Hacer-i esved, Kâbe inşâ edilirken tavafın başlama yerini göstermek üzere Hz. İbrahim tarafından Kâbe’nin şimdiki bulunduğu köşesine konulan, 18-19 cm kuturunda, siyah, parlak ve mübârek bir yâkuttur.
Rasülullah Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki;
Hacer-i Esved cennet yâkutlarından beyaz bir yâkut idi. Müşriklerin hatası onu siyahlaştırdı. Kıyamet günü Uhud dağı gibi ba’s olunacak, dünya ehlinden kendini selamlayan ve öpenlere şahitlik yapacak.
(Sahih-i ibni Huzeyme c.4 s.22)
Ruhlar Âleminde Allah’ü Teâlâ’ya verdiğimiz ahdimizin üç nüshasından biri Levh-i Mahfuz’da, biri Hacer-i Esved’in içerisinde, biri de kalbimizdedir. Hacer-i Esved’i selamlarken niyetimiz şöyle olmalıdır: Ya rab! Kalbimdeki ahidnâme ile Hacer-i Esved’in içindeki ahidnâmeyi karşılaştırıyor ve imânımı tazeliyorum.
Tavafın her şavtının sonunda ve sa’ye başlarken Hacer-i Esved’i istîlam sünnettir.
Büyükçe bir cennet yâkutu olan Hacerü-l Esved, Adem a.s. ile berâber cennetden indirildi. Adem (a.s.) Kâbe-i Muazzamaya yerleştirdi, Nuh tufanında Ebu kubeys Dağına emanet edildi,İbrahim a.s. Beytullahı bina ederken şimdiki yerine yerleştirdi.
Bilâhere 12 parşaya bölünen Haceru-l Esvedi Sultan Dördüncü Murat Han kurşun içersine toplayıp, gümüşden bir muhafaza yaptırdı. (Dini mübin-i islam/69)
Dört mezhebin ittifakı ile: Kimseye eziyet etmeden, kendi de ezâ görmeden Hacer-i Esved’i öpmek lâzımdır. Çünkü öpmek sünnet, ezâdan kaçınmak vaciptir.