Çile ve meşakkat yurdu olan dünya, ahiret yurdunun yani ebedi hayatın tarlasıdır.
İnsan dünya hayatında iyilik veya kötülük ne yaptıysa onun karşılığını görür.
Allah Teala nın rızasını ve rahmetini dileyen müminler Rasulullah ın (s.a.v) ve peşinden giden rabbani alimlerin izini sürerek ve Allah ın kullarını severek, onlara hizmet ederek, dünya ve ahiret saadetine erişirler.
Mümin bir kul Rahman ve Rahim olan Rabbi ni tanıdığı ve O na yaklaşmak istediği ölçüde, O nun kullarına merhametli, faydalı ve yakın olur. Çünkü hizmet müminin aynasıdır, imanın ölçüsüdür, Peygamber Efendimiz in (s.a.v) tebliğ ettiği güzel ahlakın kulda yansımasıdır.
MÜSLÜMANLARA HİZMETİN KIYMETİ
Peygamber Efendimiz in (s.a.v) buyurduğu gibi, İnsanların en hayırlısı, diğer insanlara en faydalı olandır. Ebu Hüreyre den (r.a) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: Bir kimse bir müminin dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allah da kıyamet gününde onun sıkıntılarından birini giderir. Bir kimse darda kalana kolaylık gösterirse, Allah da ona dünya ve ahirette kolaylık gösterir. Kim bir Müslüman ın bir ayıbını örterse, Allah da onun dünya ve ahiretteki ayıplarını örter. Mümin kul, din kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da o kulun yardımındadır.
Yine Rasulullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor: Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hastalandığı zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple ateşlenir, rahatsızlanır.
Birbirlerini sevip, yardımlaşan ve ihlasla başkalarına yardım eden kimse Allah Teala nın himayesindedir. Çünkü hizmet Allah ın emanetidir. Canını ve malını seven ve onları koruma altına almak isteyen kimse onları Allah yolunda sarfetmeli ki, Allah ın himayesi altına alınsın.
İNSANIN DEĞERİ HİZMETİ İLE ÖLÇÜLÜR
Güzel geçim ve hizmet kadar insanın cevherini ortaya çıkaran hiçbir şey yoktur. Mürşid-i kamiller talebelerinin olgunluk seviyesini insanlarla geçimi ve halka hizmeti ile ölçerler. Abdurrahman-ı Taği Hazretleri bir sohbetinde şöyle buyurmuştur: Nisbet hizmete göredir. Hizmetteki ilahi rahmet hiçbir şeyde yoktur. Nakşibendi yolunda rahmete vesile olacak her türlü amel ve hizmet vardır. Nafile ibadet için evine kapanıp halkın hizmetinden kaçan kimse pek çok hayırdan mahrum kalır. Sadece zikirle yetinmek olmaz. Mal ve can ile Allah yolunda gayret etmek gerekir.
HİZMETTE BENLİK OLMAZ
Hizmetin temeli ve ruhu ihlastır. İhlasla yapılan hiçbir iş küçük ve önemsiz olamaz. Bir hizmetin başında olmakla, sonunda olmak arasında hiçbir fark yoktur. Hizmeti Allah rızasıyla değil de gösteriş ve nefsani duyguları tatmin amacıyla ya da başka çıkar sağlamak amacıyla yapan insan bundan hiçbir fayda göremez. Allah rızası için insanların geçtiği yoldan bir taş atmak da hayırdır, hizmettir. Bu nedenle bir hizmet ve hayır yaparken ne yaptığına değil, kimin için yaptığına bakmalıdır.
HİZMET EHLİNİN HALİ
Allah için insanlara hizmet eden kamil mümin; toprak gibi olur. İnsanların yararına her şeyden feragat eder. Ayaklar altında çiğnenir, ama ondan çeşit çeşit çiçekler, meyveler yetişir; güneş gibi olur, kendisi yansa da herkesi aydınlatır, ısıtır.
Gerçek mümin; insanların kendisinden bir zarar görmediği, herkesin ondan emin olduğu ve fayda gördüğü kimsedir. Kendisine güvenilmeyen, insanları sevmeyen ve başkaları tarafından da sevilmeyen kimse imanın tadını tadamaz.
Allah dostları alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz in (s.a.v) meşrebi üzere hareket etmeyi en büyük gaye edinmişlerdir. Efendimiz hiçbir ayrım yapmadan bütün insanları muhatap alıp, hepsine rahmet olmuştur. Muhataplarına dost veya düşman diye değil, Allah Teala nın kulu gözüyle bakmıştır. Yaptığı iyilikleri kimsenin başına kakmamış, hiç kimseyi minnet altına sokmamıştır. Onun en büyük sünneti başkalarının yükünü ve zahmetini çekmek, ihtiyaçlarını gidermek ve yüzünü güldürmektir.
Ne mutlu onun yolundan gidenlere!