Kuranı Anlamak

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı zeron

  • *****
  • Join Date: Nis 2008
  • Yer: Kayseri
  • 3335
  • +426/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Uyanan Gençlik
Kuranı Anlamak
« : 25 Kasım 2010, 12:21:23 »
Allahü Teala, insanlar dünya ve ahiret saadetini elde etsinler diye, ilk insandan bu yana hiçbir toplumu kitapsız bırakmamıştır. En son gönderilen ilahi kitap Kur’an-ı Kerim’dir.Yüce Rasülümüz Hz. Muhammed’e (s.a.v) gönderilmiştir. Efendimiz (s.a.v) son peygamber, Kur’an-ı Kerim ise son ilahi kitaptır. Yüce Rasül’ün (s.a.v) peygamberliği ve son ilahi kitabın hükümleri, dünya durdukça devam edecektir. İnsanlar, onlara uydukları oranda her iki alemde mutluluk ve kurtuluş yollarına ulaşacaklardır.

Ancak, Rabbimizin hikmetli sözlerini içeren Kur’an-ı Kerim’i yeteri kadar anlayabildiğimizi söyleyebilir miyiz? Mesela, Nur dağındaki Hira mağarasından bütün insanlığa dalga dalga yayılan ilk mesajlar… Alak Suresi’nin ilk beş ayetini oluşturan bu ilk vahiyde üç anahtar kelime var: 1. Oku: Okumak; öğrenmek, idrak etmek, kavramak gibi anlamları kapsar. 2. Öğret: Bilginin başkasına aktarılmasını amaçlar. Öğrenmeyen öğretemez. İlahi mesajın diğer insanlara da ulaşmasının yolu başkalarına da öğretmekten geçer. 3. Kalemle yaz: Bilgiyi kayıt altına almayı, gelecek nesillerin de istifadesine sunmayı, kaybolmasını engellemeyi amaçlar. Kitaplık çapta eser vermek, bu ilahi emrin gereğidir. Şimdi soralım: Kur’an’ın ilk emirleri karşısında hangi noktadayız?

Rabbimiz kutsal kitabımızda, sık sık “Görmüyorlar mı?”, “Bakmıyorlar mı?”, “Akletmiyorlar mı?”, “Tefekkür etmiyorlar mı?” gibi ifadeler kullanıyor. Bizi, Kur’an’ı anlamaya davet ediyor. Çünkü, Kur’an anlaşılsın diye insanlığa gönderilen bir kitaptır.

Allahü Teala şöyle buyuruyor: “Onlar, hâlâ Kur’an üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı, onda bir çok tutarsızlık bulurlardı.” (Nisa, 82) Ayetin orijinalinde yer alan “Efela yetedebberune’l Kur’an” ifadesine dikkat edin. Burada geçen “tetebbu” kelimesi Türkçe’ye de girmiş, özellikle, eski metinlerde sık rastlanıyor ki, “etraflıca araştırma ve inceleme” anlamında. Öyleyse, Kur’an bize, ilmi araştırmalar yapmaya davet ediyor. Sıkıntıların sona ermesi, problelerimizin çözülmesi Kur’an’ın iyi anlaşılmasına bağlı… Bir ayette, Kur’an’ın indiriliş amacı şöyle anlatılır: “(Ey Rasülüm) Sana bu mübarek Kitab’ı, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye indirdik.” (Sad, 59)

Eğer, bir konu anlaşılmışsa, akıllı bir insana düşen, o bilginin gereğini yerine getirmektir. Yani, öğrenilen bilgi ile amel etmek. Ayet ve Hadislerde, iman ve ilimden sonra sık sık “salih amel” den (Allah’ın rızasına uygun her türlü hayırlı iş) söz edilmesinin sebebi budur. “Bal” demekle ağzın tatlanmadığı gibi, ilim de, salih amel ve uygulamaya dönüştürülmediği sürece, insana hiçbir faydası olmaz. Allah Rasülü (s.a.v) “Kıyamet günü, hiç bir insan, şu beş şeyden sorulmadıkça Rabbinin huzurundan ayrılamaz.” buyurduktan sonra, bunlardan birini de “Bildiği ile amel edip etmediğinden.” şeklinde belirtir.

Bildiği ile amel eden, öğrendiği bilgiyi uygulayan, ilimden faydalananlar, Allahü Teala’nın vaadettiği şifa ve rahmete ulaşmış demektir: “Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir.” (Yunus, 57)

Rabbimiz, “Ey İnsanlar” buyurarak bütün insanlığa sesleniyor. Öyleyse, Kur’an’a uyan insan ve toplumlar yükselir ve diğer insan ve toplumların öncüsü olurlar. Peygamberimiz (s.a.v) öncülüğündeki sahabe kadrosu, Kur’an’ın hikmetlerine nüfuz etmişler, İslâm’ı başkalarına öğretme ve yayma konusunda örnek olmuşlardır. Toplam 400 çadırdan oluşan Kayı aşiretini, Osmanlı ismiyle bir cihan devleti haline getiren olay buydu. Yani, Kur’an’a önem vermeleri, onun mana ve hikmetlerini anlamaya çalışmaları. Bu durum, dünya durdukça geçerliliğini sürdürecektir.

Milli şairimiz Mehmet Akif de bizlere, Kur’an ayetlerinin Arapça aslını okumanın yanında, ondaki derin mana ve hikmetleri de anlamaya davet etmektedir:

“İbret olmaz bize, her gün okuruz ezberde!

Yoksa, bir maksat aranmaz mı bu ayetlerde?

Lafzı muhkem yalınız, anlaşılan Kur’an’ın;

Çünkü kaydında değil, hiçbirimiz mananın.”