Türk-İslam bilim adamlarından olan İbn-i Sina 980 yılında Buhara yakınlarındaki Afşara'da doğdu.
Tam adı Ebu Ali el-Hüseyin bin Abdullah bin Sina'dır ve Batı'da isminin Latincesi Avicenna ile tanınır.
Filozof ve hekim olan Sina'nın çocukluğu parlak bir gelecek için faydalı geçmiştir. Babası Samanoğulları sarayının kâtipliğini yaptığında evine gelenler dönemin ünlü bilginleriydi. Daha çocukluğunda bilginleri tanıma imkânına ulaşmıştır. Güçlü belleğe ve üstün zekâya sahip bu çocuk daha 14 yaşında bilgi yönünden hocalarını geçmişti. 16 yaşına geldiğinde ise yanında hekimler çalışıyordu. Derin bir dini ve tıbbi bilgi donanımına sahip olduktan sonra 18 yaşında Buhara Sultanı Nuh bin Mansur'u tedavi etti. Bunun karşılığında Samani sarayının zengin kütüphanelerinden faydalanma imkânı buldu. Kütüphanede Farabi'nin günümüze ulaşamayan et-Ta'lim üs-sani adlı yapıtı da yer alıyordu. Eserden yararlanarak Aristoteles'in metafiziği ile ilgili bilgiler edindi. Yine 18 yaşında dini bilgiler (Kur'an), edebiyat, felsefe, matematik, gökbilim, doğa bilimleri, tıp ve benzeri alanlarda döneminin en güvenilir bilginleri arasına girmişti. 21 yaşında ise Medrese dallarının tümünde uzmanlaşmıştı.
İbn-i Sina babasının ölümünden sonra ve devletin içindeki huzursuzluklar nedeniyle çalkantılı bir yaşam geçirdi. Devlet hizmetlerine de katkıda bulunarak bir süre saray katipliği yapmıştır. Hanedan'da Şemsüddevle'ye vezirlik yaptığı gibi yine siyasi sorunlar nedeniyle kent kent kaçmak zorunda kalmıştır. Bir yandan da Türkler Orta Asya'da İran hâkimiyetine son veriyordu.
Günlük hayatında sıkıntılar olduğundan ancak gece okuyup yazıyordu. Kararlılığı ve azmi ile çalışmalarını başarıyla yürütebildi.
Kynk: AnaBritannica 11.cilt
BÜYÜK LAROUSSE 11.cilt