Susmalıyım belki de. Kefenleyip tüm kelimeleri, cümleleri, mısraları öylece gömmeliyim..
Mısır’ın zulüm abidelerine. Asiye’ce soyunup nefsimden Hira’nın tenhalığına çekilmeliyim sonra.
Kalbime inmeli KİTAP harf harf…
Meryem’i anan zihin Yusuf’tan öğrenmeli titreyen yüreğinden yüz çevirmeyi. Nuh’un sabrını, Zekeriya’nın duasını, Yunus’un pişmanlığını, İbrahim’in dostluğunu zerk etmeliyim çağın zehirlediği damarlarıma. Düş kurmayı ergen çocuklara bırakıp, bilenmeliyim savaşçıların alınlarındaki kanın keskinliğinde. Günah benliğime her değdiğinde Uhud’a dönmeli yüreğim.
Habib’in kırılan dişi kıyametim olmalı.
Ruhum sınanmalı Tebük’te. Arınmalı Kerbela’da. Ve canım “razı olarak ve razı olunarak” kavuşmalı Veda Hutbesi’nin Şahidi’ne…
Ah Efendim önemi yok halimin
Seyrederim hayret ile şu alemi
Ne bilinir kıymet ne kıyamet
Allah’a emanet ne gelir elden
Ne sahibim bu yerde ne kiracı
Sadece bir ömürlük misafirim ben
Yüreğim kıymet bilene EMANET