Osmanlıca-Türkçe Sözlük

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Şeyma©

  • *****
  • Join Date: Kas 2009
  • Yer: İzmir
  • 3454
  • +402/-0
  • Cinsiyet: Bayan
    • Uyanan Gençlik
Ynt: Osmanlıca-Türkçe Sözlük
« Yanıtla #55 : 19 Ocak 2010, 12:07:06 »
tekâsür (A) [ تکاثر ] çoğalma
tekâtu’ (A) [ تقاطع ] kesişme
tekâüd (A) [ تقاعد ] emeklilik
tekâüd olmak emekliye ayrılmak, emekli olmak
tekâüdiye (A) [ تقاعدیه ] emekli aylığı
tekâvîm (A) [ تقاویم ] takvimler
tekâyâ (A) [ تکایا ] tekkeler
tekbîr (A) [ تکبير ] Allahuekber deme
tekbîr getirmek Allahuekber demek
tekdîr (A) [ 1 [ تکدیر azarlama 2bulandırma
tekebbür (A) [ تکبر ] büyüklük taslama
tekeffül (A) [ تکفل ] kefil olma
tekeffül etmek kefil olmak
tekellüm (A) [ تکلم ] konuşma
tekemmül (A) [ 1 [ تکمل tamamlanma 2olgunlaşma
tekemmül etmek 1tamamlanmak 2olgunlaşmak
tekerrür (A) [ تکرر ] tekrarlanma
tekerrür etmek tekrarlanmak
tekessur (A) [ تکسر ] kırılma
tekessür (A) [ تکثر ] çoğalma
tekevvün (A) [ تکون ] oluşum, oluşma
tekevvün etmek 1oluşmak 2meydana gelmek, olmak
tekevvünât (A) [ تکونات ] oluşumlar, oluşmalar
tekeyyüf (A) [ تکيف ] keyiflenme
tekfîl (A) [ تکفيل ] kefil etme, kefil gösterme
tekfîn (A) [ تکفين ] kefenleme
tekfîr (A) [ تکفير ] kafirlikle suçlama
teklîf (A) [ 1 [ تکليف öneri 2vergi
teklîfât (A) [ تکليفات ] öneriler
tekmîl (A) [ 1 [ تکميل tamamlama 2bütün, tüm
tekmile (A) [ تکمله ] ek
tekrâr (A) [ تکرار ] yine
tekrâren (A) [ تکرارا ] tekrar tekrar
tekrîm (A) [ تکریم ] saygı gösterme
tekrîr (A) [ تکریر ] tekrarlama
teksîf (A) [ 1 [ تکثيف yoğunlaştırma 2toplama
teksîf etmek yoğunlaştırmak
teksîr (A) [ تکثير ] çoğaltma
teksîr edilmek çoğaltılmak
teksîr etmek çoğaltmak
tekvîn (A) [ تکوین ] yaratma, var etme
tekye (A) [ تکيه ] tekke
tekzîb (A) [ تکذیب ] yalanlama
tekzîb edilmek yalanlanmak
tekzîb etmek yalanlamak
tel’în (A) [ تلعين ] lanetleme
tel’în edilmek lanetlenmek
tel’în etmek lanetlemek
telâfî (A) [ تلافی ] zarar karşılama
telâkî (A) [ تلاقی ] buluşma, görüşme
telakkî (A) [ تلقی ] anlayış, görüş, değerlendirme
telakkî etmek anlamak, değerlendirmek
telakkiyât (A) [ تلقيات ] görüşler, anlayışlar, değerlendirmeler
telâmîz (A) [ تلاميذ ] öğrenciler
telâsuk (A) [ تلاصق ] bitişme, yapışma
telâşî (A) [ تلاشی ] dağılma
telattuf (A) [ تلطف ] yumuşak davranma
telâtum (A) [ تلاطم ] çalkantı
telbîs (A) [ تلبيس ] hile yaparak aldatma
tele (A) [ تله ] kapan, tuzak
tele’lu (A) [ تلألؤ ] ışıldama
telebbüs (A) [ تلبس ] giyinme
telef (A) [ 1 [ تلف ölme 2boşa gitme
telef etmek harcamak, tüketmek, yok etmek
telef olmak 1ölmek 2boşa gitmek
telefât (A) [ تلفات ] can kaybı, ölümler
telehhüf (A) [ تلهف ] yanıp yakılma
telemmüz (A) [ تلمذ ] öğrencilik
telemmüz etmek öğrenci olmak, öğrencilik etmek
televvün (A) [ تلون ] yanardönerlik
telh (F) [ تلخ ] acı
telhîs (A) [ 1 [ تلخيص kısaltma 2özetleme
telhîs etmek özetlemek
telhîsen (A) [ تلخيصا ] özetle
telhkâm (F) [ تلخکام ] üzgün, acılı
telkârî (T-F) [ تل کاری ] gümüş işleme
telkîh (A) [ تلقيح ] aşılama
telkîn (A) [ تلقين ] öğretme, kulağına anlatma
telkînî (A) [ تلقينی ] telkine dayalı
tell (A) [ تل ] tepe, sırt
telmîh (A) [ تلميح ] gönderme, îmâlı anlatma
telmîhât (A) [ تلميحات ] göndermeler, îmâlı anlatmalar
telmîhen (A) [ تلميحا ] göndermede bulunarak
telvîn (A) [ تلوین ] boyama
telvîs etmek kirletmek Beni de telvis ettiniz
temâdî (A) [ تمادی ] uzama, sürme
temâdî etmek uzamak, sürmek, devam etmek
temâs (A) [ تماس ] dokunma
temâs etmek dokunmak
temâsîl (A) [ 1 [ تماثيل resimler 2semboller
temâsül (A) [ تماثل ] benzeşme
temâşâ (F) [ تماشا ] seyretme
temâşâ etmek seyretmek
temaşagâh (F) [ تماشاگاه ] seyir yeri
temâyül (A) [ تمایل ] eğilim
temâyülât (A) [ تمایلات ] eğilimler
temâyüz (A) [ تمایز ] seçkinlik, üstünlük, ayrıcalık
temayüz etmek seçkinlik kazanmak, ayrıcalık kazanmak, dikkat çekmek
temcîd (A) [ تمجيد ] ululama
temdîd (A) [ 1 [ تمدید uzatma 2süre uzatma
temdîd edilmek uzatılmak
temdîd etmek uzatmak
temeddün (A) [ تمدن ] uygarlık
temeddün eylemek uygarlaşmak
temekkün (A) [ تمکن ] yerleşme
temelluk (A) [ تملق ] yaltaklanma
temellük (A) [ تملک ] mülk edinme
temellük etmek mülk edinmek
temennî (A) [ تمنی ] istek, arzu
temennî edilmek arzu edilmek
temennî etmek arzu etmek
temerküz (A) [ تمرکز ] toplanma, yığılışma
temerküz etmek toplanmak, yığılışmak
temerrüd (A) [ تمرد ] dikbaşlılık, direniş
temerrüd etmek direnmek, dikbaşlılık etmek
temeshur (A) [ تمسخر ] maskaralık
temeshur etmek maskaralık etmek
temessüh etmek şekil değiştirmek
temessük etmek sımsıkı tutunmak, sarılmak
temessül etmek 1cisimlenmek 2benzeşmek 3özümlemek
temettü (A) [ تمتع ] kazanç, kâr
temevvüc (A) [ تموج ] dalgalanma
temevvüc etmek dalgalanmak
temevvül (A) [ تمول ] zenginlik
temeyyüz (A) [ تميز ] kendini gösterme, sivrilme, ayrıcalık kazanma
temeyyüz etmek kendini göstermek
temhîl etmek süre tanımak
temîn (A) [ 1 [ تأمين gerçekleştirme, sağlama 2gerçekleştirilme, sağlanma
3emin kılma, güvence verme
temîn edilmek 1sağlanmak, gerçekleştirilmek 2güvenci verilmek, emin
kılınmak
temîn etmek güvence vermek, kesin konuşmak
temînât (A) [ تأمينات ] güvence parası
temînen (A) [ تأمينا ] sağlanarak, temin edilerek
temkîn (A) [ 1 [ تمکين ihtiyatlı davranma 2sağlamlık 3ağırbaşlılık
temlîk (A) [ تمليک ] mülk verme, mülk edindirme
temr (A) [ تمر ] hurma
temrîn (A) [ تمرین ] alıştırma, egzersiz
temsîl (A) [ 1 [ تمثيل tiyatro oyunu 2sözgelişi 3özümseme

Çevrimdışı Şeyma©

  • *****
  • Join Date: Kas 2009
  • Yer: İzmir
  • 3454
  • +402/-0
  • Cinsiyet: Bayan
    • Uyanan Gençlik
Ynt: Osmanlıca-Türkçe Sözlük
« Yanıtla #56 : 19 Ocak 2010, 12:07:41 »
temsîlât (A) [ تمثيلات ] tiyatro oyunları
temyîz (A) [ 1 [ تمييز ayırdetme 2seçme
ten (F) [ 1 [ تن vücut, beden 2dış yüz
tena’um (A) [ تنعم ] bolluk içinde yaşama
tenâfür (A) [ 1 [ تنافر birbirinden nefret etme 2kulağa hoş gelmeyen sözcükleri
sık sık kullanma
tenahnuh (A) [ تنحنح ] boğazını temizleme
tenâkus (A) [ تناقص ] eksilme, azalma
tenâkus etmek eksilmek, azalmak
tenâkuz (A) [ تناقض ] çelişki
tenâkür (A) [ تناکر ] antipati
tenâsân (F) [ تن آسان ] canının kıymetini bilen, rahatına düşkün
tenâsur (A) [ تناصر ] yardımlaşma
tenâsüb (A) [ 1 [ تناسب uygunluk 2orantı
tenâsüh (A) [ تناسخ ] ruhun bedenler arası göçü
tenâsül (A) [ تناسل ] üreme, üreyiş
tenâsülî (A) [ تناسلی ] üreyiş ile ilgili
tenâvüb (A) [ تناوب ] dönüşüm
tenâzur (A) [ تناظر ] bakışma, bıkışım, simetri
tenâzurî (A) [ تناظری ] bakışık, simetrik
tenbân (F) [ تنبان ] don
tenbel (F) [ تنبل ] tembel
tenbîh (A) [ 1 [ تنبيه uyandırma 2uyarı, tembih
tenbîh edilmek 1uyandırılmak 2uyarılmak, tembihlenmek
tenbîh etmek uyarmak, tembihlemek
tenbîhât (A) [ تنبيهات ] uyarılar, tembihler
tendürüst (F) [ تن درست ] sağlıklı, sağlam yapılı
tene (F) [ تنه ] gövde
tenebbüh (A) [ 1 [ تنبه uyanma 2uyarım
tenebbüt (A) [ تنبت ] bitme, yeşerme
tenebbüt etmek bitmek, yeşermek
teneffür (A) [ تنفر ] nefret etme, iğrenme
teneffür etmek nefret etmek, iğrenmek
teneffüs (A) [ 1 [ تنفس soluk alma
teneffüs edilmek soluk alınmak
teneffüs etmek soluk almak
tenemmüv etmek serpilmek, gelişip büyümek
tenevvü' (A) [ تنوع ] çeşitlilik
tenevvür (A) [ تنور ] aydınlanma
tenevvür etmek aydınlanmak
tenezzüh (A) [ تنزه ] gezinti
tenezzüh etmek gezinti yapmak, gezinmek
tenezzül (A) [ 1 [ تنزل alçalma 2alçakgönüllülük
tenezzülen (A) [ تنزلا ] alçakgönüllülükle
teng (F) [ تنگ ] dar
tengdest (F) [ تنگ دست ] elidarda, yoksul
tenhâ (F) [ 1 [ تنها tek başına, yalnız 2boş yer, yssız yer
tenkîd (A) [ تنقيد ] eleştiri
tenkîd edilmek eleştirilmek
tenkîd etmek eleştirmek
tenkîdât (A) [ تنقيدات ] eleştiriler
tenkîh (A) [ تنقيح ] nikahlama
tenkîl (A) [ 1 [ تنکيل uzaklaştırma 2ortadan kaldırma 3cezalandırma
tenkîs (A) [ تنقيص ] azaltma, eksiltme
tenkîsât (A) [ تنقيصات ] azaltmalar, eksiltmeler
tenmiye (A) [ تنميه ] geliştirme, artırma, nemalandırma
tenmiye etmek geliştirmek, artırmak
tennûr (A) [ 1 [ تنور tandır 2fırın
tennûre (A) [ تنوره ] mevlevî dervişlerinin sema giysisi
tenperver (F) [ تن پرور ] rahatına düşkün
tensîb (A) [ تنسيب ] uygun görme
tensîb edilmek uygun görülmek
tensîb etmek uygun görmek
tensîk (A) [ تنسيق ] düzenleme, tertip etme
tenşît (A) [ تنشيط ] neşelendirme
tenûmend (F) [ تنومند ] iriyarı, çamyarması
tenvîm (A) [ تنویم ] uyutma
tenvîr (A) [ 1 [ تنویر aydınlatma, ışıklandırma 2düşünce yoluyla aydınlatma
tenvîr etmek aydınlatmak
tenzîh (A) [ تنزیه ] arındırma, uzak tutma, kusur kondurmama
tenzîh etmek uzak tutmak, kusur kondurmamak
tenzîl (A) [ 1 [ تنزیل indirme 2indirim
tenzîlât (A) [ تنزیلات ] indirim
tenzîlât yapmak fiyat düşürmek, indirim yapmak
ter (F) [ 1 [ تر taze 2ıslak
ter’îb (A) [ ترعيب ] korkutma
terâfuk (A) [ ترافق ] yardımlaşma
terâfuk etmek birbirine yardım etmek
terahhum (A) [ ترحم ] acıma, merhamet etme
terahhum etmek acımak, merhamet etmek
terahhum kılmak acımak, merhamet etmek
terakkî (A) [ ترقی ] ilerleme, gelişme
terakkîperver (A-F) [ ترقی پرور ] ilerleme yanlısı
terakkiyât (A) [ ترقيات ] ilerlemeler
terâküm (A) [ تراکم ] birikim, birikme, yığılma
terâküm etmek birikmek, yığılmak
terâküm ettirmek biriktirmek
terâne (F) [ 1 [ ترانه İran edebiyatına özgü rubai şekli 2makam, ahenk 3şarkı
terâzû (F) [ ترازو ] terazi
terbî’ (A) [ 1 [ تربيع dörtleme 2dördün
terbiye (A) [ 1 [ تربيه yetiştirme 2eğitim 3cezalandırma
terbiyevî (A) [ تربيوی ] eğitimsel
terceme (A) [ ترجمه ] çeviri
tercî’ (A) [ ترجيع ] geri çevirme
tercîh (A) [ ترجيح ] yeğleme
tercüman (A) [ 1 [ ترجمان çevirmen 2duyguları, görüşleri dile getiren
terdâmen (F) [ تردامن ] iffetsiz 2namussuz
terdîd (A) [ تردید ] geri çevirme
terdîf (A) [ 1 [ تردیف ekleme, iliştirme 2terkiye alma
terdîf eylemek eklemek
tereddî etmek soysuzlaşmak
tereddüd (A) [ 1 [ تردد gidip gelme2ikirciklenme
tereddüd etmek ikirciklenmek
tereke (A) [ ترکه ] ölenin geride bıraktıkları
terekküb (A) [ 1 [ ترکب oluşum 2bileşim
terekküb etmek oluşmak
terekkübât (A) [ ترکبات ] oluşumlar
terennüm (A) [ 1 [ ترنم şarkı söyleme, şakıma 2dile getirme
terennüm etmek 1şarkı söylemek, şakımak 2dile getirmek
teressüb (A) [ ترسب ] tortulanma
teressüb etmek tortulanmak
tereşşüh (A) [ ترشح ] sızıntı
terettüb (A) [ 1 [ ترتب gerekme 2üzerine görev düşmek
terettüb etmek 1gerekmek 2üzerine görev düşmek
terfî’ (A) [ 1 [ ترفيع yükseltme 2rütbesini yükseltme 3bir üst sınıfa geçme
terfî’ etmek 1yükselmek 2rütbesi yükselmek 3bir üst sınıfa geçme
terfîk (A) [ 1 [ ترفيق ayak uydurma 2arkadaş etme
terfîk etmek ayak uydurmak
tergîb (A) [ ترغيب ] rağbet ettirme, istek uyandırma
tergîb etmek rağbet ettirmek, istek uyandırmak
terhîb etmek gözünü korkutmak
terhîn (A) [ ترهين ] rehin bırakma
terhis (A) [ 1 [ ترخيص izin verme 2askerlik süresi dolanı serbest bırakma
terk (A) [ 1 [ ترک bırakma 2vazgeçme 3ayrılma
terk edilmek 1bırakılmak 2vazgeçilmek
terk etmek 1bırakmak 2vazgeçmek 4ayrılmak
terk olunmak 1bırakılmak 2vazgeçilmek
terkeş (F) [ ترکش ] okluk, sadak
terkîb (A) [ ترکيب ] birleştirme, terkip
terkuve (A) [ ترقوه ] köprücük kemiği
termîm (A) [ ترميم ] onarma, onarım
termîm edilmek onarılmak
termîm etmek onarmak
termîmât (A) [ تریمات ] onarımlar
ters (F) [ ترس ] korku
tersâ (F) [ ترسا ] Hıristiyan
tersân (F) [ ترسان ] korku ile, korkarak
tersâyân (F) [ ترسایان ] Hıristiyanlar
tersengîz (F) [ ترس انگيز ] korkunç, korku salan
tersî’ (A) [ ترصيع ] mücevher işleme, mücevher kakma
tersîb (A) [ ترسيب ] tortulandırma
tersîm (A) [ ترسيم ] resmetme, resimleme
tersîm edilmek resimlenmek, resmedilmek
tersîm etmek resimlemek, resmetmek
tersnâk (F) [ ترسناک ] korkunç
tertîb (A) [ 1 [ ترتيب dizme 2düzen 3hazırlama, düzenleme
tertîb edilmek hazırlanmak, düzenlenmek
tertîb etmek hazırlamak, düzenlemek
tertîbât (A) [ ترتيبات ] düzenlemeler, düzenler
terütâze (F) [ تروتازه ] taptaze, çok körpe
tervîc (A) [ 1 [ ترویج yaygınlaştırma, rayiç kılma 2değerini artırma
terzebân (F) [ ترزبان ] hazırcevap
terzîk (A) [ ترزیق ] rızıklandırma
terzîl (A) [ ترذیل ] rezil etme
terzîl edilmek rezil edilmek
terzîl etmek rezil etmek
tes’îd (A) [ تسعيد ] kutlama
tes’îd edilmek kutlanmak
tes’îd etmek kutlamak
tesâdüf (A) [ 1 [ تصادف rastlama 2rastlantı
tesâdüf edilmek rastlanmak


Çevrimdışı Şeyma©

  • *****
  • Join Date: Kas 2009
  • Yer: İzmir
  • 3454
  • +402/-0
  • Cinsiyet: Bayan
    • Uyanan Gençlik
Ynt: Osmanlıca-Türkçe Sözlük
« Yanıtla #57 : 19 Ocak 2010, 12:08:19 »
tesâdüf etmek rastlamak
tesâdüfen (A) [ تصادفا ] rastlantı eseri, rastgele
tesâdüfî (A) [ تصادفی ] rastlantı eseri, rastgele
tesâdüm (A) [ تصادم ] çarpışma, tokuşma
tesâdüm etmek çarpışmak, tokuşmak
tesâhub (A) [ 1 [ تصاحب sahip çıkma 2arkadaşlık etme
tesâmüh (A) [ تسامح ] hoşgörü
tesâmühkâr (A-F) [ تسامحکار ] hoşgörülü
tesâmühkârlık (A-F-T) hoşgörü
tesâmühperver (A-F) [ تشامح پرور ] hoşgörülü
tesânîf (A) [ تصانيف ] kitaplar
tesânüd (A) [ تساند ] dayanışma
tesâud (A) [ تصاعد ] göklere yükselme, ağma
tesâvî (A) [ تساوی ] eşitlik
tesâvîr (A) [ تصاویر ] resimler, tasvirler
tesbîh (A) [ تسبيح ] tespih
tesbît (A) [ 1 [ تثبيت sağlamlaştırma, tutturma 2kanıtlama
tesbît edilmek 1tutturulmak 2kanıtlamak 3belirlenmek
tesbît etmek 1tutturmak 2kanıtlamak 3belirlemek
tescîl (A) [ تسجيل ] kayıt defterine geçirme, sicile kaydetme
tescîl edilmek sicile kaydedilmek
tescîl etmek sicile kaydetmek
tesdîs (A) [ تسدیس ] altılama
tesellî (A) [ تسلی ] avutma
tesellî vermek avutmak
tesellîkâr (A-F) [ تسلی کار ] avutan, teselli veren
tesellüm (A) [ تسلم ] teslim alma
tesellüm etmek teslim almak
teselsül (A) [ تسلسل ] zincirleme
tesettür (A) [ تستر ] örtünme
teseyyüb (A) [ تثيب ] dul kalma
teshîl (A) [ تسهيل ] kolaylaştırma
teshîl etmek kolaylaştırmak
teshîlât (A) [ تسهيلات ] kolaylıklar
teshîr (A) [ تسخير ] ele geçirme
teshîr (A) [ تسحير ] büyüleme
teskîn (A) [ تسکين ] yatıştırma, sakinleştirme
teskîn etmek yatıştırmak, sakinleştirmek
teskîn olmak yatışmak, sakinleşmek
teslîh (A) [ 1 [ تسليح silahlandırma 2silahlandırılma
teslîh edilmek silahlandırılmak
teslîh etmek silahlandırmak
teslîm (A) [ 1 [ تسليم sahibine verme 2hakkını verme, doğrulama
teslîs (A) [ تثليث ] üçleme
tesmîm (A) [ 1 [ تسميم zehirleme 2zehirlenme
tesmîm edilmek zehirlenmek
tesmîm etmek zehirlemek
tesmiye (A) [ تسميه ] adlandırma
tesmiye edilmek adlandırılmak, denilmek
tesmiye etmek adlandırmak, demek
tesmiye olunmak adlandırılmak, denilmek
tesrî’ (A) [ تسریع ] hızlandırma
tesrî’ edilmek hızlandırılmak
tesrî’ etmek hızlandırmak
tesvîd (A) [ 1 [ تسوید karartma 2müsvedde yazma
tesviye (A) [ 1 [ تسویه eşitleme 2düzleme 3sonuçlandırma 4hesap kapatma
tesviye edilmek 1eşitlenmek 2düzlenmek 3sonuçlandırılmak 4hesap
katılmak
tesviye etmek 1eşitlemek 2düzlemek 3sonuçlandırmak 4hesap kapatmak
teşa’şu’ (A) [ تشعشع ] ışıma
teşa’ub (A) [ تشعب ] şubelenme, dallanma
teşâbüh (A) [ تشابه ] benzeşme
teşbîh (A) [ تشبيه ] benzetme
teşbîh edilmek benzetilmek
teşbîh etmek benzetmek
teşcî’ (A) [ تشجيع ] yüreklendirme
teşcî’ edilmek yüreklendirilmek
teşcî’ etmek yüreklendirmek
teşcîr etmek ağaçlandırmak
teşdîd (A) [ تشدید ] şiddetlendirme, arttırma, çoğaltma
teşdîd etmek şiddetlendirmek
teşebbüs (A) [ تشبث ] girişim
teşebbüs etmek girişmek, girişimde bulunmak
teşebbüsât (A) [ تشبثات ] girişimler
teşeccür etmek ağaçlaşmak
teşekkül (A) [ تشکل ] oluşma, oluşum
teşekkül etmek oluşmak
teşekkürât (A) [ تشکرات ] teşekkürler
teşennüc (A) [ تشنج ] kasılma, spazm
teşerrüf (A) [ تشرف ] şereflenme
teşerrüf etmek şereflenmek
teşevvüş (A) [ تشوش ] karışıklık
teşeyyu’ (A) [ تشيع ] şiîlik
teşfiye (A) [ تشفيه ] şifa verme
teşhîr (A) [ 1 [ تشهير meşhur etme 2sergileme 3sergilenme
teşhîr edilmek sergilenmek
teşhîr etmek sergilemek
teşhîs (A) [ 1 [ تشخيص ayırt etme 2kişilik kazandırma 3tanı
teşhîs edilmek 1ayırt edilmek 2tanı konulmak
teşhîs etmek 1ayırt etmek 2tanı koymak
teşhîs olunmak ayırt edilmek
teşkîl (A) [ 1 [ تشکيل şekillendirme, oluşturma 2kurma
teşkîl edilmek kurulmak
teşkîl etmek oluşturmak
teşne (F) [ تشنه ] susuz,susamış
teşnedil (F) [ تشنه دل ] seven, arzulu, can atan
teşrî’ (A) [ تشریع ] yasa koyma
teşrîf (A) [ 1 [ تشریف şereflendirme 2gelme
teşrîfât (A) [ تشریفات ] protokol
teşrîfatçı (A-T) protokol görevlisi
teşrîh (A) [ 1 [ تشریح açma 2açılama, şerh etme 3otopsi 4anatomi
teşrîh etmek açılamak, açıklamalı olarak söylemek veya yazmak
teşrîhhâne (A-F) [ تشریح خانه ] otopsi odası
teşrîk (A) [ تشریک ] ortak etme
teşrîn-i evvel (A-F) [ تشرین اول ] Ekim
teşrîn-i sânî (A-F) [ تشرین ثانی ] Kasım
teşvîk (A) [ تشویق ] şevklendirme
teşvîk edilmek şevklendirilmek
teşvîk etmek şevklendirmek
teşvîkât (A) [ تشویقات ] teşvikler
teşyî’ (A) [ تشييع ] uğurlama
teşyî’ edilmek uğurlanmak
teşyî’ etmek uğurlamak
tetâbuk (A) [ تطابق ] uyma, uygun düşme
tetâbuk etmek uymak, uygun düşmek
tetebbu’ (A) [ تتبع ] derinlemesine araştırma, inceleme
tetebbu’ etmek incelemek
tetebu’ât (A) [ تتبعات ] incelemeler
tetimme (A) [ تتمه ] tamamlayıcı ek
tevâfuk (A) [ توافق ] uygun gelme
tevaggul (A) [ توغل ] sürekli uğraşı
tevahhuş (A) [ توحش ] korku, korkma
tevakki (A) [ توقی ] sakınma, korunma, çekinme
tevakku’ (A) [ توقع ] beklenti
tevakkuf (A) [ توقف ] durma
tevakkuf etmek durmak
tevâlî (A) [ توالی ] kesintisiz sürme, birbirini izleme
tevâlî etmek kesintisiz sürmek, birbirini izlemek
tevânâ (F) [ توانا ] güçlü
tevârîh (A) [ تواریخ ] tarihler
tevârüs (A) [ توارث ] miras alma
tevârüs etmek miras almak
tevâtur (A) [ تواتر ] yaygın söylenti
tevâzu (A) [ تواضع ] alçakgönüllülük
tevâzün (A) [ توازن ] denklik
tevbe (A) [ توبه ] tövbe
tevbîh (A) [ توبيخ ] azarlama, azar
tevbîh olunmak azarlanmak
tevcîh (A) [ 1 [ توجيه yöneltme, yönlendirme 2yorumlama 3rütbe verme
tevdî’ (A) [ تودیع ] bırakma, görev verme
tevdî’ etmek bırakmak
teveccüh (A) [ 1 [ توجه yönelme, dönme 2ilgi gösterme
teveccüh etmek 1yönelmek, dönmek 2ilgi göstermek 3düşmek
tevellüd (A) [ 1 [ تولد doğma 2doğum 3doğum tarihi
tevellüd etmek doğmak
teverrüm (A) [ 1 [ تورم şişme 2verem olma
teverrüm etmek şişmek
tevessü (A) [ توسع ] genişleme
tevessü etmek genişlemek
tevessül (A) [ 1 [ توسل el atma, girişme 3inanma 3sarılma
tevessül etmek 1el atmak 2sarılmak
tevezzü’ (A) [ توزع ] dağılım
tevfîkan (A) [ توفيقا ] -e göre, uyarak, bakılarak
tevhîd (A) [ توحيد ] birleştirme
tevhîd edilmek birleştirilmek
tevhîd etmek birleştirmek
tevhit etmek bk tevhîd etmek
tevkîf (A) [ 1 [ توقيف durdurma 2kapatma 3tutuklama
tevkîf edilmek 1durdurulmak 2kapatılmak 3tutuklanmak
tevkîf etmek 1durdurmak 2kapatmak 3tutuklamak
tevkîl etmek vekil bırakmak
tevlîd (A) [ 1 [ توليد doğurtma, üretme 2meydana getirme
tevlîd etmek 1üretmek 2meydana getirmek
tevsî etmek genişletmek
tevsî’ (A) [ 1 [ توسيع genişletme 2genişletilme
tevsî’ edilmek genişletilmek
tevsîk (A) [ 1 [ توثيق belgeleme 2sağlamlaştırma
tevsîk edilmek belgelendirilmek
tevsîk etmek belgelendirmek
tevşîh (A) [ 1 [ توشيح süsleme 2çifte kafiye kullanma
tevvâb (A) [ 1 [ تواب çok tövbe eden 2tövbe kabul eden Tanrı
tevzî’ (A) [ توزیع ] dağıtım, dağıtma
tevzî’ edilmek dağıtılmak
tevzî’ etmek dağıtmak
teyakkuz (A) [ تيقظ ] uyanıklık
teyemmün (A) [ تيمم ] uğur sayma
tezâd (A) [ تضاد ] zıtlık, çelişki
tezâhür (A) [ تظاهر ] ortaya çıkma, belirme
tezâhür etmek ortaya çıkmak, belirmek
tezâhürât (A) [ 1 [ تظاهرات ortaya çıkışlar, oluşlar 2destekler
tezâyüd (A) [ تزاید ] artma, çoğalma
tezâyüd etmek artmak, çoğalmak
tezekkür (A) [ تذکر ] ele alınma
tezelzül (A) [ تزلزل ] sarsılma, sarsıntı
tezerv (F) [ تذرو ] sülün
tezevvüc (A) [ تزوج ] evllilik, evlenme
tezhîb (A) [ 1 [ تذهيب süsleme 2yaldızlama 3altın sürme
tezkâr (A) [ تذکار ] anma hatırlama
tezkâr eylemek hatırlatmak
tezkîr (A) [ تذکير ] hatırlatma
tezkîr edilmek hatırlatılmak, dile getirilmek
tezkîr etmek hatırlatmak, dile getirmek
tezlîl (A) [ تذليل ] aşağılama, zelil etme
tezvîc (A) [ تزویج ] evlendirme
tezvîc etmek evlendirmek
tezvîr (A) [ تزویر ] arabozuculuk
tezyîd (A) [ تزیيد ] arttırma
tezyîd etmek arttırmak
tezyîd olunmak arttırılmak
tezyîn (A) [ 1 [ تزیين süsleme 2süslenme
tezyîn edilmek süslenmek, bezenmek
tezyînat (A) [ تزیينات ] süslemeler, süsler

tıbb (A) [ طب ] tıp
tıbbî (A) [ طبی ] tıp ile ilgili
tıbbiye (A) [ طبيه ] tıp fakültesi, tıp okulu
tıfl (A) [ طفل ] küçük çocuk
tıflâne (A-F) [ طفلانه ] çocukça, çocuksu
tılâ (A) [ طلاع ] yaldız
tınab (A) [ طناب ] sicim, çadır ipi
tıraş (F) [ تراش ] tıraş
tıynet (A) [ طينت ] mizaç
tıynetsiz (A-T) kötü mayalı, karaktersiz

tîb (A) [ طيب ] güzel koku
ticârethâne (A-F) [ تجارت خانه ] ticaret yapılan işyeri
tîğ (F) [ تيغ ] kılıç
tilâvet (A) [ تلاوت ] güzel Kur’ân okuma
tilâvet etmek usûlüne göre Kur’ân okumak
tilmîz (A) [ تلميذ ] öğrenci
tîmâr (F) [ 1 [ تيمار bakım 2tımar
tîmârhâne (F) [ تيمارخانه ] akıl hastanesi
timsâh (A) [ تمساح ] timsah
timsâl (A) [ 1 [ تمثال resim 2sembol
timsâlî (A) [ تمثالی ] sembolik
tîr (F) [ 1 [ تير ok 2sevgilinin kirpiği
tîrâje (F) [ تيراژه ] gökkuşağı
tîrdân (F) [ تيردان ] okluk, sadak
tîre (F) [ 1 [ تيره karanlık 2bulanık 3koyu
tîrendâz (F) [ تيرانداز ] okçu
tîrkeş (F) [ تيرکش ] okluk, sadak
tiryâk (A) [ 1 [ تریاک panzehir 2afyon
tiryâkî (A) [ 1 [ تریاکی esrarkeş 2sigara tutkunu
tis’a (A) [ تسعه ] dokuz
tis’în (A) [ تسعين ] doksan
tîşe (F) [ 1 [ تيشه keser 2balta
tîz (F) [ 1 [ تيز keskin 2sivri 3çabuk tez
tîzâb (F) [ تيزاب ] kezzap

töhmet (A) [ تهمت ] suç

tu’me (A) [ 1 [ طعمه yem 2yiyecek 2tat
tûde (F) [ توده ] yığın
tufeylât (A) [ طفيلات ] parazitler
tufeylî (A) [ طفيلی ] parazit
tufeyliyet (A) [ طفيليت ] parazitlik
tuffah (A) [ تفاح ] elma
tufû (F) [ 1 [ تفو tükrük 2tüh!
tufûliyyet (A) [ طفوليت ] çocukluk
tuğrâkeş (T-F) [ طغراکش ] tuğracı
tuğyân (A) [ 1 [ طغيان taşkınlık, azgınlık 2taşkın
tuhaf (A) [ 1 [ تحف ilginç 2hediyeler 3gülünç
tuhfe (A) [ تحفه ] hediye
tuhm (F) [ تخم ] tohum
tûl (A) [ 1 [ طول uzunluk 2boylam
tûlânî (A) [ طولانی ] uzunluğuna
tullâb (A) [ طلاب ] öğrenciler
tulû (A) [ طلوع ] doğuş
tulûât (A) [ طلوعات ] doğaçlamalar
tûranî (T-F) [ تورانی ] Turanlı
tûraniyülasl (T-A) [ تورانی الاصل ] Tûran asıllı
turfa (A) [ طرفه ] yepyeni, görülmemiş şey
turre (A) [ طره ] saç lülesi
turş (F) [ ترش ] ekşi
turuk (A) [ طرق ] yollar
turuncî (F) [ ترنجی ] turuncu
tûsen (F) [ توسن ] serkeş at
tûşe (F) [ توشه ] azık
tût (F) [ توت ] dut
tûtî (F) [ طوطی ] papağan, dudu kuşu
tuyûf (A) [ طيوف ] tayflar
tuyûr (A) [ طيور ] kuşlar

tüccâr (A) [ تجار ] tacirler
tükme (F) [ تکمه ] düğme
tünbek (F) [ تنبک ] dümbelek
tünd (F) [ 1 [ تند hızlı 2keskin 3acı 3şiddetli
tündbâd (F) [ تندباد ] kasırga
tündmizâc (F-A) [ تندمزاج ] asabî mizaçlı
türâb (A) [ تراب ] toprak
türb (F) [ ترب ] turp
türbet (F) [ تربت ] türbe
türk 1Türk 2güzel
türkân (T-F) [ 1 [ ترکان Türkler 2güzeller
türkiyât (T-A) [ ترکيات ] Türklük araştırmaları, türkoloji
türktâz (T-F) [ 1 [ ترکتاز koşturma, koşma 2yağmalama
türrehe (A) [ ترهه ] zırva
türşî (F) [ 1 [ ترشی ekşilik 2turşu
türşrû (F) [ ترش رو ] suratı sirke satan, ekşi suratlı
tüvân (F) [ توان ] güç
tüvânâ (F) [ توانا ] güçlü
tüvânger (F) [ توانگر ] zengin

Çevrimdışı Şeyma©

  • *****
  • Join Date: Kas 2009
  • Yer: İzmir
  • 3454
  • +402/-0
  • Cinsiyet: Bayan
    • Uyanan Gençlik
Ynt: Osmanlıca-Türkçe Sözlük
« Yanıtla #58 : 19 Ocak 2010, 12:08:42 »
-U-
u’cûbe (A) [ اعجوبه ] acayip, şaşılacak şey

ubûdiyyet (A) [ عبودیت ] kulluk
ubûr (A) [ عبور ] geçiş

ucb (A) [ عجب ] kendini beğenme

ûd (A) [ 1 [ عود öd ağacı 2ud
ûdî (A) [ عودی ] ud sanatçısı
udûl (A) [ عدول ] vazgeçme
udûl etmek vazgeçmek

ufuk (A) [ افق ] ufuk
ufûnet (A) [ 1 [ عفونت yangı 2kötü koku

uhde (A) [ عهده ] sorumluluk
uhrâ (A) [ اخری ] başka, diğer
uhrevî (A) [ اخروی ] ahiret ile ilgili
uht (A) [ اخت ] kızkardeş
uhuvvet (A) [ اخوت ] kardeşlik

ukâb (A) [ عقاب ] kartal
ukalâ (A) [ عقلا ] akıl sahipleri
ukbâ (A) [ عقبی ] ahiret
ukde (A) [ 1 [ عقده düğüm 2gönül üzüntüsü 3sorun
ukûbât (A) [ عقوبات ] cezalar
ukûbet (A) [ عقوبت ] ceza
ukûbet bulmak cezalandırılmak
ukûd (A) [ عقود ] akitler
ukûl (A) [ عقول ] akıllar

ûlâ (A) [ اولی ] ilk, birinci
ulemâ (A) [ علما ] bilginler
ulûfe (A) [ 1 [ علوفه yem 2yeniçeri maaşı
ulûhiyyet (A) [ الوهيت ] tanrılık
ulûm (A) [ علوم ] ilimler
ûlülazm (A) [ اولو العظم ] büyük peygamber
ûlülebsâr (A) [ اولو الابصار ] görüş sahipleri
ûlülemr (A) [ اولو الامر ] padişah
ulüvv (A) [ علو ] yücelik
ulvî (A) [ علوی ] yüce
ulyâ (A) [ 1 [ عليا çok yüce 2yukarı, üst

umde (A) [ 1 [ عمده dayanak 2ilke, prensip
umk (A) [ عمق ] derinlik
ummâl (A) [ 1 [ عمال görevliler 2yöneticiler
ummân (A) [ عمان ] okyanus
umran (A) [ عمران ] bayındırlık
umûm (A) [ 1 [ عموم genel 2halk 3tüm
umûmen (A) [ عموما ] genellikle
umûmhâne (A-F) [ عموم خانه ] genelev
umûmî (A) [ عمومی ] genel
umûmîleşmek genelleşmek
umûmiyyet (A) [ عموميت ] genellik
umûmiyyetle (A-T) genellikle
umûr (A) [ امور ] işler

unf (A) [ عنف ] sertlik, katılık, şiddet
unfen (A) [ عنفا ] sertçe, şiddet kullanarak, kabalıkla
unfuvân (A) [ عنفوان ] gençlik ödnemi
unmûzec (A) [ انموذج ] örnek
unnâb (A) [ عناب ] hünnap
unsur (A) [ 1 [ عنصر elemanmadde 2topluluk

urefâ (A) [ عرفا ] arifler
urûc (A) [ عروج ] yükselme, göklere ağma
urûc etmek yükselmek, göklere ağmak
urûk (A) [ 1 [ عروق damarlar 2ırklar
urve (A) [ عروه ] kulp
uryân (A) [ عریان ] çıplak, üryan

usâre (A) [ عصاره ] özsuyu
usr (A) [ عسر ] güçlük
usret (A) [ عسرت ] güçlük, sıkıntı, zorluk
ustûre (A) [ اسطوره ] efsane, mitoloji
ustûrevî (A) [ اسطوروی ] efsanevî, mitolojik
usûl (A) [ 1 [ اصول asıllar 2yöntem, yol yordam, metod
usûlî (A) [ اصولی ] metodik

uşşâk (A) [ عشاق ] aşıklar

utrûş (A) [ اطروش ] sağır
utûfet (A) [ عطوفت ] şefkat

uyûb (A) [ عيوب ] kusurlar
uyûn (A) [ عيون ] gözler

uzlet (A) [ عزلت ] köşesine çekilme
uzletgâh (A-F) [ عزلتگاه ] inziva yeri
uzletgüzin (A-F) [ عزلت گزین ] köşesine çekilen, münzevi
uzletgüzin olmak köşesine çekilmek
uzmâ (A) [ عظمی ] büyük, çok büyük
uzûbet (A) [ 1 [ عذوبت tatlılık 2şirinlik, alımlılık
uzûbet (A) [ عزوبت ] bekarlık
uzv (A) [ 1 [ عضو organ 2üye
uzvî (A) [ عضوی ] organik
uzviyye (A) [ عضویه ] canlı, organik
uzviyyet (A) [ عضویت ] canlı

Çevrimdışı Şeyma©

  • *****
  • Join Date: Kas 2009
  • Yer: İzmir
  • 3454
  • +402/-0
  • Cinsiyet: Bayan
    • Uyanan Gençlik
Ynt: Osmanlıca-Türkçe Sözlük
« Yanıtla #59 : 19 Ocak 2010, 12:09:13 »
-Ü-
übbehet (A) [ ابهت ] ululuk
übüvvet (A) [ ابوت ] babalık

ücret (A) [ اجرت ] hizmet karşılığında verilen para
ücûr (A) [ اجور ] ücretler
ücûrât (A) [ اجورات ] ücretler

üdebâ (A) [ ادبا ] edipler

üf’ûle (A) [ افعوله ] görev, fonksiyon
üf’ûlevî (A) [ افعولوی ] görevle ilgili, fonksiyonel
üftâde (F) [ 1 [ افتاده düşmüş 2düşkün 3aşık 4zavallı
üftâdegân (F) [ 1 [ افتادگان düşmüşler 2düşkünler 3aşıklar 4zavallılar
üftânühîzân (F) [ افتان و خيزان ] düşe kalka
üfûl (A) [ 1 [ افول batış 2ölüm

ükül (A) [ 1 [ اکل meyva 2azık 3zeka

ülfet (A) [ 1 [ الفت dostluk 2kaynaşma 3görüşme, konuşma
ülfet etmek 1dostluk kurmak 2kaynaşmak, alışmak 3görüşmek, konuşmak

ümem (A) [ امم ] ümmetler
ümenâ (A) [ امنا ] güvenilir kişiler
ümerâ (A) [ امرا ] emirler
ümîd (F) [ اميد ] ümit, umut
ümîd etmek umutlanmak
ümîdbahş (F) [ اميدبخش ] ümit verici
ümîdbahşî (F) [ اميدبخشی ] ümit verme
ümîdvâr (F) [ اميدوار ] ümitli
ümîdvârî (F) [ اميدواری ] ümitli olma
ümm (A) [ ام ] anne, ana
ümmehât (A) [ 1 [ امهات anneler 2temeller, esaslar
ümmet (A) [ امت ] ümmet, bir peygambere bağlı olanlar
ümmîd (F) [ اميد ] ümit
ümmiyyet (A) [ اميت ] ümmîlik, hiç okuma yazma bilmeyen
ümmülbilâd (A) [ ام البلاد ] Mekke
ümmülkitâb (A) [ 1 [ ام الکتاب Fâtiha sûresi 2levhimahfuz
ümmülkurâ (A) [ ام القرا ] Mekke
ümrân (A) [ عمران ] bayındırlık, kalkınma

ünâs (A) [ اناس ] halk
ünbûbe (A) [ 1 [ انبوبه boru 2kılcal damar
üns (A) [ انس ] alışma
ünsiyyet (A) [ انسيت ] alışma
ünsiyyet kesb etmek alışmak
ünûset (A) [ انوثت ] dişilik

ürcûfe (A) [ ارجوفه ] yalan dolan, uydurma söz, martaval
üryân (A) [ عریان ] çıplak, anadan doğma

üsbû’ (A) [ اسبوع ] hafta
üsbû’î (A) [ اسبوعی ] haftalık
üserâ (A) [ اسرا ] tutsaklar, esirler
üskuf (A) [ اسقف ] papaz
üslûb (A) [ اسلوب ] anlatım tarzı
üss (A) [ 1 [ اس üs 2esas
üssülesâs (A) [ اس الاساس ] asıl, temel
üstâd (F) [ 1 [ استاد üstat 2profesör 3usta
üstâdâne (F) [ استادانه ] ustaca
üstâdî (F) [ 1 [ استادی ustalık 2üstatlık
üstûr (F) [ استور ] binek ve yük hayvanı
üstûre (A) [ 1 [ اسطوره efsane 2uydurma söz
üstühan (F) [ استخوان ] kemik
üstüre (F) [ استره ] ustura
üstüvâne (A) [ استوانه ] silindir
üstüvâr (F) [ 1 [ استوار sağlam 2güvenilir
üstüvârî (F) [ 1 [استواری sağlamlık 2güvenilirlik

üştür (F) [ اشتر ] deve
üştürban (F) [ اشتربان ] deveci
üştürdil (F) [ اشتردل ] kinci
üştürhâr (F) [ اشترخار ] deve dikeni

üzn (A) [ اذن ] kulak