Feraiz İlmi (Miras Hukuku)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Asilzade

  • Asilzade
  • *****
  • Join Date: Tem 2008
  • Yer: Kahramanmaraş
  • 1247
  • +108/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Asalet Ahlakın Temelidir
Feraiz İlmi (Miras Hukuku)
« : 22 Nisan 2009, 09:40:31 »
BESMELE HAMDELE SALVELEDEN SONRA;

Ölenin geride bıraktığı mal ve haklara miras denir.
Çoğulu «mevâris» tir.
«Vrs» kökünden «irs» mastarı dır.
Bir kimsenin mal varlığının ölümünden sonra şer'î mirasçılarına intikal etmesi demektir.
Aynı kökten «tevarüs» karşılıklı mirasçı olmak veya bir kimsenin diğerine mirasçı olması;
«vâris» mirasçı;
«mûris» miras bırakan;
«terike» ölenin bıraktığı miras anlamlarında kullanılır.

Miras ilmi anlamında kullanılan başka bir terim de «ferâiz» dir.
Bunun tekili olan «farîza», farz, belirli pay ve hisse demektir.
Feraiz, İslam miras hükümleri anlamında kullanıldığı zaman «belirli miras payları» nı ifade eder.
Bu ilme «ferâiz» denmesi, miras ayetindeki; «bu paylar Allâh'tan birer farîzadır (en-Nisâ, 4/11) ifadesi ile, «Ferâiz ilmini öğreniniz ve onu başkalarına da öğretiniz» (Tirmizi, Feraiz, 2; İbn Mace, Feraiz, 1.) hadisindeki «ferâiz» terimi sebebiyledir.

Miras veya feraiz ilmi fıkıh terimi olarak; ölenin geride bıraktığı mal ve hakların belli ölçülerle,şer'î mirasçılara bölünmesinden söz eden bir ilimdir. Ferâiz ilminin gayesi, hak sahiplerine haklarını ulaştırmaktır. Yine hadisi Şerifler ışıgında ümmetten ilk kalkacak ilimler arasındadır.Bazı hadislerde dinin 3 te biridir.''Abdurrahman bin Avf Hz.'' Kul hakkı bağlamın da düşünüldüğünde ne derece ehemmiyetli bir ilim olduğu anlaşılır.
Asebe: Mirasçılar dır. Yani kişi vefat ettiğinden kim hangi akraba terekeden ne kadar miras alır. Onu gösterir. Tabloları bir çok ilimde olduğu gibi konunun anlaşılması için kullanılmış.

Konusu: Hak sahipleri arasında terikenin taksim edilme şeklidir.

Delilleri: Kitap, sünnet ve icma-ı ümmetin ilmidir.

Miras "Ekonomik ve hak sahipleri" konusunu içerdiği için, kıyasın ve­ya herhangi bir içtihadın bu konuda etkili olamıyacağı bizim için düşün­dürücü olmalıdır.

Kitaptaki delilden kastımız Kuran-ı Kerimdeki çocukların ve ana-babaların mirasını konu alan şu ayet-i kerimedir:

"Allâh size, çocuklarınız hakkında erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa ana babasından her birinin mirastan altıda bir his­sesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana -babası ona varis olmuş ise, anasına üçte bir (düşer). Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer. Bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babala­rınız ve oğullarınızdan hangisinin size fayda bakımından daha yakın ol­duğunu bilemezsiniz. Bunlar Allâh tarafından konmuş farzlardır. Şüphe­siz Yüce Allâh, ilim ve hikmet sahibidir." (Nisa: 4/11)

İslam, Batı hukuk kurallarından daha farklı bir yol izler. Aslında burda hiç bir zaman kadın gözardı edilmemektedir. İslam´ın miras hukukunda paylar ile mükellefiyetler arasında gayet bir dengeleme yolu tutulmuştur. Mesela, daha çok harcama yapma mecburiyetinde olanlara çok, daha az harcama durumunda olanlara az hisse verilmiştir. İslam aile hukukuna göre evlenirken mehir verecek, düğün masrafı yapacak, evlendikten sonra da gerek muhtaç olan yakın akrabasına ve gerekse eş ve çocuklarına ba­kacak onlara yiyecek, giyecek, mesken ve bu gibi temel ihtiyaçları temin edecek erkektir.

İşte bu sebepledir ki genellikte mirasta erkeklerin payı, kadınların iki misli olmuştur.

Hukuk sistemleri varislerin alacağı paylarda olduğu gibi, yakınlık ve uzaklık derecelerine göre akrabanın varis olup olmayanını tayin konusun­da da farklı telakki ve uygulamaları benimsemişlerdir.

Mesela İslam dışı bazı Batı Sistemleri´nde ölenin çocukları varsa ana babası varis olamamaktadır.

İslam miras hukuku payları dağıtırken adil denge esasına riayet ettiği gibi, varisleri tayin ederken de yakınlık derecesi ile beraber faydayı gözö önüne almış, dünya ve ahiret hayalında ölüye faydası dokunan ve dokuna­cak olan akrabayı mirastan mahrum etmemiştir.

Sünnetteki delil
olarak Peygamberimiz (s.a.v.)´in bu konuda bir çok hadisi şerifleri bulunmaktadır.
Sırası ile birkaç tanesini verelim:

1- Ahmed ve Hakim´in rivayet ettiği hadis. Peygamberimiz (s.a.v.),

"Feraiz ilmini öğreniniz ve insanlara da öğretiniz. Çünkü ben bugün var yarın yok olan fani birisiyim, ilim yok olacak ve fitneler çıkacaktır. Öyle ki iki kişi miras hisselerinde anlaşmazlığa düşecek de adaletle hükmedip aralarını ayıracak birini bulamayacaklar." [1] buyurmuştur.

2- Ubade bin Es-Sabit hadisi:

"Resulullah (s.a.v.) iki ninenin, mirasın altıda birini alıp taksim etme­lerine hükmetti." [2]

3- Usame bin Zeyd Hadisi:

"Müslüman kâfire, kâfir müslümana varis olamaz" [3]

4- Mikdam bin Mediyekri hadisi. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş­tur:

"Kim geriye bir mal bırakırsa varislerinindir. Ben varisi olmayanın varisiyim. Onun adına diyet borcunu (varsa) öderim ve ona mirasçı olu­rum. Dayı, varisi olmayan yakının varisidir. Onun adına diyet borcunu öder ve mirasını alır." [4]

İcma´daki delil ise,

Beyhaki´nin İmam Şafii´nin talebesi olan Muhammed B.Nasr´dan nak­lettiğine göre, ister bir tane olsun ister birden fazla olsun nine veya nine­lerin payının altıda bir olduğuna dair sahabe ve tabiin görüşünde vaki olan icmaıdır. [5]

Feraiz İlminin Fazileti:

Bu ilmin fazileti vardır ve büyüktür insanın ölümünden sonraki hali ile ilgili olduğu gibi, hayatta iken yaptığı diğer muamelatı ile de ilgili olduğu için;

Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur.

"Feraiz ilmini öğrenin ve öğretin, çünkü o ilmin yansıdır. O unutulur.
Ümmetimin arasında ilk kalkacak olan şey de odur" [6]

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Tirmizi.
[2] Müsned, Neylül Evtar, s 59.
[3] Buhari, 6383.
[4] Ebu Davud ve İbn-i Mace.
[5] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 378-380.
[6] İbn-i Mace, Nesai ve Tirmizi.
Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 380.