« : 06 Ocak 2009, 22:07:50 »
Bir ulusta duanın yokluğu o ulusun çöküşüyle eş anlamlıdır.
Dua ihtiyacını kendisinde öldüren bir toplum kendisini fesat ve
çöküşden koruyabilecek unsurlara artık sahip değildir.
Dua yalnızca yaşamada ihtiyaç duyulan ve var olan şeyleri istemek
değildir.Belki dua;var olan yaşamdan daha yüce arzuları ve daha
yüksek durumları istemektir.
Hiç bir ulus,duayı terk ettiği için olduğu kadar,kendini ölüme
hazırlamamış,çöküş ve alçalmaya maruz bırakmamıştır.
Eğer dua,ihlas,israr sürekli ve şiddetli bir istekle birlikte yapılır
ve şartları,yerine getirilirse;Duacının her istediğini elde ettiği ve
kapalı kapıların kendisine açıldığı görülür.
Dua,dua eden insanın ruh ve fıtratına en derin bir biçimde etki
yaparak onu artık çevre ve kalıtım elbiselerinin kendisine dar
geleceği bir olgunluğa ulaştırır.
Dua.nefes alıp vermek,yemek ve içmek,insanın doğal,fitri
ve derin yapısından doğan isteklerdendir.
Yemek,içmek,büyümek,çoğalmak ve dua insan ruhunun dört
temel boyutudur.
Tarih boyunca hiç bir ulus,hiç bir uygarlık,geçmişde kesin bir
çöküşe maruz kalmamışdır.Ancak;o ulusun fertleri dua etmek
geleneğini yitirmişse kesin olarak kaçınılmazdır.