Hinduizm, daha çok Hindistan’da yaşayan insanların din ve inançlarına verilen addır.
Hinduizmin bilinen bir kurucusu yoktur. MÖ 1500 yıllarından itibaren ortaya çıkmıştır.
Hinduizmin en belirgin yönü toplumu kastlara ayırmasıdır.
Kast, “aynı işle meşgul olan, görev ve gelenekleriyle birbirine sımsıkı bağlanan insanların meydana getirdiği birlik” anlamına gelir.
Kast sistemi şu dört temel kısımdan oluşmaktadır:
1. Rahipler ve Bilginler (Brahmanlar)
2. Prensler ve Askerler (Kşatriyalar)
3. Esnaf ve Çiftçiler (Vaisyalar)
4. İşçiler ve Köleler (Sudralar)
Ayrıca kast sistemine dâhil edilmeyen, kast dışı kabul edilen paryalar (toplum dışı sayılanlar) vardır.
Hinduizmin temelinde Brahma (Mutlak Varlık) inancı olmakla birlikte birden çok tanrının varlığına inanılmaktadır.
Brahma, Vişnu ve Şiva en önemli tanrılardır. Brahma yaratıcı,
Şiva yok edici,
Vişnu koruyucu tanrıdır.
Hinduizmin kutsal kitapları Vedalar’dır.
Hinduizmde ibadet bireysel olup belli bir şekli yoktur. Herkes istediği yerde istediği şekilde ibadet edebilir.
En temel ibadet Ganj Nehri’nde yıkanmaktır.
Günlük ibadete sabah şafaktan önce başlanır, doğuya doğru dönülerek oturulur.
Hinduizmde “karma” denilen neden-sonuç yasası vardır.
Buna göre insan geçmişte yaptıklarının karşılığını başka bir bedende tekrar dünyaya gelerek görecektir.
Hindu inancına göre ruh ölümsüz olup onun bir bedenden bir başka bedene geçerek sürekli yaşadığına inanılır.
Bu inanca reenkarnasyon veya tenasüh (ruh göçü) adı verilir.
Reenkarnasyon inancına göre ölen kişi, yaptığı işlerin iyi ya da kötü olmasına göre insan, hayvan veya bitki biçiminde yeniden dünyaya gelir.
Hindular ruhun ölümsüzlüğüne inandıkları için ölülerini gömmezler. Cesetlerini yakarak küllerini kutsal kabul ettikleri Ganj Nehri’ne atarlar.
Hinduizmde ineklerin önemli bir yeri vardır.
Dokunulmaz ve kutsal kabul edilirler.
Etlerinin yenilmesi de yasaktır.