Must (Obligation) & Must not (Prohibition):
Must; çok kuvvetli gereklilik ve zorunluluk, yapılması - mutlaka - gerekli eylem(ler)i anlatır.
Bütün öznelerle must kullanılır;
main verb (asıl fiil) yalın haldedir.
We must protect the animals. (Biz hayvanları korumalıyız.)
We must keep the environment clean. (Biz çevreyi temiz tutmalıyız.)
We must grow more trees. (Biz daha çok ağaç yetiştirmeliyiz.)
We must turn the lights off when we leave the house.
(Biz evden çıktığımız zaman lambaları kapatmalıyız.)
We must leave clean and healthy world to the next generations.
(Biz gelecek nesillere temiz ve sağlıklı bir dünya bırakmalıyız.)
We must eat more fruits and vegetables to be healthy.
(Biz sağlıklı olmak için daha çok meyva ve sebze yemeliyiz.)
We must use rechargeable batteries to protect the environment.
(Biz çevreyi korumak için şarj edilebilir piller kullanmalıyız.)
We must walk or ride our bikes to go to near places.
(Biz yakın yerlere gitmek için yürümeli ve bisikletlerimize binmeliyiz.)
We must recycle the garbage. (Biz çöpleri geri dönüşüme sokmalıyız.)
We must use fan instead of air-conditioning. (Biz klima yerine vantilatör kullanmalıyız.)
We must prevent global warming. (Biz küresel ısınmayı engellemeliyiz.)
You must use deodorants less. (Siz daha az deodorant kullanmalısınız.)
Governments must build national parks to save the wildlife.
(Hükümetler vahşi yaşamı korumak için milli parklar inşa etmeliler.)
We must take shorter showers. (Biz daha kısa (süreli) duşlar almalıyız.)
We must use public transportation. (Biz toplu taşımayı kullanmalıyız.)
We must use eco-friendly products. (Biz çevre dostu ürünler kullanmalıyız.)
We must use our cars less. (Biz otomobillerimizi daha az kullanmalıyız.)
We use tap water very carefully. (Biz musluk suyunu çok dikkatli kullanmalıyız.)
Everyone must do something to save our planet.
(Herkes gezegenimizi (dünyamızı) kurtarmak için birşeyler yapmalı (yapmak zorunda).)
We must use paper bags instead of plastic bags.
(Biz plastik torbalar yerine kâğıt tormalar kullanmalıyız.)
Must not (Mustn't);
yasak(lar) belirtilir veya emir verilirken kullanılır.
We Mustn't cut the trees and destroy the forests.
(Biz ağaçları kesmemeli ve ormanları yok etmemeliyiz.)
We Mustn't hunt tigers for their skins. (Biz derileri için kaplanları avlamamalıyız.)
We Mustn't turn the taps on when we brush our teeth.
(Biz dişlerimizi fırçalarken muslukları kapatmalıyız.)
We Mustn't burn the garbage, because it gives more carbon-dioxide.
(Biz çöpleri yakmamalıyız, çünki daha çok karbondioksit verir (salar).)
We Mustn't leave the litter on the ground. (Biz yere çöp bırakmamalıyız.)
We Mustn't go near places by car. (Biz yakın yerlere otomobille gitmemeliyiz.)
We Mustn't waste water. (Biz suları kirletmemeliyiz.)
We Mustn't make a fire in the forest. (Biz ormanda ateş yakmamalıyız.)
We Mustn't destroy the habitats of the wild animals.
(Biz vahşi hayvanların yaşam alanları yok etmemeliyiz.)
You Mustn't eat genetically engineered food.
(Sen genetiği değiştirilmiş gıdaları yememelisin.)
We Mustn't use pesticides on farm. (Biz çiftlikte böcek ilâçları kullanmamalıyız.)
Drivers Mustn't drive fast in the city streets.
(Sürücüler şehir sokaklarında hızlı araba kullanmamalılar.)
We Mustn't use water unnecessarily. (Biz suyu gereksiz yere kullanmamalıyız.)
We Mustn't waste our food. (Biz yiyeceklerimizi israf etmemeliyiz.)
We Mustn't switch on the lights when we leave. (Biz ayrılırken ışıkları kapatmalıyız.)
Children Mustn't play with the matches. (Çocuklar kibritlerle oynamamalılar.)
People Mustn't pollute the soil. (İnsanlar toprağı kirletmemeliler.)
You Mustn't cross the street at the red light.
(Sen kırmızı ışıkta caddenin karşısına geçmemelisin.)
You Mustn't drink or eat in the classroom.
(Sen sınıfta (birşey) yemelisin ve içmemelisin.)
You Mustn't cycle in the crowded streets.
(Sen kalabalık caddelerde bisiklete binmemelisin.)