7.Sınıf Sosyal Bilgiler - 2. Ünite: Ülkemizde Nüfus - Konu Anlatımı

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Uyanan Gençlik

  • ******
  • Join Date: Kas 2010
  • Yer: HATAY
  • 7462
  • +547/-0
  • Cinsiyet: Bay
Nüfusun dağılışını etkileyen faktörler nelerdir?
- İklim özellikleri: Ülkemizde nüfusun yoğun olduğu yerler genelde kıyı bölgeleridir. Bunda ılıman iklimin büyük etkisi vardır. Kurak ve kışları aşırı soğuk geçen yerlerde nüfus fazla yoğun değildir. Akdeniz, Karadeniz ve Ege kıyılarındaki nüfus yoğunluğunun nedenlerinden biri de iklim özellikleridir.
- Yer şşekilleri: Ülkemizde yüksek ve engebeli yerlerde nüfus azdır. Ardahan ve Artvin buna örnektir.
- Toprak özellikleri: Verimli toprakların bulunduğu alanlar nüfusça kalabalık iken, verimsiz toprakların bulunduğu yerlerin nüfusu çok azdır. Örneğin Çukurova verimli toprakları nedeniyle yoğun bir nüfusa sahiptir.
- Sanayileşme: Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sanayileşmenin arttığı yerlerde nüfus yoğunluğu artmıştır. İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa, Adana ve İzmir buna örnektir.
- Tarım: Tarımın geliştiği yerler yoğun nüfusludur.
- Yeraltı kaynakları: Madenlerin veya enerji kaynaklarının işletilmesinde yoğun nüfusa ihtiyaç olduğundan bu alanlarda da nüfus fazladır. Zonguldak, Soma, Elbistan buna örnektir.
- Turizm: Ülkemizde, Ege ve Akdeniz kıyılarındaki merkezlerde nüfus turizmden dolayı yoğunlaşmıştır.


- Ulaşım: Ulaşım yolları kavşağında bulunan illerimizin nüfusu artmıştır. Eskişehir, Ankara, Kayseri, İstanbul gibi illerin gelişmesinde, ulaşım yolları üzerinde bulunmaları da etkili olmuştur.
- Eğitim ve kültür: Eğitim olanaklarının fazla olduğu illerin nüfusu artmıştır. Kültürel faaliyetlerin yoğunluğu, yaşam seviyesinin yüksekliği nüfus yoğunluğunu etkileyen diğer bir unsurdur. İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir gibi iller buna örnektir.

Türkiye’de ilk düzenli nüfus sayımı ne zaman yapıldı?
Türkiye’de ilk düzenli nüfus sayımı 1927’de, ikinci nüfus sayımı ise 1935’te yapılmıştır. Daha sonra sonu 5 ve 0 ile biten yıllarda nüfus sayımı yinelenmiştir. 1990’da yapılan nüfus sayımından sonra, sayımların 10 yılda bir yapılması kararlaştırılmıştır. En son nüfus sayımı 2000 yılında yapılmıştır. 2007 yılında ise Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) kapsamında bir sayım gerçekleştirilmiştir.
Ülkemizde, sonuncusu 2000 yılında olmak üzere bugüne kadar 14 genel nüfus sayımı yapılmığtır. Sokağa çıkma yasağı uygulanarak bir günde yapılan bu sayımlarda, kiğiler sayım günü bulundukları yerde sayılmığlardır. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi kapsamındaki sayımın özelliği ise belirlenmiğ bir sayım günü ve dolayısıyla sokağa çıkma yasağı olmadan belli bir tarih aralığında, ülkede yağayan insan sayısının belirlenmesidir.

Türkiye nüfusunun yaş gruplarına göre dağılımı

Ülkemizde 15-64 yaş grubunda bulunan nüfus, çalışan nüfusu oluşturmaktadır. 2007 nüfus sayımına göre çalışma çağındaki nüfus 23.512.000 kişidir. Bu nüfusun 21.216.000’i bir işte çalışmakta, 2.296.000’i ise işsizdir.

Eğitim Hakkı ve Ödevi nedir?
Eğitim bir insanın gelişmesini, topluma uyum sağlamasını, kendisine, ailesine ve ülkesine yararlı bir birey olarak yetişmesini sağlayan en önemli unsurdur. Eğitim hem bir hak hem de bir ödev olarak Anayasamızın 42. maddesinde güvence altına alınmıştır.  Ülkemizdeki kadın nüfusun yaklaşık %20’si okuma yazma bilmemektedir.

II. Eğitim ve Öğretim Hakkı ve Ödevi
42. madde: Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.
İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır.
Devlet, maddi imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır. Anayasamıza göre tüm vatandaşlar 8 yıl olan zorunlu eğitimi almak zorundadır. Devletimiz de sosyal devlet olma niteliğine uygun olarak toplumun eğitim ihtiyacını karşılamak için okullar açmak, öğretmen yetiştirmek ve her türlü eğitim ve öğretim
hizmetlerini planlamak ve yürütmekle görevlidir. Devletimiz çeşitli nedenlerle özellikle zorunlu ilköğretim çağındaki öğrencilerin okula devam etmesi için her türlü çalışmayı yapmaktadır.

Çalışma Hakkı ve Ödevi nedir?
İnsanlar geçimlerini sağlamak için çalışmak zorundadır. Bir ülkenin gelişmişlik düzeyi üretime katılan insan sayısıyla orantılıdır. Çalışma hakkı Anayasamızın 49. maddesinde şöyle ifade edilmektedir:

Çalışma Hakkı ve Ödevi
49. madde: Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır.
Devlet, işçi-işveren ilişkilerinde çalışma barığının sağlanmasını kolaylaştırıcı ve koruyucu tedbirler alır.
Çalıştırılmama; işe almada ırk, renk, cinsiyet, inanç, siyasal düşünce ayrımcılığı yapılmama; istediği alan ve işte çalışma haklarını içerir. Çalışma hakkı Anayasa ile güvence altına almıştır ancak bu hakkın en iyi şekilde kullanabilmesi için devletimize düşen bazı sorumluluklar vardır. Bunlar;
- İş bulma yani istihdam olanaklarının yaratılması,
- Eğitim hakkı,
- İş güvencesi ve koruyucu standartların sağlanması,
- Çalışma yaşamında belirli bir gelir güvencesi sağlanması,
- İşçi sağlığı ve güvenliğinin sağlanması,
- İşçilerin örgütlenme hakkının sağlanması,
- İşsizliğe karşı korunma,
- İş gücünün toplumsal risklere karşı korunması gibi yükümlülüklerdir.
Çalışanların insan onuruna yaraşan asgari bir yaşam seviyesine ulaşması için de adil bir ücret elde etmeleri gerekir. Anayasamızın 55’inci maddesinde; “Ücret emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır.” denmektedir. Bunun için devletimiz her yıl ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak çalışanlar için asgari bir ücret belirlemektedir.

Sosyal Güvenlik Kurumları nelerdir?

EMEKLİ SANDIĞI:
Tüm devlet kurumlarında memur kadrosunda çalışanlar ile onların bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sosyal güvenliklerini sağlamak amacıyla kurulmuştur.

BAĞKUR:
Belirli bir pirim karşılığında esnaf, sanatkâr ve bağımsız çalışanlar ile bunların bakmakla yükümlü oldukları kişilerin sosyal güvenliklerini sağlamak amacıyla kurulmuştur.

SSK:
Özel işletme, kuruluş ve fabrikalarda çalışanların ve bunların bakmakla yükümlü oldukları kişilerin sosyal güvenliklerini sağlamak amacıyla kurulmuştur. Günümüzde bu kurumlar Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) adı altında birleştirilmiştir. Devlet hiçbir sosyal güvencesi olmayan yaşlılar, korunmaya muhtaç çocuklar, gaziler, şehitlerin dul ve yetimlerinin de insana yaraşır bir şekilde yaşaması için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Korunmaya muhtaç çocukların bakıldığı çocuk esirgeme kurumları; yaşlılara, gazilere ve şehitlerin dul ve yetimlerine bağlanan
aylıklar, işsizlik sigortası buna örnektir.

Engelli vatandaşlarımızın çalışma hakkının sağlanması için devlet tarafından gerekli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Kamu kurum ve kuruluşları %4 oranında engelli çalıştırmak zorundadır. Buna göre çalışma gücünün en az %40’ını kaybettiğini belgeleyen engelli vatandaşlar, engelli kontenjanından yararlanarak çalışma hayatına dâhil olabilmektedir.

Çocuk Haklarına Dair Sözleşme
Madde 32: Taraf devletler, çocuğun, ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâksal ya da toplumsal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını kabul ederler.
Taraf devletler, bu maddenin uygulamaya konulmasını sağlamak için yasal, idari, toplumsal ve eğitsel her önlemi alırlar. Bu amaçlar ve öteki uluslararası belgelerin ilgili hükümleri göz önünde tutularak Taraf devletler özellikle şu önlemleri alırlar:
- İşe kabul için bir ya da birden çok asgari yaş sınırı tespit ederler.
- Çalışmanın saat olarak süresi ve koşullarına ilişkin uygun düzenlemeleri yaparlar.
- Bu maddenin etkili biçimde uygulanmasını sağlamak için ceza veya başka uygun yatırımlar öngörürler.

Yerleşme ve Seyahat Özgürlüğü
Özellikle yaz aylarında yurdumuzda yoğun bir insan hareketliliği yaşanmaktadır. Kimi insanlar tatil merkezlerine akın ederken, kimileri de büyüklerinin, akrabalarının yaşadığı yerlere seyahat etmektedir. Sizin de yaşamınızda pek çok seyahat olmuştur. Ya da başka bir şehirden gelip bulunduğunuz yere yerleşen tanıdıklarınız vardır. İşte tüm bu seyahat ve yerleşmeler Anayasamızın bizlere tanıdığı yerleşme ve seyahat özgürlüğü sayesinde olmaktadır.
Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti
23. madde: Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak; Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuğturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek; amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.
Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ülkenin ekonomik durumu, vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir. Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.” Yerleşme ve seyahat temel insan haklarından biridir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes ülke içinde veya dışında istediği her yere seyahat edebilir ve yerleşebilir. Ancak bazı durumlarda yerleşme ve seyahat hürriyeti sınırlandırılmıştır.
Yerleşme hürriyeti hazine ve özel arazilere izinsiz bina yapmak, sit alanlarına kaçak yapı inşa etmek gibi durumlarda kısıtlanabilmektedir. Seyahat özgürlüğü ise kuş gribi gibi salgın hastalıklarda, bir suç soruşturması gibi durumlarda sınırlanabilmektedir.