta tozsuz, passız bir ayna ol!
Kendini kendi vasıflarından arıt ki, asıl kendi saf, pak zatını göresin.
O vakit kitap, müzakereci ve üstat olmaksızın gönlün-de peygamberlerin ilimlerini görür bulursun.
Din ehlini kin ehlinden ayırt et; Hak la oturanı ara, onunla otur!
Maksada sabırla erişilir, aceleyle değil. Sabret, doğrusunu Allah daha iyi bilir.
Aslanlar gibi avını kendin avla. Yabancının yaltaklan-masını da terk et, akrabanın yaltaklanmasını da!
Aşağılık kişilerin hürmetini, hatır saymasını, o halden bil. Kimsesizlik, adam olmayan kişilerin işvesinden iyidir.
Miski tene sürme, gönle sür. Misk nedir Ululuk sahibi Allah ın adı.
Temiz şeyler temizlere aittir; pis şeyler de pislere.... kendine gel!
Kin yüzünden yol azıtanlara kin tutma. Çünkü onların kabirlerini de kin tutanların yanına kazarlar.
Kinin aslı cehennem dir. Senin kinin o küllün cüzüdür, dinin de düşmanı.
Kim seni haktan hakikatten soğutursa bil ki, şeytan o adamın içindedir. Derisinin altında gizlenmiştir.
Böyle bir adamın içine girip, böyle bir adamın sûretine bürünüp seni aldatamazsa hayaline girer de seni o hayaller kötülüğe sevk eder.
Seni gâh gezip eğlenme, gâh dükkan açıp alışveriş etme, gâh ilim öğrenme, gâh ev bark kurup çoluk çocuk sahibi olma hayallerine düşürür.
Kendine gel, hemen Lâ Havle de. Ama sade dille değil; candan gönülden!
Âdem oğlu da iflası sabit oluncaya kadar bu dünya hapishanesinde kalır.
Rabbimiz de İblis in müflisliğini Kur an la bize bildir-miş, her tarafa yaymıştır.
O; hilekar, müflis ve kötü sözlüdür. Onunla hiçbir sûretle ortak olma, oyuna girişme!
Alış-verişe girişirsen kâr edemezsin, çünkü o müflistir, ondan nasıl olur da bir şey elde edebilirsin diye anlatmıştır.
Ey çarelere başvuran, ölünün gözü nasıl cana bakarsa sen de gözünü lâmekan alemine çevir, aklını başına al.
Varlık alemi çarelerle doludur da Allah, bir pencere açmadıkça yine çare yok!
Bu cihan, cihetsiz lâmekan aleminden meydana gelmiş, bu cihana lâmekan aleminden bir mekan verilmiştir.
Allah ı candan-gönülden seviyorsan varlıktan yokluğa dön.
Bu yokluk, gelir yeridir; ondan kaçınma. Bu varlık da çok olsun, az olsun, gider yeridir!
Hak sanatının tezgah evi, mâdem ki yokluktur. O hal-de tezgah evinin dışında ne varsa değersizdir.
Padişahlıktan feragat edeni padişah bil. Onun nuru ayla güneş olmaksızın da parlar durur.
Kendini ücret tuzağına teslim et de sonra kendinden, kendiliğin olmaksızın bir şey çal.
Yaralıya, vücudundan temreni çıkarabilmek için afyon verir, uyuturlar.
Ölüm vaktinde de adama elem ve ıstırap verirler. O halde meşgulken canını alıverirler.
Şu halde anlıyorsun ya, gönlünü her hangi bir düşünceye verdin mi, gizlice senden bir şey alacaklardır.
Her ne düşünür, her ne elde edersen hırsız, emin olduğun yerden gelip çatmaktadır.
Binaenaleyh, en iyi işe koyul da, hırsız senden hiç olmazsa en bayağı bir şeyi, en aşağı bir şeyi alıp götürebilsin.
Tacirin yükü suya düşerse ondan daha iyi bir kumaşa el atar.
Senin de, mâdem ki suya bir şeyin düşecek, mahvolacak, en aşağı şeyi terk et de daha iyisini bul!
Hiss e ait gözüne toprak serp. His gözü akla da düşmandır, dine de.
Hak Teâlâ, duygu gözüne kör dedi, putperest dedi, bizim zıddımız dedi. Çünkü o, köpüğü gördü de denizi görmedi. Bu demi gördü de yarını görmedi.
Bugünün sahibi de O dur, yarının sahibi de. Her ana sahip olan, önünde durup durur da o, hazineden bir pul bile görmez.
Bir zerre bile o güneşten haber verir ve güneş: o zerreye kul, köle kesilir.
Birlik denizinin elçisi olan katraya, yedi deniz esir olur.
Gönül istemeden ağza gelen latif sözler, külhandaki yeşilliğe benzer, dostlar.
Uzaktan bak, geç. Yavrum, onlar yemeye, kokmaya gelmez.
Vefasızlara gitme. Onlar; iyi dinle, yıkık köprü dür.
Bilgisiz biri oraya ayak basarsa köprü de yıkılır, ayağı da kırılır.
Asker, nerede bir bozgunluğa uğrarsa, iki-üç karı tabiatlı adamın yüzünden uğrar.
O, erkek gibi silahlanıp savaş safına girer. Diğerleri de İşte tam dost , diye ona güvenirler.
Fakat savaş zahmetlerini gördü mü yüz çevirir. Onun kaçışı senin manevi kuvvetini de kırar.
(O adam ki) İbadet-i kışırdan ibaret, içi yok. Cevizler çok ama içleri boş!
İbadetlerin netice vermesi için zevk gerek. Tohumun ağaç olması için iç gerek!
İçsiz tohum, fidan olur mu Cansız sûret de hayalden başka bir şey değil.
Ticarette kamil değilsen yalnız başına dükkan açma, yoğrulup kemale gelinceye dek birisinin hükmü altına gir!
Susun, dinleyin! emrini işit, sükut et. Mâdem ki Hak dili olamadın, kulak kesil.
Söylersen bile sual tarzında söz söyle. Padişahlar padi-şahıyla edepli konuş!
Kibir ve kinin başlangıcı şehvettendir. Şehvetinin yerleşip kuvvetlenmesi de itiyat yüzündendir.
Kötü huy, adet edindiğinden dolayı sağlamlaşır, yerleşir, seni ondan vazgeçirmek isteyene kızarsın.
Toprak yemeye alışırsan, kim seni bundan menetmeye kalkışırsa onu düşman sayarsın.
Puta tapanlar, bu tapmayı huy edindiklerinden men edenlere düşman olmuşlardır.-
Bakır, altın olmadıkça bakırlığını: gönül padişah olmadıkça müflisliğini bilmez.
Bakır gibi sen de iksire hizmet et. Gönül, dildarın cevrini çek.
Dildar kimdir İyice bil. Dildar, ehl-i dildir. Çünkü ehl-i dil olan, gece ve gündüz gibi cihandan kaçıp durmakta, alemde eğleşmemektedir.
Allah kulunun ayıbını az söyle, padişahı hırsızlıkla az kına.
Addan geç, sıfatına bak da sıfatlar, seni zata ulaştırsın.
Halkın ihtilafı addan meydana gelir. Fakat manaya ulaşınca rahatlaşırlar.
Her an, canının bir cüzü ölüm halindedir, her an can verme zamanındadır. Can verme anında imanını gör, gözet!
Ömrün, altın kesesine benzer, geceyle gündüz de para sayan adamdır.
Bilmeden, anlamadan sayar-durur, nihayet kese boşa-lır, ay tutulur.
Dağdan alsan da yerine koymasan dağ bile yerinde kalmaz, yok olur, gider.
Şu halde her an yerine karşılık koy ki Secde et de yaklaş. âyetinin maksadı neyse bulasın.
Akıllı kişi, sakın şeytanın hilesinden! Yoksulların, muhtaçların seslerini içeriye duy da hilebaz kişinin sesi, kulağını tutup çekmesin!
Yoksullar, tamahkar ve kötü huylu adamlarsa bile sen yine gönül sahibini onlar içinde ara!
Denizin dibinde inciler, taşlarla karışık halde bulunur. Övülecek şeyler; kusurlar, ayıplar arasında bulunur.
Ey nazik adam, ileri giden son gelenlerden ol. Taze ve turfanda meyve, ağaca nazaran daha ileridedir, derecesi daha üstündür.
Gerçi meyve ağaçtan sonra vücuda gelir, fakat hakikatte evvel odur, çünkü ağaçtan maksat odur.
Kötüye yorma, vehimlenme; insanı hiçbir hastalığı yokken hasta eder.
Kabul edilmesi farz olan peygamber hadisidir bu : Hasta değilken kendinizi hasta gösterirseniz gerçekten hastalanırsınız.
Anlatılanı anlamaya, söyleneni dinlemeye liyakatin yoksa, söz söyleyenin söyleme kabiliyeti seni görür, anlar, yatar, uyur!
Arayan, aradığını bulsun diye yerde ne biterse ihtiyaç sahibi için biter.
Nerede dert varsa deva-şifa oraya gider, nerede yoksulluk varsa nimet oraya varır.
Müşkül neredeyse cevap ordadır, gemi neredeyse su ordadır.
Suyu az ara, susuzluğu elde et de sular yukarıdan da coşsun, aşağıdan da fışkırsın!
Boğazcağızı nazik yavrucak doğmasaydı onu besleyecek süt nasıl olur da memeden akardı
Cevherleri gizli olan can ekinleri içinde kevser suyuyla dolu rahmet bulutları var. Susuz kal, susa da Onları Rab leri sular lûtfu hitabı gelsin.
İbret almayı, uyanmayı Allah tan dile; kitaptan, sözden, harften, duraktan değil!
Allah, Kaybettiğiniz şeylere eseflenmeyin, hatta kurt gelse de keçinizi yese bile. buyurdu.
O bela, daha büyük belaları defetmek, o ziyan daha şiddetli ziyanları menetmek içindir.
Ey insan, cisim ve mal ziyanı, cana faydadır, canı vebalden kurtarır.
Sende riyazatla, canla, başla müşteri ol. Tenini riya-zata verdin mi canını kurtardın. demektir.
Sen istemezsin, sebep olamazsın ama burnun kanar, bir hayli de kan akar derken ateşin geçer, kurtulursun.
Her meyvenin içi, kabuğundan yeğdir, iyidir. Teni de kabuk; sevgiliyi iç bil!
İnsan, pek latif bir içe maliktir. İnsansan bir an olsun onu ara!
Ölümü, bir Yusuf gören, canını feda eder; kurt olarak görense yolunu sapıtır!
Oğul, herkesin ölümü, kendi rengindendir. Düşmana düşmandır, dosta dost!
Ayna Türk e nazaran güzel bir renktedir. Zenci ye nazaran o da zencidir.
Ey can, aklını başına devşir. Ölümden korkup kaçarsın ya, doğrucası sen, kendinden korkmaktasın.
Gördüğün, ölümün yüzü değil, kendi çirkin yüzün: canın bir ağaca benzer.... ölüm yaprağıdır.
İyiyse de senden yetişmiş, yeşermiştir; kötüyse de. Hoş, nahoş... gönlüne gelen her şey, senden, senin varlığın-dan gelir.
Kızgınlığın, cehennem ateşinin tohumudur. Kendine gel de şu cehennemini söndür, çünkü o bir tuzaktır.
Düşmanlığa kalkışacaksan düşmanlık edebileceğin birisiyle çarpış (savaş) ki onu esir edebilmek mümkün olsun.
Babam, Allah ın rahmetini şöyle bil: O rahmet vehme bile sığmaz, yalnız eseri görünür!
Bir şeyin hem nefyedilmesi caizdir, hem ispat edilmesi. Çünkü zahiri görünüş aykırıdır. Nispet de iki türlü olabilir.
Allah ın O taşları attığın zaman yok mu Onları sen atmadın ki... Allah attı. demesinde hem nefiy vardır, hem ispat: ve ikisi de yerindedir.
Onları sen attın, çünkü taşlar senin elindeydi, fakat sen atmadın, çünkü o atış gücünü Allah ızhar etti.
İnsanoğlunun kuvvetinin bir haddi-hududu vardır. Bir avuç toz-toprak nasıl olur da bir orduyu bozar, kırıp geçirir
Avuç senin avucundur ama atış bizden. Bu iki nispetin nefyi de yerindedir, ispatı da.
Gönül, sana da vefa etmez, seni de terk edip gider. O senden vazgeçmeden sen ondan vazgeçmeye çalış!
Alemde bütün anlayışlar, durup dinlenmezler... meydanda koşup gelme zamanıdır; oturup zevkle içkiye dalma zamanı değil !
Gam ye de, gam artıranların, seni derde sokanların ekmeğini yeme çünkü akıllı adam gam yer, çocuksa şeker !
Neşe şekeri, gam bahçesinin meyvesidir. Bu ferah yaradır; o gam, merhem.
Gam gördün mü aşkla kucakla.... Şam a Rübve tepe-sinden bak !
Akıllı adam, şarabı üzümde görür.... âşık varı yokta bulur.
Oğul, her şüphe yakine susamıştır. Şüphe arttıkça yakine ulaşmak için daha ziyade çırpınır, kol-kanat açar, uçmaya çalışır.
İlim mertebesine ulaştı mı, kanadı ayak kesilir, gayrı uçmaya ihtiyacı kalmaz.
Çünkü bilgisi yakin kokusunu almaya başlamıştır. Bu sınanmış yolda ilim, yakından aşağıdır, şüphe yukarı.
Bil ki, ilim yakini arar. Yakin de apaçık görüşü... Tekâsür Süresi nde Kellâ lev ta lemüne den sonrasını oku da bunu ara, bul, anla !
Ey bilgi sahibi! Bilgi insanı görüşe götürür. Dünyadakiler yakin sahibi olsalardı cehennemi gözleriyle görürlerdi.
Görüş, şüphe yok ki, yakinden doğar; nitekim hayal de zandan doğmaktadır.
O sürede bu anlatılmıştır, İlm-e l Yakin olur, bak da gör
Allah ın rahmeti, kahrından ileridir, kahrından fazladır ve ezelidir. Bu yüzden de bir kimseyi belalara uğratması, rahmetindendir.
Varlık sermayesi elde edilsin diye rahmeti kahrından ileridir, üstündür.
Etle deri lezzetsiz meydana gelmez fakat onlar meydana gelmedikçe sevgilinin aşkı, onları nasıl eritebilir
İşte bu takdir neticesi olarak sen de kahırlara uğrarsan eseflenmeYou are not allowed to view links.
Register or
Login Bu kahırlar yüzünden elindeki sermayeyi sevgiliye bağışlarsın.
Sonra bunun özrü olarak tekrar lûtfeder, yıkanıp, arındın, dereden atladın, artık o mihnetler, cefalar geçti der.
... Ezeli gaye, senin teslim olmandır. Ey müslüman, teslim olmayı araman, dilemen gerek!
Kötü ve hayırsız adam, lengersiz gemidir; ne demir atmıştır, ne bir yere bağlıdır; deli rüzgarlardan kurtulamaz ki.
Akıllıya huzur ve emniyet veren akıl lengeridir ... akıllılardan bir lenger dilen!
İnsan, o cömertlik denizinin inci hazinesinden akıl, fikir kazanırsa,
Bunların yardımıyla gönlü marifetler elde eder, gönül-lükten çıkar, yücelir... gözleri de nurlanır.
Çünkü nur, gönülden doğar da bu göze vurur. Gönül olmasa gözün hiçbir şey göremez.
Gönül ,akıl nurlarıyla nurlanırsa o nurlardan göze de bir pay verir.
Bil ki gökten inen mübarek su, gönüllere gelen vahiydir, dillere gelen doğru sözlülüktür.
Biz de tay gibi ırmaktan su içelim de bizi kınayan vesveseciye bakmayalım, aldırış etmeyelim.
Peygamberlerin izini izliyorsan yola düş, halkın bütün kınamalarını hava say!
Yol aşan, menzil alan yol eleri ne vakit köpeklerin havlamasına kulak astılar
... bil ki kin, sapıklığın, kafirliğin temelidir!
Kötülükte bulundun mu kork, emin olma, çünkü yaptığın kötülük bir tohumdur, Allah, onu mutlaka bitirir!
Dünyadan geçen kişilerde yok olmamışlar, fakat Allah sıfatlarına bürünmüşlerdir.
Onların sıfatları, Hak sıfatlarına karşı, güneşin karşısındaki yıldızlara dönmüştür.
A inatçı! Kur an dan buna delil istiyorsan oku: Onların hepsi huzurumuzdadır.
Haklarında Huzurumuzdadır. denenler yok olamaz-lar, iyi dikkat et de ruhların bekasını iyice anlayasın!
Beka dan mahcup olan ruh azaptadır, Hakk a vasıl olan ruhsa beka aleminde hicaplardan kurtulmuş bir haldedir.
İşte bu hayvani duygu kandilinden ne murat edilmişse, bu kandilin gerçeği neyse sana söyledim... kendine gel de sakın bu hayvani duyguyla ruh arasında bir birlik tasavvur etme!
Çabuk, ruhunu, yolcuların kutlu ruhlarına ulaştır!
Aklın varsa başka bir akılla dost ol, görüş danış!
İki akılla birçok belalardan kurtulur, ayağını göklerin ta yücesine korsun!
Şu halde bu alemin direği gafletten ibarettir... devlet nedir Dev (yani koş) kelimesiyle, let (yani dayak) kelime-sinden meydana gelme bir kelime!
Önce koş... koş da sonunda dayak ye! Bu yıkık yerde devlet sahibine eşekçesine ölümden başka hiçbir şey yok!
Sen bir işe el atar, o işe iyice sarılırsın... o işteki ayıp ve noksan o anda sana örtülüdür.
Allah, senden o işin ayıbını örttüğünden canla başla o işe girişebilirsin.
Hararetle sahip olduğun fikrinde ayıbı senden gizlidir.
Sana o fikirdeki ayıp ve kusur belli olsaydı ondan kaçardın... canın bu fikirle aramda keşke-mağriple maşrık arası kadar uzaklık olsaydı der!
Nihayet ondan usanır, pişman olursun ya... bu hal, evvel olsaydı hiç ona koşar mıydın
Şu halde ona girişelim, kaza ve kadere uygun olarak o işi görelim , diye önce ondaki ayıbı, kusuru bizden gizlemiştir. Kaza ve kader hükmünü izhar edince göz açılır; pişmanlık gelir, çatar!
Bu pişmanlık da ayrı bir kaza ve kaderdir... bu pişmanlığı bırak da Allah a tap!
Pişman olmayı kendine adet edinirsen boyuna pişman olur-durur, nihayet bu pişmanlığa da daha ziyade pişman olursun!
Ömrünün yarısı perişanlıkta geçer, öbür yarısı da pişmanlıkta heder olur gider.
Bu fikri, bu pişmanlığı terk et de daha iyi bir hal, daha iyi bir dost ve daha iyi bir iş ara!
Delinin elinden silahı al da adalet ve sulh, senden razı olsun!
Fakat elinde silahı olur, aklı da bulunmazsa bağla elini... yoksa yüzlerce zarar yapar.
Aklı, zekayı sat da hayranlığı satın al ... akıl ve zeka,; zandır, hayranlıksa bakış görüş!
Aklı, Mustafa (a.s.) nın önünde kurban et... HasbiyAllah de, yani Allah ım bana yeter !