İnsanı yaratan Allah, onun duygu ve düşüncelerini de yaratmıştır.
Ona akıl vermiştir. O akıl ile kendiisini bulmasını istemiştir. Aklı olmayanı dışarıda tutmuştur.
“O yarattığı mahlûkunu hiç bilmez olur mu? (İlmi her şeye nüfuz eden) latîf ve (her şeyden haberi olan) habîr O’dur.”(Mülk, 67/14) mealindeki ayette bu hakikat dünya-aleme ilan edilmiştir.
“Allah, karşılık olarak cenneti verip müminlerden canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda mücadele ederler, (icap ettiği zaman çekinmeden savaşa katılırlar), öldürürler ve öldürülürler. Bu Allah’ın Tevrat’ta da İncîl’de de Kur’ân’da da üstlendiği gerçek bir vaaddir. Verdiği sözde Allah’tan daha sadık kim olabilir? O hâlde yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinin ey müminler! Müjdeler olsun size, işte en büyük mutluluk, işte en büyük başarı!” (Tevbe, 9/111).
Ancak bu alışverişin ötesinde bir kulluk derecesi de elbette vardır.
Hz. Aişe’nin, ayakları şişinceye kadar ibadet eden Hz. Peygambere (s.a.v.),
"Ey Allah'ın Resûlü, geçmişte işlenmiş ve gelecekte işlenmesi muhtemel bulunan günahlarını Allah Teâlâ bağışladığı hâlde niçin bu kadar yoruluyorsunuz?" deyince, Allah’ın Elçisi:
“Ya Aişe, Allah'a şükreden bir kul olmayayım mı?!.” diye cevap vermiştir.
(Buhari, Teheccüt, 6; Müslim, Kitabu Sıfati'l-Müsafirine ve Kasrihim, 18.)
İslam ümmetinde bu vicdanı taşıyan pek çok insan vardır. Bunlar Allah’a kulluğu yalnız cennet sevdası veya cehennem korkusuyla yapmazlar. Kendilerini yoktan var eden, bin-bir nimetlere gark eden yaratıcılarına karşı kulluk yapmayı bir şükran borcu olarak telakki ederler.
Sen okula gidiyorsun. Yarın birgün karne alacaksın. Orada kırık notların ve iyi notların olacak.
Öğretmeninin herkesi eşit tutacağını düşünüyor musun? Hakeden hakettiği notu alacak.
Not sistemi olmasa herkese tam puan vereceğini söyleseydi ne olurdu?
İmtihanların bir önemi kalır mıydı?
Sen Allah'ı tanımayarak neye sahip oluyorsun ki? Kocaman bir hiç.
Biz Allah'a inanarak ne kaybediyoruz? Hiçbir kaybımız yok.
Yüce Allah için kıldığımız namazların, yaptığımız ibadetlerin, hayır ve iyiliklerin, güzel ahlakın, verdiğimiz zekat ve sadakaların bize bir zararı olmaz. Ama, ya ahiret varsa, ya Allah varsa, bizim dediğimiz doğru çıkarsa, senin hâlin nice olur?