Bosna-Hersek Müslümanlarına verilen ad.
“Boşnak”, “Boşnyak” etnonimi konusunda çeşitli etimoloji çalışmalarından birisi de bu ismin, söz konusu halkın tarihteki önderlerinden biri olan Bonyak adına işaret etmektedir. Boşnaklar, Osmanlı Devleti idaresinin ardından Güney Balkanlar’da kurulan Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı ve sonrasında kurulan Yugoslavya döneminde Slavlarla daha yoğunluklu bir etkileşim içinde olmuşlardır. Bosna-Hersek’in Yugoslavya’dan bağımsızlığını kazanmasının ardından gelişen yeni süreçte Boşnaklarda özleşme çabaları görülür. Bu çabalar, hem millî hem dinî açıdan söz konusudur.
Bosna-Hersek'in Türkler tarafından fethinden sonra (1463), Hıristiyanların zulüm ve adaletsizliklerinden bıkan Bosnalılar hızla Müslüman oldular. Müslüman olan bu Bosnalılara “Boşnak” denildi. Boşnaklar, Osmanlı İmparatorluğuna sadakatla hizmet ettiler. İçlerinden çok değerli devlet adamları yetişti. Sokullu Mehmed Paşa, Hadım Sinan Paşa, Damad İbrahim Paşa, Kara Davut Paşa, Mostarlı Mustafa Paşa, Tiryaki Hasan Paşa ve Cezzar Ahmet Paşa bunlardan bir kaçıdır.
İslamiyete sıkı sıkıya bağlı olan Boşnaklar, 1839'da gerçekleştirilen ve Osmanlı Devletinin yok olma devrinin başlamasına sebeb olan “Tanzimat fermanı"na karşı 1879 ve 1848 yıllarında olmak üzere iki defa ayaklandılar. Ancak bu ayaklanmalar iktidarda bulunan mason Mustafa Reşid Paşanın emri üzerine kanlı bir şekilde bastırıldı. 1878 Berlin Antlaşmasına göre Boşnaklar, Avusturya-Macaristan idaresine verildiler. Bu sırada Boşnakların bir kısmı Türkiye'ye göç etti. İkinci cihan savaşından sonra Yugoslavya'da rejim bunalımı başladı. Bu sıkıntılardan kurtulmak için yine bir kısmı Türkiye'ye bir kısmı ABD ve Kanada'ya göç etti. Halen Bosna-Hersek'te Boşnak yaşamaktadır.
Boşnaklar, çoğunlukla uzun boylu, sağlam yapılı, kumral ve ela gözlü olurlar. Boşnak erkekleri kısa etek ve onun üzerine giyilen çetik papuç, başlık olarak keçe külah ve fes üstüne sarılmış iki tarafı püsküllü abani sarık giyerlerdi. Bellerine kuşandıkları meşin kemere bir kama sokarlardı. Kadınların da ayrıca milli kıyafetleri vardı.
Açık sözlü ve misafirperverlik de Boşnakların başlıca özelliklerindendir.
Sırpça, Bosnakça ve Hırvatçanın karışımı olan Boşnak Türkçesi ile konuşurlar. Yazıda İslamiyeti kabul ettikten sonra İslam harflerini kullanmaya başladılar. İslam harfleriyle birçok edebi eser yazıldı. Muhammed Hevai Üsküfi Tebşirat-ül-Arifin eseriyle beraber birçok ilahisi, Bosnasaraylı Derviş Hasan Kaimi'nin bir Divan'ı, Şeyh Zepçeli Seyyid Abdul Vahhab İlhami'nin şiir kitapları yanında mevlid gibi eserlerini saymak gerekir.