Bilimsel Amaçlar Toplumsal Etiğin Önünde mi?

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Aşık-ı sadık

  • ****
  • Join Date: Kas 2008
  • Yer: İzmir
  • 840
  • +230/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • Âşîk-ı sâdık
Bilimsel Amaçlar Toplumsal Etiğin Önünde mi?
« : 27 Kasım 2008, 20:42:16 »
Türk Psikologlar Derneği ve Hayvan Hakları: Bilimsel Amaçlar Toplumsal Etiğin Önünde mi?


TPK Etik Yönetmeliği'nin 2.2. maddesine göre:

“Psikolog, danışan kişi ya da kurumlara, araştırma katılımcılarına, öğrencilere, süpervizyon alan kişilere ve deney hayvanlarına zarar verebilecek eylemlerden kaçınır. Psikolojik bilgi ya da uygulamaları kötüye kullanmaz. Önceden kestirilebilen ve kaçınılmaz olan zararı en aza indirmek için gerekli önlemleri alır, kişileri bu konuda önceden bilgilendirir.”

Bu madde deney hayvanlarını gündeme getirmesiyle oldukça dikkat çekiyor. Bununla birlikte “kaçınılmaz olan zarar” ifadesi ile deney hayvanları arasındaki ilişkinin netleştirilmesi gerekmekte. Kendi halinde bir hayvanı alıp üzerinde deney uygularken “kaçınılmaz zarar”dan bahsetmek çok anlaşılır değildir. Bu maddede vurgulanması gereken nokta insan ve hayvanlara psikolojik ya da fiziksel zarar verebilecek her türlü deneyin etik ilkelere aykırı olduğudur. Hiç bir deneyde kaçınılmaz bir zarardan bahsedilemez. Eğer ortamda deneye katılanlara zarar verebilecek bir durum varsa, zaten deney etik olarak sorgulanmalıdır. Katılımcılarına zarar verebilecek bir deneyi uygulamaya kimse zorunlu değildir.

Ancak 9.9. maddede yönetmeliği hazırlayanlar tutumlarını netleştirmekte:

“Ancak izlenebilecek daha az zarar veren başka bir işlem yoksa ve araştırmanın amacı bilimsel ve eğitsel bir değer içeriyorsa hayvanların acı çekmelerine, strese girmelerine ve gereksinimlerinden yoksun kalmalarına neden olan araştırmalar yapılabilir.”

“İzlenebilecek daha az zarar veren başka bir işlem yoksa ve araştırmanın amacı bilimsel ve eğitsel bir değer içeriyorsa”: Böylesi bir koşul altında neden insan deneylerinin yasak olduğunun açıklanması gerekmektedir. Etik duruş zarar verici hayvan deneylerine ya karşı olmayı ya da taraftar olmayı gerektirmektedir ki, yönetmeliğin tercihi ikinciden yana olarak görünmektedir.

Hiç bir bilimsel ve eğitsel amaç insanların ve hayvanların acı çekmeleri ve öldürülmeleri için gerekçe olamaz. Eleştirel bir etik anlayış, insan merkezli bilim anlayışının hayvanları deney malzemesi olarak kullanıp atmasına karşı çıkar. Bilimsel ve eğitsel amaçlar temel toplumsal etik değerlerin üzerinde konumlanamaz. Eğer tersi iddia edilecekse tartışmaya açılması gereken bilimsel ve eğitsel amaçlara hizmet ettiği sürece insanların zarar görebileceği deneylere izin verilip verilmeyeceğidir. Eğer nazi tıbbının tarihçesi incelenirse, bilimin ve bilim eğitiminin önemli mesafeler katettiği Nazi Almanyası’nda bu ilerleyişte etik dışı insan deneylerinin payı kabul edilecektir. Ancak sorun onbinlerce çocuğun öldürülerek beyinlerinin “bilimin” hizmetine sunulduğu “çocuk ötanazisi” gibi bir bedelin, bilimsel ve eğitsel araçlara değip değmediğidir. Aynı şekilde hayvanlara fiziksel ve psikolojik zarar veren hayvan deneylerinin etik olarak savunulabilecek bir yanı yoktur. Eleştirel psikologlar bu noktada hayvan deneyleri yerine geçebilecek araştırmalara yönelik devlet yatırımlarının artırılmasını ve hayvan deneylerinin olabilecek en geniş biçimde durdurulmasını savunur. Özellikle psikoloji alanında hiç bir hayvan deneyi olmazsa olmaz nitelik taşımamaktadır.