Alm. An-und Verkauf, Fr. Vehte et Achat, İng. Sell and buy.
Alış veriş. Sözlükte bey' "satmak", şira "satın almak"; terim olarak da "iki kişinin mallarını isteyerek değiştirmeleri"dir. Satana "bayi", satın alana "müşteri", satılan yani satış konusu olan mala "mebi", değerine "bedel" (semen), bey' ve şira'ya da Türkçede "alış veriş" denir.
Bey = Satmak
Şira = Satın almak
Bey ve Şira = Alışveriş
İcab-Kabul = Alıcı ve satıcıdan, razı olduğunu hangi önce söylerse buna icab, ikincisinin sözüne kabul denir.
Bayı = Satıcı
Semen = Bedel, meblağ, satılan malın karşılığı, fiyatı.
Mebi = Satılan mal
Selem satışı = Fiyatı peşin olup, mal veresiye olan satıştır.
Ayn = Kendinde bulunan mal (veya hazır, mevcut olan mal)
Deyn = Kendinde bulunmayan mal (veya hazır olmayan mal)
Mütekavvim mal = Kıymetli mal.
Mütekavvim mal, kullanması mubah ve mümkün olan maldır. Müslümanlar için, şarap, domuz ve Besmelesiz kesilen hayvan veya leş, denizdeki balık (Kıymetli mal) değildir. Bir buğday dânesi kıymetli ise de, mal değildir.
Alışverişin sahih olması için, semenin de mebinin de mütekavvim olması lazımdır.
Bâtıl alışveriş = Aslı da sıfatı da İslamiyet’e uygun olmayan satıştır.
Fâsid alışveriş = Aslı İslamiyet’e uygun, fakat sıfatı uygun değildir.
Sahih alışveriş = Aslı ve sıfatı İslamiyet’e uygun olan satış.
Mekruh alışveriş = Aslı ve sıfatı İslamiyet’i uygun ise de, kendisine, İslamiyet’in yasak etmiş olduğu bir şey karışmış olan satış.
Mevkuf alışveriş = Aslı ve sıfatı sahih ise de, başkasının hakkı karışan satış.
Vefa ile satış = Alıcı ve satıcının, satıştan vazgeçmek hakkı bulunan satış.
Karz-ı hasen = Ödünç vermek
Alışverişte muhayyerlik = Satıcı veya Müşterinin alışverişten vazgeçebilmek hakkı
Misli mal = Çarşıda aynı evsafta benzeri bulunan, fiyatları aynı olan mal.
Kıyemi mal = Çarşıda benzeri bulunmayan, bulunsa da fiyatları farklı olan mal.
Gaben-i fahiş = Çok aldanmak
Gaben-i yesir = Az aldanmak
Lukata = Yerde bulunup, sahibi belli olmayan mal.
İnsanlar medeni olarak yaratılmıştır. Yani birbirlerine muhtaç olup, birlikte yaşamaya mecburdurlar. Bey' ve şira olmasaydı, yeryüzünde düzen, nizam olmazdı. Çünkü insan, satın aldığı yiyecek ve giyeceği kullanacaktır. İslamiyette yapılan ibadetlerin kabul olması, yenilen helal lokmaya bağlıdır. Helal lokma yiyebilmek de, alış veriş ilmini öğrenip bilmeye ve helal yollardan mal kazanmaya bağlıdır. İslamiyette, haramı, helali, şüphelileri, faizi ve alış verişi bilmeyen, bunları birbirinden ayıramayan, haramdan kurtulamayıp, ibadetleri makbul olmaz. İmam-ı A'zam Ebu Hanife'ye biri gelip; "Vakitlerimi ibadetle geçirmek istiyorum. Bana bir şey yaz da hep onu yapayım." dediğinde; İmam-ı A'zam da kendisine alış veriş bilgilerini yazıp verdi. "Bu, tüccarlara lazım olur, ben evimde oturup ibadetle meşgul olacağım!" diyen zata, İmam-ı A'zam hazretleri de;"Yiyecek, giyecek lazım olmayan kimse var mı? İslam dininin alış veriş kısmını bilmeyen, haram lokmadan kurtulamaz ve ibadetlerin sevabını bulamaz." buyurdu.
Yapılan alış verişin doğru (sahih) olabilmesi için, alıcı ve satıcı aynı kimse olmamalı, yani bir kimsenin hem alıcıya hem de satıcıya vekil olmaması lazımdır. Alış veriş yapacak kimsenin akıllı (en az yedi yaşında) olması, sözleşme (akit) yapılması, yani birinin teklif (icab) yapıp, diğerlerinin onu ayrılmadan önce kabul edip, sözün kesilmesi, satılan malın ve ödenen karşılığının mal olması ve kıymetli (mütekavvim) olması gerekmektedir. Kıymetli mal, kullanılması mümkün olan ve izin verilen mal demektir. Müslümanlar için şarap, domuz, denizdeki tutulmamış balık, kıymetli mal değildir.
Veresiye satışlarda, ödeme tarihi belli olmalıdır. Satılan malın, bayinin (satıcının) mülkü olması ve teslimi mümkün olması da lazımdır.
İslam dininde alış verişe ait bilgiler fıkıh kitaplarında, Mecelle ve şerhlerinde uzun anlatılmaktadır.
Alış verişle ilgili olarak, Peygamber efendimiz buyurdular ki:
Helale, harama dikkat ederek çalışıp kazanan kimseyi, Allahü teala çok sever.
En helal şey, sanat sahibinin kazandığıdır.
Ticaret yapınız! Rızkın onda dokuzu ticarettedir.
Malını yemin ederek beğendiren kimseye, kıyamet günü merhamet edilmeyecek, acınmayacaktır.
Satılan bir şeyin kusurunu gizlemek helal değildir. O kusuru bilip söylememek de kimseye helal değildir.