Cenab-ı Allah(c.c.), Kuran-i Kerim’in birçok ayetlerinde, anaya babaya itaat edilmesini emreder. Çünkü anne ve baba, evladı için bütün zorluklara katlanarak, soğuk sıcak demden çalışır, alın teri akıtır, göz nuru döker. İcabında gece uykularından vazgeçerek yemeyi içmeyi bile terk eder. Yavrusuna bir sineğin konmasına bile tahammül edemeyen anne- babaya nasıl itaat ve hürmet edilmez.
Allah-ü Azimüşşan, imanlı gönüllere rahmet bahşeden Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de ana-baba hakkında şöyle buyurur: “Rabbin, kendinden başkasına kulluk etmeyin, ana ve babaya iyi muamele edin, diye hükmetti. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlığa ererlerse, onlara “öff” (bile) deme. Onları azarlama. Onlara güzel (ve tatlı) söz söyle. Onlara acıyarak tevazu kanadını (yerlere kadar) indir ve: Ya Rab, onlar beni çocukken nasıl terbiye ettilerse, Sen de kendilerini (öylece) esirge, de.”
Başka bir Ayet-i Kerimede ise: “Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. Hem Bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız Banadır.” (Lokman Suresi, 14)
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) de ana-baba haklarına çok önem verdiğini, Allah rızasının ve ebedi cennetlerin ana-baba rızasında bulunduğunu belirterek şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün! Deyince, kimin Ya Resulellah! Denildi. Cevaplarında: Ana ve babasından birinin veya her ikisinin ihtiyarlık halini idrak eder de, onlara iyi muamele etmeyip, bu yüzden Cennete giremeyen kimsenin” buyurdular. (Müslim, Tirmizi, Taç C.5 S.4)
Başka bir hadisi Şerifte de:
“Baba cennetin orta kapısıdır. Dilersen onu terk et dilersen muhafaza et.” Buyurmuşlardır.
İslam’ın esaslarını kavramış, İslam’ın imani duygularını kalbine nakşetmiş olan mü’minler, Allah(c.c.)’nün ve Peygamber (S.A.V.)’in emirleri gereği ana-babalarına asi olmayıp, tam tersine olgunluk göstererek onlara hürmet etmek zorundadırlar. Çünkü İslam Dini Allah(c.c.)’a kulluktan ve Resulullah(S.A.V.)’e muhabbetten sonra en büyük saygı ve hürmeti ana ve babaya tanımıştır.
Allah(c.c.)’ı ve Peygamber(S.A.V.)’i seven, İslam’ın ilahi imanından nasibini alan, Tevhidin ilahi nurundan feyiz bulan, akli ve ruhi muvazenesi yerinde bulunan hiçbir mü’min, ana ve babasına itaat etmekten ve hürmet göstermekten uzak kalamaz. Hatta buna cesaret bile edemez. Fakat bu cüreti gösteren kişi, hiç unutmamalıdır ki, yarın o da yaşlanacak ve yaptığı bu saygısızlığa karşı onun evlatları da aynı saygısızlığı kendisine gösterecekler ve yukarıdaki Hadis-i Şerifte belirtildiği gibi burnu yerde sürünecektir. Hâşâ Peygamber Efendimiz (S.A.V.) bu sözü boşuna söylememiştir herhalde.
Atasözlerimizde de vardır: “Ne ekersen onu biçersin.” Yani, ihtiyar ana-babasına saygı gösterip iyi muamele eden kişi, Allah(c.c.) ve Resulünün(s.a.v.) hoşnutluğunu kazanacak ve büyük sevap işleyecek, fakat onlara iyi muamelede bulunmayan kişi ise, maazAllah cennete giremeyen kimselerden olacaktır.
###şerife şevval kardelen