1 - Yurt Dışına Öğrenciler Gönderilmesi:Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün bilime ve bilimsel araştırmalara büyük önem verdiği herkesçe bilinmektedir. Atatürk'ün en büyük amaçlarından biri de Türkiye'yi çağdaş bir ülke hâline getirmek ve Avrupalı devletler seviyesine çıkarmaktır. Bunu yaparken en büyük yol gösterici olarak bilimi kabul etmiştir. Atatürk'ün yaptığı inkılaplar incelendiğinde, bu inkılapların aklın ve bilimin önderliğinde yapıldığı, modern yenilik ve gelişime açık bir özelliğe sahip olduğu görülmektedir. Bir ülkenin hızla gelişebilmesi için öncelikle halkın eğitim seviyesinin yükseltilmesi gereklidir. Şüphesiz Atatürk de bu durumun farkına varmış ve eğitim alanındaki inkılâplara önem vermiştir. Bu nedenle Atatürk bütçeden ödenek ayırarak yurt dışına öğrenci gönderilmesine karar vermiştir. Fen bilimleri, sosyal bilimler, görsel sanatlar ve arkeoloji gibi birçok alanda 1925 ile 1947 yılları arasında Avrupa'ya 40 öğrenci gönderilmiştir. Atatürk, yurt dışına gidecek olan öğrencilere çektiği bir telgrafta “Sizi birer kıvılcım olarak gönderiyorum volkan olup dönmelisiniz” diyordu. Bu öğrencilerden bazıları yurt dışındaki okullarda sosyal bilimler ile ilgili eğitim aldılar ve tekrar yurdumuza dönerek yüzlerce, binlerce insanın bu alanlarda bilgilenmesini sağladılar ve Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmesine katkıda bulundular. Burhan Toprak(Sanat Tarihi), Prof. Dr. Jale İnan(Arkeoloji), Prof. Dr. A. Afet İnan(Tarih) gibi.
2 - Yeni Türk Harfleri’nin Kabulü:Türk Milleti olarak İslamiyet’i kabul etmemizden itibaren yaklaşık bin yıl boyunca Arap harflerini kullandık. Bu durumun sonucu olarak Türkçe kelimelerin bir kısmını kullanmaya-kullanmaya unuttuk ve dilimiz yoksullaştı.Arap harflerini öğrenmek,söylemek ve yazmak oldukça zordu.1927 Nüfus sayımında Türkiye nüfusunun ancak ’unun okuma yazma bilmesi bu durumun en açık kanıtıdır.Ayrıca Arap harfleri Türkçe’nin dil yapısına uymuyordu. Tüm bu nedenlerden dolayı 1 Kasım 1928’de Arap alfabesi kaldırılarak yerine 29 harfli Yeni Türk alfabesi kabul edildi.
3 - Millet Mektepleri’nin Açılması:O tarihlerde Türkiye’nin nüfusu 14 milyon civarındaydı ve bu nüfusun ancak ’u okuma-yazma biliyordu. Okur-yazar oranını yükseltmek gerekiyordu ama bunun için yeterince okullar yoktu. Halkımıza okuma yazmayı öğretebilmek için tüm yurtta 21Kasım 1928’de Millet Mektepleri açıldı. Millet mekteplerinde okuma-yazma yanı sıra, matematik, sağlık bilgisi, yurt bilgisi gibi dersler de veriliyordu. Çalışanlara, gaz lâmbası, mum ışığı altında gece verilen derslere, bu davaya gönülden inanan halk, hiç aksatmadan devam ediyordu; bitirenlere, Atatürk tarafından bir Anayasa metni armağan ediliyordu. Bu büyük seferberliğin ve coşkunun sonucu, yeni harflerin kabulünden bir yıl sonra (1929), Millet Mekteplerinden diploma alanların sayısı 1 milyon 200 bine ulaştı. Millet Mekteplerinde temel eğitim görenlerin zamanla okuma-yazmayı unutabilecekleri düşünülerek 1930’da “Halk Okuma Odaları” açıldı ve 1936’da okuma odalarının sayısı 500’e ulaştı ve aynı yıl millet mektepleri uygulamasına son verildi; bu kursların işlevini Halkevleri ve Halkodaları üstlendi. Mustafa Kemal, bazı okullarda öğretmenlik yaparak bizzat kendisi vatandaşlara okuma-yazma öğretmeye çalışmıştır. Bu önemli çalışması nedeniyle kendisine TBMM tarafından “Başöğretmenlik” unvanı verilmiştir.Bu nedenle günümüzde her yıl 24 Kasım, Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.
4 - Türk Tarih Kurumu’nun Kurulması(TTK):- Türk ulusu hakkındaki yanlış değerlendirmelere son vermek için,
- Türk tarihinin sadece Osmanlı tarihinden ibaret olmadığını, bundan öncesin de köklü ve eski bir tarihe
sahip olunduğunu kanıtlamak,
- Türk tarihini doğru kaynak ve belgelere dayandırarak gerçekleriyle ortaya çıkarmak,
- Türk gençlerine tarihimizi öğreterek atalarını örnek aldırmak ve onların başarısından ilham aldırarak özgüven duygusunu geliştirmek için 15 Nisan 1931’de Türk Tarih Tetkik Cemiyeti Atatürk tarafından kurulmuştur. Sonradan adı Türk Tarih Kurumu(TTK) olarak değiştirilmiştir.
Türk Tarih Kurumu’nun yaptığı çalışmaları yayınlamak amacıyla 1937’de bir dergi çıkarılmıştır. Adı, Belleten olarak Atatürk tarafından konmuştur. Halen Türk Tarih Kurumu’na bağlı olarak çalışmalarına devam eden bilimsel bir dergimizdir.
5 - Türk Dil Kurumu (TDK):- Arapça, Farsça, Fransızca ve İngilizce gibi değişik dillerden dilimize girmiş yabancı kelimeleri dilimizden çıkarmak ve bunların etkisinden kurtarmak için,
- Dilimize girmiş yabancı kelimeler dilimizden çıkarılamıyorsa bile en azından Türkçe dil kurallarına uygun hale getirebilmek için,
- Kullanılmaya kullanılmaya unutulmuş olan Türkçe kelimeleri tekrar ortaya çıkarmak ve dilimizi tekrar zenginleştirmek için 12 Temmuz 1932’de Atatürk tarafından Türk Dili Tetkik Cemiyeti’ni kurdurulmuştur.
6 - Halk Evleri’nin Açılması (HE):- Yapılan inkılapları halka mal etmek,
- Cumhuriyet’e ve devrimlere bağlı her bakımdan yetişmiş insanlar yetiştirmek,
- Kültür, ülke, amaç, ve düşünce birliğini güçlendirecek bir toplum olmayı sağlamak,
- Köylü ile kentli, kentli ile aydın arasındaki ilişkiyi düzenleyip arttırmak amacıyla Atatürk tarafından 19 Şubat 1932’de açıldı. Halkevleri kısa zamanda Türkiye'nin dört bir yanına yayıldı. 1932 ile 1952 yılları arasında 478 halkevi, 4322 halk odası açıldı.
7 - Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nin Kurulması (DTCF):- Türk dili ve tarihi hakkında araştırma yapmak,
- Türk dili ve tarih alanlarında öğretim görevlisi ve araştırmacı yetiştirmek,
- Sosyal bilimlerin gelişimine katkıda sağlamak,
- Türk dili ve tarihi çalışmalarını ulusallaştırmak için Atatürk tarafından 9 Ocak 1936’da kuruldu.