İslam hayırlı zevc ve zevceyi çok üstün tutmaktadır.

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Asilzade

  • Asilzade
  • *****
  • Join Date: Tem 2008
  • Yer: Kahramanmaraş
  • 1247
  • +108/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Asalet Ahlakın Temelidir
İslam hayırlı zevc ve zevceyi çok üstün tutmaktadır.

“ Erkek hanımına, hanım da ona baktıklarında Allah (c.c.) onlara rahmet nazarı ile bakar ve ellerini ellerine aldıklarında günahları parmakları arasından dökülür. (1) “

Allah (c.c.) erkeğin ailesi ile latifeleşmesinden hoşlanır ve bundan dolayı ikisine de sevap yazar. Ve rızıklarını da helâlinden artırır. (2) “

Müslüman erkeğin hayırlısı, annenin çocuğuna lütuf ve merhameti gibi hanımını okşayan, ona acıyan, lütfeden, tatlılık ve yumuşaklıkla muamele edendir. Bunlardan her birine, her gün sabredici ve sevabını Allah-u Teâlâ’dan bekleyici oldukları halde Allah yolunda cihat ve gazada ölmüş yüz şehit sevabı verir. “ Kadınların en hayırlısı, iyisi, Allah-u Teâlâ indinde günah olan şeyden başka kocasının istediği her şeyde, onu memnun ve mesrur edendir. Eşine iyilik yapanlardır. Böyle olan kadınlar her birine günde sabreden ve sevabını Allah-u teala’dan bekleyerek, Allah yolunda harp edip ölen bin şehit sevabı verilir. (3) “

Müminlerin iman cihetinden kuvvetlileri ve âhlak cihetinden en güzelleri âile fertlerine lütufkâr olanlarıdır. (4)

Kutsal kitabımız Kur’an-ı kerim’in nisa suresi 34. ayetinde yüce rabbimiz “er-ricâlü kavvâmune alennisâ” buyuruyor ki: “ Beyler hanımlar üzerine görevli ve hakimdirler” demektir. Ayet-i kerime’de geçen “kavvam” kelimesi; bir şeye bakan, muhafazasına görevli, işlerini çekip çeviren anlamına gelen “kaim” kelimesinin mübalağa sigasıdır. “Son derece, ileri derecede kaîm” demek olur. Bu tabir ailede erkeğin kadına hakimiyetinin zalimane ve despotça değil mertçe ve centilmence olacağına işaret ediyor. Anlaşıldığına göre erkekler, evlerinin, eşlerinin, aile ve çocuklarının dünyevî ve uhrevî tüm işlerini titizlikle yürütmek, onları görünen, görünmeyen her tehlikeden olanca güçleriyle korumak, iki cihan saadetlerine basiretle sağlamak, maddi ve manevi menfaatlerini aşırı bir ihtimamla kollamak görevine, yüce Allah tarafından tayin edilmişlerdir, ama şartlı olarak! Bu ayet, bir taraftan erkeğin aile reisliğini tescil etmekle beraber, öbür yandan da kadınların korunup, kollanmasını ihtar eyliyor, kadınların itibar, kıymet ve faziletini gösteriyor. Ve özellikle, erkeklere Allah tarafından verilen bir selâhiyetin arkasında, vazifelerini tam yapmadığı takdirde sorumlu tutulacağı tehdidini de ihtiva ediyor. Bugün kaç aile reisi, bu sorumluluğun şuurundadır!

Binlerce Müslüman aile, karısı, kocası ve çocuklarıyla, İslam’dan bihaber yaşıyor maalesef! Onlar için ana hedef para, lüks ve konfor olmuş, Allah’ın emirleri, yasakları unutulmuştur. Birçok aile de kendi içinde çekişme ve bunalımda; ya bey, ya hanım, ya da yetişen çocuklar İslamî bilgiden yoksun, imanî şuurdan mahrum durumdadır. Şaşılacak bir şey ki bazen de hanımların beylerden daha şuurlu olduğu, erkeklerin onları çekip çevirip yönetmesi gerekirken, onların beylerini kurtarmağa çırpındığı görülüyor. Nitekim ben de gittiğim şehir ve kasabalarda, dolaştığım dış ülkelerde, beylerinden çok daha dindar ve mücahit nice hanımlar gördüm. Allah kendilerinden razı olsun. Onların iman kuvveti, hizmet aşkı ve himmeti maalesef eşleri olan erkeklerde yok.

Bu kahraman hanımlar, evin bin bir meşakkatli işi ve çocuk yetiştirme güçlükleri yanı sıra bütçeye malî destek olacak işler yapıyor, namaz kılmayan haylaz kocalarını yola getirmeğe, inançsız olan eşlerini irşat etmeğe, içki içen beylerini vazgeçirmeğe, kumara dadanmış aile reislerine çoluk çocuklarına karşı sorumluluklarını hatırlatmağa, dışarıdan dost edinmiş vefasız eşlerini eve bağlamağa çalışıp duruyorlar. (5)

Kadının, erkek karşısında, durumu, cemiyet içindeki yeri ve önemi, çeşitli toplumlarda farklı farklı olagelmiştir. Önceki çağlar ve başka kültürler göz önüne alınırsa, kadının genelindeki hor görüldüğü ve ezildiği esefle müşahede olunur. Saçlarından tutulup sürüklenen, arzulanınca zor ve zorbalıkla kaçırılan, kızılınca dövülen, hapsedilen; şahsî hukuku kabul edilmeyen, şeytanla eş tutulan, uğursuz görülen, geçim korkusu veya namus endişesiyle kızken diri diri toprağa gömülen, kocası evvel ölürse onun cesediyle birlikte canlı canlı yakılan… Kadına ancak İslam el uzatmış; onu korumuş, kollamış ve en yüksek payeye yüceltmiştir. Meselâ: Peygamber efendimiz s.a.s buyuruyor ki:

“ Bir kimse ki (kendisine ait) iki kızı veya iki kız kardeşi veya iki teyzeyi veya iki halayı veya iki nineyi barındırıp, bakıp, geçindirir; o cennette benimle şöyle ( iki parmak gibi yan yana ve beraber ) olur.”

“ Bir kimse ki üç kıza bakar, terbiyelerini güzel verir, sonra onları evlendirir ve onlara ihsanda bulunur, ona cennet nasîb olur.”

“ Size, kadınlara iyi davranmanızı vasiyet ederim.”

“ Sizin en hayırlılarınız, hanımlarınıza karşı en iyi davrananlarınız ve ahlakça en güzel olanlarınızdır.”… v.s.

İslam dini, genel bir prensip olarak; kötülükleri bizzat yasaklarken, haklı olarak onlara götüren yolları da tıkar, onların âlet ve vasıtalarını da haram kılar. Onun için kadın konusunda da ön tedbir mahiyetinde kadın ve erkek ihtilâtını (karma ve beraber olma) kısıtlamış, kadına tam tesettürü( maddi ve manevî ziynetlerini örtmeyi) emretmiş, teşhiri önlemiş, na-mahrem ile bakışmayı yasaklamış, nikahı meşru, zina ve mukaddemâtını gayri meşru kılmış; kadının ve erkeğin hak, vazife ve sorumluluklarını açıkça belirlemiştir. İslam toplumları da, bu esaslar dairesince yaşadıkça ferdî, ailevî ve içtimai bakımdan sıhhatli kalmış, mutlu ve başarılı olmuştur. Halen ülkemizde kadın konusunda iki zıt görüş ve anlayış şiddetle çatışmakta ve kıyasıya çarpışmaktadır: Birinin kaynağı İslam dini, Kur’an ve sünnet; diğerinin menşei ise modern Garbın çeşitli felsefî ve ideolojik akım ve dünya görüşleridir. Biri imana ve İslam’a dayandığı için sevap olup dünya ve ahiret saadetine sebeptir; diğeri ise günah olduğundan ebedi hüsrana götürür. Biri asırlarca denenmiş milletimizi huzurlu ve mutlu kılmış; diğeri ise içinden çıktığı Garb’ı ahlakî bunalıma ve manevî dejenerasyona uğratmış, Avrupa kültür ve medeniyetinin temellerini çatırdatmağa başlamış, aydınlarını filozoflarını kara kara düşünmeğe çareler aramağa yöneltmiş, âciz bırakmıştır. Birinde ar ve namus başta gelir, kadın kocasına ve evine tam bağlıdır, nâ-mahreme çıkmaz, bakmaz ve görünmez, evinde haremlik-selamlık vardır, kocasının izni olmadan dışarı çıkmaz, gezmez; eve kocasının istemediği kadın veya erkek misafiri kabul etmez. Evlilik öncesi flört ve evlilik dışı cinsel yaşam yasaktır. Diğerinde namus-kızlık, bekâret ibtidai zihniyetin ifadesidir. Kadın cinsel bakımdan da tamamen hür(!) olmalıdır. Birinde aile yuvası kurmak ve çocuk yetiştirmek esastır. Kadın, kocasına sadık bir eş ve çocuklarına şefkatli bir annedir; evi çeker çevirir, işleri götürür, yemek pişirir, çocukların iyi yetişmesine, eğitim ve öğretimine çalışır. Diğerinde aile bir kafes ve tuzaktır, kolay kolay içine düşülmez (!) gençlikte evlenmeğe heves edilmez, flörtler ve muvakkat metreslerle gönül eğlendirilir. Daha sonra kurulan yuva da ekonomik ve seksüel bir menfaat birliğidir. Artık bir çocuk sahibi olmak istedikleri için evlenirler. Çocuk da haddini bilmelidir; bir, bilemedin iki tane kâfidir, ondan sonra ciddi bir doğum kontrolü ile bu işin önü alınır.

Allah-u Teâlâ’ya iyi kulluk ve İslam dinine güzel hizmet her müslümanın en önde gelen ödevi ve baş görevidir. Bugün yurt içinde ve tüm dış dünyada inananlar, büyük sıkıntılar ve problemlerle karşı karşıya oldukları için safları sıklaştırmalı, yeni güç kaynakları bulmalı veya mevcut olanları harekete geçirmelidirler. Yaşamak, korunmak ve gelişmek için bu şarttır. Bizim en büyük güç kaynağımız sizlersiniz değerli hanımefendiler! Bir kere, nüfusun yarısını sizler teşkil ediyorsunuz; sonra çocuklarda sizin emrinizde ve şefkatli terbiyeniz altında; erkekler üzerinde tesiriniz de çok fazla, demek ki sizin zihniyet ve tutumunuz, pek çok kimseyi etkileyecek durumda.

Sizi kazanırsak pek çok şey kazanmış olacağız. Siz iyi olur ve olumlu yön tutturursanız çocuklar iyi yetişecek, beyler doğru ve başarılı olacak inşAllah kurtulacağız; aksine siz bozulur, istikametten saparsanız hedef şaşacak, hüsrana uğrayacağız, çocuklar da beyler de peşinizden elden çıkacak. Onun için lütfen kadrinizi, gücünüzü anlayın; çağrıma müsbet cevap verin! Özellikle yuvanıza ve kocanıza sahip olun, evinizin sıcacık, sevimli ve mutlu bir aile ocağı olmasına itina gösterin. Kocaya hizmet ve saygının onun gönlünü hoş etmenin hoş etmenin çok sevap olduğunu hiç unutmayın. Böyle davranınca sizin de sevgi ve saygı göreceğinizi bilin. Sapıtan kocaların çoğunluğu, evinde ve eşinde aradığı şefkat ve anlayışı bulamadığı için kötü yola düşer, başarılı erkeklerin perde arkasında da mutlaka iyi bir eş ve müşfik bir kadın vardır da onun için öyle muvaffak olmuştur.(6) Sevgili anne babalar, ilerde böyle berbat kocalık ve aile reisliği yapacak evlatlar yetiştirmeyin.

Çocuklarınıza Allah’tan korkmayı, O’nun emirlerine uymayı, yasaklarından kaçınmayı iyi öğretin. Sizin ve bizim asıl işimiz Allah’ın rızasını kazanmaktır, şu fani dünyanın değersiz meşgaleleri, geçici zevk ve eğlenceleri değil. Kendiniz iyi Müslüman olun ki çocuklarınız da iyi olsunlar. Sevgi şefkatle onları güzel eğitmek elinizdedir; bu fırsatı kaçırıp dünya ve ahiretin cezalarına uğramamağa çok itina gösterin. Allah (c.c.) basiretinizi açsın, nusretiyle sizleri hak yolda teyid eylesin!

(7) DİPNOTLAR:
1-Ramuz-el-Ehadis; 1-98
2-Ramuz-el-Ehadis; 1-90
3-Gunyetü’t Tâlibîn, sh: 74
4-Ramuz-el-Ehadis; 2
5-Prof. dr. M. Es’ad Coşan; Yeni ufuklar sh: 297 “ailede sorumluluk”
6-Prof. dr. M. Es’ad Coşan; İslam çağrısı sh: 117-118-120-121-122-129-130 7-Prof. dr. M. Es’ad Coşan; Yeni ufuklar sh: 299