İslâm dîninde zannî (kat’î ve açık olmayan) delille bildirilen emirler, işler.
Vâcip, Efâl-i mükellefinden sayılan İslam dini terimi. Arapça kökenli bir sözcük olan vâcip, İslam'da yapılması gereklilik ifade eden eylemleri tanımlamak için kullanılır.
Zannî delîl, ya mânâsı kapalı bir âyet-i kerîmedir, yâhut bir sahâbînin Peygamber efendimizden sallAllahü aleyhi ve sellem bildirdiği bir hadîs-i şeriftir. Vâcib, Allahü teâlânın emridir. Fakat farz gibi açıkça ve kesin olarak bildirilmemiştir. Bu sebeple Hanefî mezhebinde farzla vâcib ayrı şeylerdir. Farzı inkâr eden kâfir olur yâni îmânı gider. Vâcibin vâcib olduğuna inanmayan kâfir olmaz. Çünkü vâcib olduğu kat’î olmayan bir delille sâbit olmuştur. Ancak dinde vâcib olan işi yapmayan tövbe etmezse, Cehennemde azâb çeker.
Vâcibin ibâdet olduğuna, yapılması lâzım olduğuna inanmayan, kâfir olur.
Çünkü vâcib olduğu sözbirliğiyle ve zarûrî olarak bildirilmiştir.
Vâcib olan bir emri özürsüz olarak bir kere bile terk etmek günâha girmeye sebep olur.
Terk etmeyi âdet hâline getirmekse büyük suçtur. Şartları taşıyanın kurban kesmesi, fıtra vermesi, erkeklerin bayram namazlarını kılmaları, vitir namazında kunut duâsını okumak vâcibdir. Ayrıca yapılması farz, vâcib ve sünnet olan namaz, hac gibi ibâdetlerin içinde yerine getirilmesi vâcib olan işler de vardır.
Meselâ namazdaki vâcibler şunlardır:
Fâtihâ okumak, Fâtihâ’dan sonra bir sûre veya âyet okumak, zamm-ı sûreyi farzların birinci ve ikinci rekatlerinde, sünnetlerin her rekatinde okumak, secdeleri birbiri ardınca yapmak, ikinci rekatta teşehhüd miktarı oturmak, son rekatta otururken “Ettehiyyâtü” okumak, tâdil-i erkân, namaz sonunda esselâmü... demek, kunut duâsı okumak, imâmın; sabah, cumâ, bayram, terâvih, vitir namazlarında ve akşam ile yatsının ilk iki rekatında yüksek sesle okuması, imâmın ve yalnız kılanın öğle ve ikindi farzlarında ve akşamın üçüncü, yatsının üçüncü ve dördüncü rekatlerinde hafif sesle okumalarıdır. Bu vâciblerden birini bilerek yapmayan “secde-i sehv” eder. Haccın da yirmi bir vâcibi vardır. Bilerek veya bilmiyerek, haccın bir vâcibini vaktinde ve yerinde yapmıyana cezâ lâzım olur. Bu cezâ, kurban kesmek veya bir fıtır sadakası vermektir.
Yapılması veya terki vâcib olan hususlar dînimizde çok olup, bunlar ilmihâl kitaplarında geniş olarak anlatılmaktadır.
Hanefilerde genel görüşe göre vâcibin terk edilmesi, tahrîmen mekrûhtur.
Yâni harama yakın mekrûhtur. Fakat haram değildir. Bu konuda da farklı mezhepler farklı görüşler beyan etmiştir. Bazı klasik İslam âlimlerine göre vacip olan eylem yapılmadığında kişinin tövbe etmesi gerekir. Eğer bu tövbeyi etmeden ölürse günah işlemiş olur ve azap görür. Ayrıca, İslam dininde çok önemli bir yeri olan namazın vâciblerinden birini bilerek yapmamak namazı bozmamakla beraber günâh olur. Unutarak yapmayan sehiv secdesi (unutma secdesi) yapar.