mecelle (A) [ مجله ] dergi
mechûl (A) [ مجهول ] bilinmeyen
mechûlât (A) [ مجهولات ] bilinmeyenler
mechûliyet (A) [ مجهوليت ] bilinmezlik
mechûlünneseb (A) [ مجهول النسب ] onun bunun çocuğu
mecîd (A) [ مجيد ] ulu
meclis (A) [ مجلس ] toplantı yeri
meclisefrûz (A-F) [ مجلس افروز ] meclisi aydınlatan, meclisi şenlendiren
meclûb (A) [ 1 [ مجلوب celbedilmiş 2aşık, tutkun
mecma’ (A) [ مجمع ] toplantı yeri
mecmû’ (A) [ مجموع ] toplam, tümü
mecmûa (A) [ 1 [ مجموعه dergi 2küçük risale veya farklı kitapların bir araya
getirildiği eser
mecmûan (A) [ مجموعا ] toplam olarak
mecnûn (A) [ 1 [ مجنون delice seven 2cinli 3Leyla’nın aşığı
mecnûnâne (A-F) [ مجنونانه ] çılğınca, delicesine
mecrâ (A) [ 1 [ مجرا su yatağı 2yol, güzergah
mecrûh (A) [ مجروح ] yaralı
mecrûhîn (A) [ مجروحين ] yaralılar
mecûsî (A) [ مجوسی ] ateşperest, ateşe tapan
meczûb (A) [ 1 [ مجذوب cezbedilmiş 2Tanrı sevgisiyle cezbeye kapılan 2deli
med’uv (A) [ مدعو ] davetli
med’uvvîn (A) [ مدعوین ] davetliler
medâfin (A) [ مدافن ] mezarlar
medâr (A) [ 1 [ مدار yörünge 2dönence 3vesile, vasıta 4yardımcı
medâric (A) [ مدارج ] merdivenler
medâris (A) [ مدارس ] medreseler
medd (A) [ 1 [ مد uzatma 2çekme
meddâh (A) [ 1 [ مداح çok öven 2meddah
meded (A) [ مدد ] yardım, medet
mededhâh (A-F) [ مددخواه ] yardım isteyen
mededkâr (A-F) [ مددکار ] yardım eden, yardımcı
mededres (A-F) [ مددرس ] yardıma koşan, imdada koşan
medenî (A) [ 1 [ مدنی şehirli 2uygar 3görgülü 4Medineli
medenîleşmek uygarlaşmak
medeniyyet (A) [ مدنيت ] uygarlık
medfa (A) [ مدفع ] top
medfen (A) [ مدفن ] mezar, defin yeri
medfû (A) [ 1 [ مدفوع çıkarılmış 2dışkı 3para kasasından çıkmış
medfûn (A) [ مدفون ] gömülü, defnedilmiş
medfûn edilmek gömülmek
medh (A) [ مدح ] övgü
medhal (A) [ 1 [ مدخل giriş 2giriş yeri 3başlangıç 4dehalet
medhaldâr (A-F) [ مدخلدار ] parmağı olan, müdahale etmiş olan
medhaldar bulunmak (A-F-T) parmağı olmak; müdahalesi bulunmak
medhedilmek övülmek
medhetmek övmek
medhiye (A) [ مدحيه ] övgü
medhiyyât (A) [ مدحيات ] övgüler
medhûş (A) [ مدهوش ] dehşete kapılmış
medîd (A) [ 1 [ مدید uzun 2çekilmiş
medîde (A) [ 1 [ مدیده uzun 2çekilmiş
medîha (A) [ مدیحه ] övgü şiiri, kaside
medîhagû (A-F) [ مدیحه گو ] övgü şairi, kaside şairi
medîne (A) [ 1 [ مدینه şehir 2Medine
medînetünnebî (A) [ مدینة النبی ] Medine
medînetüsselam (A) [ مدینة السلام ] Bağdat
medlûl (A) [ مدلول ] kanıt olarak gösterilen
medresevî (A) [ مدرسوی ] medrese ile ilgili
medrûs (A) [ 1 [ مدروس eski, yırtık pırtık 2ders olarak verilen
medyûn (A) [ مدیون ] borçlu
mefâhîm (A) [ مفاهيم ] mefhumlar
mefâhir (A) [ مفاخر ] övünülecek şeyler
mefâsıl (A) [ مفاصل ] eklemler
mefâtih (A) [ مفاتيح ] anahtarlar
mefhar (A) [ مفخر ] övünç kaynağı
mefhum (A) [ مفهوم ] kavram
mefhûm olmak anlaşılmak
mefkûd (A) [ 1 [ مفقود kayıp 2yok olmuş
mefkûd olmak 1kaybolmak 2yok olmak
mefkûre (A) [ مفکوره ] ülkü, ideal
mefkûrevî (A) [ مفکوروی ] ülkü ile ilgili
meflûc (A) [ مفلوج ] felçli
meflûc olmak felç olmak, kımıldayamaz hale gelmek
meflûciyet (A) [ 1 [ مفلوجيت felçlilik 2kıpırdayamama
mefrûş (A) [ مفروش ] döşenmiş
mefrûşat (A) [ مفروشات ] döşeme
mefrûz (A) [ مفروز ] ayırılmış
mefrûz (A) [ مفروض ] farzedilmiş
meftûh (A) [ 1 [ مفتوح açık 2fethedilmiş 3fethalı
meftûn (A) [ مفتون ] tutkun, aşık
meftûn etmek aşık etmek
meftûn olmak aşık olmak, tutulmak
meftûniyet (A) [ مفتونيت ] tutkunluk
meger (F) [ 1 [ مگر meğer 2oysa
meges (F) [ مگس ] sinek
meğâk (F) [ 1 [ مغاک çukur 2mezar
meh (F) [ مه ] ay
mehâbet (A) [ مهابت ] heybetlilik
mehâlik (A) [ مهالک ] tehlikeli yerler
mehâr (F) [ مهار ] yular, dizgin
mehaz (A) [ مأخذ ]] kaynak
mehbil (A) [ مهبل ] rahim yolu
mehd (A) [ مهد ] beşik
mehekk (A) [ محک ] mihenk taşı
mehîb (A) [ مهيب ] heybetli
mehl (A) [ مهل ] süre tanıma
mehleke (A) [ مهلکه ] tehlikeli yer
mehlikâ (F-A) [ مه لقا ] ay yüzlü, güzel yüzlü
mehpare (F) [ 1 [ مه پاره ay parçası 2güzel yüzlü
mehpeyker (F) [ مه پيکر ] güzel yüzlü, parlak yüzlü
mehr (A) [ مهر ] mehir
mehrû (F) [ مهرو ] ay yüzlü, güzel yüzlü
mehtâb (F) [ مهتاب ] mehtap, ay ışığı
mehûz (A) [ مأخوذ ] alınmış
mehveş (F) [ 1 [ مهوش ay gibi, ay kadar güzel 2güzel yüzlü
mekân (A) [ 1 [ مکان yer 2ev
mekâre (A) [ مکاره ] kiralık binek veya yük hayvanı
mekâreci (A-T) binek veya yük hayvanı kiralayan
mekârim (A) [ مکارم ] cömertlikler
mekâtîb (A) [ مکاتيب ] mektuplar
mekâtib (A) [ مکاتب ] okullar
mekâtib-i âliye [ مکاتب عاليه ] yüksekokullar
mekâtib-i askeriye [ مکاتب عسکریه ] askerî okullar
mekhûl (A) [ مکحول ] sürmeli
meknûn (A) [ 1 [ مکنون dizili 2gizli
mekr (A) [ مکر ] hile
mekrûh (A) [ مکروه ] iğrenç
meks (A) [ مکث ] duralama, duraklama
meksur (A) [ مکسور ] kırık
mekşûf (A) [ مکشوف ] keşfedilmiş
mekteb (A) [ 1 [ مکتب okul 2ekol
mekteb-i âlî [ مکتب عالی ] yüksekokul
mekteb-i harbiye [ مکتب حربيه ] harp okulu
mekteb-i i’dâdî [ مکتب اعدادی ] lise
mekteb-i ibtidâî [ مکتب ابتدائی ] ilkokul
mekteb-i rüşdî [ مکتب رشدی ] ortaokul
mekteb-i sultânî [ مکتب سلطانی ] Galatasaray Lisesi
mektep (A) [ مکتب ] okul
mektub (A) [ 1 [ مکتوب yazılı 2mektup
mektûbat (A) [ مکتوبات ] mektuplar
mektûbî (A) [ مکتوبی ] valilik özel kalem müdürü
mektûm (A) [ مکتوم ] gizli
melabe (A) [ ملعبه ] oyuncak
melâbis (A) [ ملابس ] giysiler
melah (F) [ ملخ ] çekirge
melahat (A) [ ملاحت ] yüz güzelliği
melâhide (A) [ ملاحده ] dinsizler, tanrıtanımazlar
melâik (A) [ ملائک ] melekler
melâike (A) [ ملائکه ] melekler)
melâl (A) [ ملال ] sıkıntı, usanma
melalli (A-T) sıkıntılı
melanet (A) [ ملعنت ] melunluk
melce (A) [ ملجأ ] sığınak, sığınacak yer
melekât (A) [ ملکات ] yetiler
meleke (A) [ ملکه ] yeti
meleksîmâ (A) [ ملک سيما ] melek yüzlü güzel
melekût (A) [ ملکوت ] ruhlar alemi
melfûfen (A) [ ملفوفا ] ilişikte
melhûz (A) [ ملحوظ ] düşünülen, öngörülen
melik (A) [ ملک ] padişah
mellah (A) [ ملاح ] gemici
melsûk (A) [ ملصوق ] yapışık
melûf (A) [ مألوف ] alışık
melun (A) [ ملعون ] lanet olası
memâlik (A) [ 1 [ ممالک ülkeler 2topraklar, diyarlar
memât (A) [ ممات ] ölüm
memduh (A) [ ممدوح ] övülmüş
memer (A) [ ممر ] geçit
memhûr (A) [ ممهور ] mühürlü
memleket (A) [ 1 [ مملکت ülke 2şehir
memlûk (A) [ مملوک ] köle
memnû (A) [ ممنوع ] yasak
memnûa (A) [ ممنوعه ] yasak
memnûiyet (A) [ منوعيت ] yasak olma hali
memnûn (A) [ 1 [ ممنون mutlu, razı 2sevinçli
memnun etmek 1mutlu edilmek, razı edilmek 2sevindirilmek
memnuniyet (A) [ ممنونيت ] memnunluk
memûl (A) [ مأمول ] umulan, beklenilen
memur (A) [ 1 [ مأمور görevli 2devlet memuru
memurîn (A) [ مأمورین ] memurlar, görevliler
memûriyet (A) [ مأموریت ] memurluk
memzuc (A) [ ممزوج ] karışık
men (F) [ من ] ben
men’ (A) [ 1 [ منع engel olma, alıkoyma 2engel olunma, alıkonulma
3yasaklama 4yasaklanma
men’ edilmek yasaklanmak
men’ etmek 1engel olmak, alıkoymak 2yasaklamak
men’ olunmak yasaklanmak
menâbi’ (A) [ منابع ] kaynaklar
menâfi’ (A) [ منافع ] menfaatler, çıkarlar, yararlar
menâkıb (A) [ مناقب ] menkıbeler, övgüye değer özellikler
menâm (A) [ 1 [ منام uyku 2rüya
menâre (A) [ مناره ] minare
menâsıb (A) [ مناصب ] makamlar
menâtık (A) [ مناطق ] bölgeler
menâzır (A) [ مناظر ] manzaralar
menâzil (A) [ 1 [ منازل konaklar 2aşamalar
menba (A) [ 1 [ منبع kaynak 2pınar
menfâ (A) [ منفی ] sürgün
menfaat (A) [ منفعت ] çıkar, yarar
menfaatperest (A-F) [ منفعت پرست ] çıkarcı
menfâlık (A-T) sürgün hayatı
menfez (A) [ منفذ ] nüfuz etme yeri, delik, yarık, giriş veya çıkış yolu
menfî (A) [ 1 [ منفی olumsuz 2hep olumsuz düşünen, her şeye olumsuz
yaklaşan 3sürgüne gönderilmiş
menfur (A) [ منفور ] nefret edilen
menhî (A) [ منهی ] yasaklanmış
menhiyat (A) [ منهيات ] yasaklar
menhus (A) [ منحوس ] uğursuz
meni (A) [ منی ] sperma
menî (F) [ منی ] benlik
menî’ (A) [ منيع ] aşılmaz, sarp, geçit vermez
menkabe (A) [ منقبه ] ünlü kişilerin yaşamlarına ilişkin ve çoğu gerçekle
bağdaşmaz öyküler
menkûha (A) [ منکوحه ] nikahlı hanım, eş
menkul (A) [ 1 [ منقول nakledilen 2anlatılan, rivayet edilen
menkûş (A) [ منقوش ] nakışlı, işlemeli, desenli
mensûb (A) [ منصوب ] nispet edilen, ait, bağlı
mensûbîn (A) [ منصوبين ] mensuplar
mensubiyet (A) [ منصوبيت ] mensup olma, bağlı olma
mensûc (A) [ منسوج ] dokunmuş
mensûcât (A) [ 1 [ منسوجات dokumalar 2dokuma sektörü
mensûh (A) [ منسوخ ] hükümsüz
mensûr (A) [ منثور ] düzyazı
menşe (A) [ منشا ] köken
menşur (A) [ 1 [ منشور ferman 2prizma
menus (A) [ 1 [ مأنوس alışılmış 2alışkın
menût (A) [ منوط ] bağlı
menzil (A) [ 1 [ منزل konak 2ev 3bir günde gidilebilen yol
menzil alınmak yol alınmak
menzil almak yol almak
menzilgâh (A-F) [ منزلگاه ] konak yeri
mer’î (A) [ مرئی ] yürürlükte, geçerli
mera (A) [ مرعی ] otlak
merâkiz (A) [ مراکز ] merkezler
merâm (A) [ مرام ] amaç, anlatılmak istenen şey
merâret (A) [ مرارت ] acılık
merâsî (A) [ مراثی ] ağıtlar, mersiyeler
merâsim (A) [ 1 [ مراسم törenler 2tören
merâtib (A) [ مراتب ] rütbeler, mertebeler
merbut (A) [ مربوط ] bağlı
merbûtiyet (A) [ 1 [ مربوطيت bağlılık 2düşkünlük, aşırı ilgi
mercân (A) [ مرجان ] mercan
merci (A) [ مرجع ] başvuru yeri
merd (F) [ 1 [ مرد adam 2yiğit
merdâne (F) [ مردانه ] yiğitçe
merdiven (F) [ نردبان ] merdiven
merdûd (A) [ مردود ] reddedilmiş, kabul edilmemiş
merdum (F) [ 1 [ مردم insan 2halk 3gözbebeği
merdumharlık (F-T) insan eti yeme, yamyamlık
merdüm (F) [ 1 [ مردم insan 2halk 3gözbebeği
merdümek (F) [ مردمک ] gözbebeği
merdümgiriz (F) [ مرمگریز ] insanlardan kaçan
merdümhar (F) [ مردم خوار ] insan yiyen, yamyam
merdümî (F) [ 1 [ مردمی insanlık 2yiğitlik
meremmet (A) [ مرمت ] onarım
meremmet etmek onarmak
merg (F) [ مرگ ] ölüm
mergub (A) [ مرغوب ] rağbet edilen, aranılan, istenilen
merhale (A) [ 1 [ مرحله aşama 2konak, menzil
merhamet (A) [ مرحمت ] acıma
merhamet etmek acımak
merhametli (A-T) acıyan
merhametsiz (A-T) acımasız
merhem (A) [ مرهم ] pomad, yara kremi
merhemsâz olmak çare bulmak
merhûm (A) [ مرحوم ] (erkek) ölü
merhûme (A) [ مرحومه ] (bayan) ölü
merhun (A) [ 1 [ مرهون rehinli, ipotekli 2zamana bağlı, bir şeye bağlı
merih (A) [ مریخ ] Mars
merkad (A) [ مرقد ] mezar
merkeb (A) [ 1 [ مرکب binit 2eşek
merkum (A) [ مرقوم ] adı geçen, anılan; yazılmış
merkûz (A) [ مرکوز ] dikili, dikilmiş
mermi (A) [ مرمی ] kurşun
mermûz (A) [ 1 [ مرموز gizemli 2rumuzlu
merrât (A) [ مرات ] defalar
merre (A) [ مره ] defa
mersiye (A) [ مرثيه ] ağıt, mersiye
mertebe (A) [ 1 [ مرتبه derece 2miktar
merzagî (A) [ مرزغی ] bataklık
merzüban (F) [ 1 [ مرزبان sınır muhafızı 2sınır beyi
mesâ (A) [ مسا ] akşam
mesâcid (A) [ مساجد ] mesçitler
mesafe (A) [ مسافه ] uzaklık
mesâha (A) [ مساحه ] ölçüm
mesai (A) [ مساعی ] çalışma, çalışmalar
mesâib (A) [ مصائب ] musibetler
mesâil (A) [ مسائل ] meseleler
mesâkîn (A) [ 1 [ مساکن yoksullar 2miskinler
mesâkin (A) [ مساکن ] konutlar
mesâme (A) [ مسامه ] derideki küçük delikler
mesârif (A) [ مصارف ] harcamalar
mesâvî (A) [ مساوی ] kötülükler
mescid (A) [ مسجد ] mesçit
mesdûd (A) [ مسدود ] kapalı, set çekili, tıkalı
mesel (A) [ 1 [ مثل örnek 2özlü söz 3öğretici hikaye
meselâ (A) [ مثلا ] örneğin
mesele (A) [ 1 [ مسئله mesele, konu 2sorun 3problem
meserrât (A) [ مسرات ] sevinçler
meserret (A) [ مسرت ] sevinç
mesh (A) [ مسخ ] silme, sıvama
meshetmek silmek, sıvamak
meshûr (A) [ مسحور ] büyülenmiş
meshûr etmek büyülemek
meshûr olmak büyülenmek
mesîh (A) [ مسيح ] İsa
mesîhî (A) [ مسيحی ] Hıristiyan
mesîhiyyet (A) [ مسيحيت ] Hıristiyanlık
mesîr (A) [ 1 [ مسير seyir yeri 2güzergah
mesîre (A) [ مسيره ] gezinti yeri
mesken (A) [ مسکن ] konut
mesken etmek yurt tutmak
mesken ittihaz etmek (A-T) yurt tutmak, mesken edinmek
meskenet (A) [ مسکنت ] miskinlik
meskûkât (A) [ مسکوکات ] madenî paralar, sikkeler
meskûn (A) [ مسکون ] yerleşilmiş, iskan edilmiş
meslah (A) [ مسلخ ] mezbaha
meslek (A) [ 1 [ مسلک yol, tarz 2sistem 3uğraşı, meslek
meslûl (A) [ مسلول ] veremli
mesmû (A) [ مسموع ] duyulan, işitilen
mesmûat (A) [ مسموعات ] duyulanlar, işitilenler
mesmûm (A) [ مسموم ] zehirli
mesned (A) [ 1 [ مسند dayanak 2makam
mesnevîhan (A-F) [ مثنوی خوان ] mesnevi okuyan
mesruk (A) [ مسروق ] çalınmış
mesrûr (A) [ مسرور ] sevinçli
mesrûrane (A-F) [ مسرورانه ] sevinçle
messah (A) [ مساح ] ölçümcü
mest (F) [ مست ] sarhoş, mest
mestâne (F) [ مستانه ] sarhoşça
mestî (F) [ مستی ] sarhoşluk
mest-i harâb (F-A) [ مست خراب ] körkütük sarhoş
mest-i harâb olmak körkütük sarhoş olmak
mestûr (A) [ مستور ] örtülü, gizli, kapalı
mestûr (A) [ مسطور ] yazılı
mesud (A) [ 1 [ مسعود mutlu, saadetli 2kutlu
mesûdâne (A-F) [ مسعودانه ] mesutça, bahtiyarlıkla
mesuliyet (A) [ مسئوليت ] sorumluluk
meş’al (A) [ مشعل ] meşale
meş’um (A) [ مشئوم ] uğursuz, şom
meş’ûr (A) [ مشعور ] bilinçli, şuurlu
meşâgil (A) [ مشاغل ] uğraşlar
meşâhîr (A) [ مشاهير ] ünlüler
meşâil (A) [ مشاعل ] meşaleler
meşakkat (A) [ مشقت ] sıkıntı, güçlük
meşakkat çekmek sıkıntı çekmek, güçlüğe katlanmak
meşâmm (A) [ مشام ] burun
meşârık (A) [ مشارق ] doğular
meşâyih (A) [ مشایخ ] şeyhler
meşbû (A) [ 1 [ مشبوع dolu 2tok, doygun
meşcer (A) [ مشجر ] ağaçlık
meşcere (A) [ مشجره ] ağaçlık
meşgale (A) [ مشغله ] uğraşı
meşgûliyet (A) [ مشغوليت ] iş güç
meşhed (A) [ مشهد ] şehit düşülen yer
meşher (A) [ مشهر ] sergi, sergilenen yer
meşhûd (A) [ مشهود ] görülmüş, gözlenmiş
meşhûd olmak görülmek, gözlenmek
meşhûn (A) [ مشحون ] dolu
meşhûr (A) [ مشهور ] ünlü, tanınmış, bilinen
meşîhat (A) [ 1 [ مشيخت şeyhlik 2şeyhlik makamı
meşk (A) [ 1 [ مشق yazı örneği 2temrin
meşk (F) [ مشک ] kırba
meşkûk (A) [ مشکوک ] şüphe götürür
meşkûkiyyet (A) [ مشکوکيت ] şüphe götürme
meşkûr (A) [ مشکور ] övülen, beğenilen
meşreb (A) [ 1 [ مشرب yaratılış, tabiat 2içme yeri
meşrebe (A) [ مشربه ] maşrapa
meşrû (A) [ مشروع ] yasal
meşrûbât (A) [ مشروبات ] içilecek şeyler
meşrûh (A) [ مشروح ] açıklanmış, şerhedilmiş
meşrûhât (A) [ مشروحات ] açıklamalar
meşrûiyyet (A) [ مشروعيت ] yasallık
meşrût (A) [ مشروط ] koşullu
meşrut olunmak şart koşulmak
meşşâte (A) [ مشاطه ] gelin süsleyen
meşveret (A) [ مشورت ] danışma
meşveret etmek danışmak
metâ (A) [ متاع ] mal, eşya
metâli (A) [ مطالع ] doğuş yerleri
metânet (A) [ متانت ] dayanıklılık
metbû (A) [ متبوع ] uyulan, izinden gidilen, tâbi olunan
metin (A) [ متين ] sağlam, dayanıklı
metn (A) [ متن ] yazıya dökülmüş bilgi
metremik’ab (A) [ مترو مکعب ] metreküp
metrûk (A) [ متروک ] terkedilmiş
metrûkat (A) [ متروکات ] miras olarak bırakılanlar, geride bırakılanlar
metrûkiyete uğramak (A-T) terkedilmek, metruk bırakılmak
mev’ize (A) [ موعظه ] öğüt
mev’ûd (A) [ 1 [ موعود vaat edilmiş 2vadeli
mevâd (A) [ مواد ] maddeler
mevârid (A) [ موارد ] konular, hususlar, yerler
mevc (A) [ موج ] dalga
mevce (A) [ موجه ] dalga
mevcûd (A) [ 1 [ موجود var 2hazır 3varlık
mevcûdât (A) [ موجودات ] varlıklar
mevcûdiyet göstermek varlık göstermek
mevcûdiyyet (A) [ موجودیت ] var olma, varlık
meveddet (A) [ مودت ] sevgi
mevhibe (A) [ موهبه ] bağış
mevhûm (A) [ موهوم ] vehmedilmiş, asılsız, kuruntuya dayalı
mevki (A) [ 1 [ موقع durum, konum 2yer
mevkib (A) [ موکب ] alay, kafile
mevkif (A) [ 1 [ موقف durak 2istasyon
mevki-i rüchan (A-F) [ موقع رجحان ] tercih mevkii
mevkûf (A) [ موقوف ] vakfedilmiş
mevkufleh (A) [ موقوف له ] vakfeden
mevlâ (A) [ 1 [ مولی Tanrı 2efendi 3velî 4köle azat eden
mevlid (A) [ 1 [ مولد doğum yeri, doğuş yeri 2mevlüt
mevsuk (A) [ موثوق ] güvenilir, belgeye dayanan
mevsûkiyet (A) [ موثوقيت ] güvenilirlik, belgeye dayanma
mevsûm (A) [ موسوم ] adlandırılmış
mevt (A) [ موت ] ölüm
mevtâ (A) [ موتا ] ölüler
mevtâî (A) [ موتائی ] ölümcül
mevtın (A) [ موطن ] yurt
mevzi (A) [ موضع ] yer
mevzi’î (A) [ موضعی ] yerel
mevzû (A) [ موضوع ] konu
mevzu-i bahis (A-F) [ موضوع بحث ] sözkonusu
mevzun (A) [ 1 [ موزون biçimli, düzgün 2vezinli
mey (F) [ 1 [ می şarap 2içki
meyânında (F-T) arasında