Osmanlı Devletinde enderuna hizmetli yetiştirmek maksadıyla İkinci Bâyezîd Han tarafından yaptırılan okul ve binâsı.
İkinci Bâyezîd Hanın bu eseri, Gülbaba adlı bir velînin işâret ve tavsiyesiyle yaptırdığı söylenir (1481).
Burası Topkapı Sarayındaki Enderûn-ı Hümâyûna aday hazırlayan en önemli enderun mektebiydi.
Galata Sarayı, bir câmi ile herbiri iki yüz kişi alabilen üç koğuş ve her koğuşta bir hamam, zâbit dâiresi ve mutfaktan ibâretti. Galata Sarayında her koğuşun oda kethüdâsı, odabaşı, kuşçubaşı, hamamcıbaşı ve başeski isimli zâbitleri vardı. Yeni Saray hizmetine namzet olan acemiler burada tahsil görürlerdi. Okula alınacaklarla ilgili işlemlerde pâdişâhın da müsâadesi alınırdı. Buraya alınanlar, hizmet îtibâriyle çeşitli sınıflara ayrıldıkları gibi kendilerine tâyin olunan değerli hocalardan ders görürlerdi. Bu değerli hocalar tarafından, programlarında yer alan Arapça ve Farsça dilleri ile din ve fen dersleri okutulurdu. Ayrıca silâh kullanmayı da öğrenirlerdi. Çok sıkı disiplini olan Galata Sarayını pâdişâh, birkaç yılda bir teftişe gelir ve yetişen öğrencilerden saraya alınacakları seçerdi.
Okula daha sonra “Galata Sarayı Enderûn-ı Hümâyûn” adı verildi.
Yavuz Sultan Selim ve Kânûnî Sultan Süleymân Han zamânında (1520-1566), Galata Sarayı Mektebinin esas ve nizamları yeniden tesbit olundu. İkinci Selim zamânında (1566-1574) Galata Sarayındaki Enderun Mektebi, Eski Saraya nakledildi ve boşalan yerlere de Galata Sarayı Medresesi kuruldu (1570). Çeşitli zamanlarda birçok değişikliklere uğrayan mektep, 1834’e kadar devlet hizmetine ehil kimseler yetiştirmeye devâm etti. Bu târihten sonra, saray teşkilâtında değişiklikler yapıldığından, Galata Sarayı, “Enderun Mektebi” olma özelliğini kaybetti. 1838’de “Mektebi Tıbbiye” hâline getirildi. Daha sonra dört yıl kışla olarak kullanılıp, “İdâdî-i Umûmî” adı altında askerî okullar yerleştirildi. Nihâyet, 1 Eylül 1868’de “Galata Sarayı Mekteb-i Sultânîsi” (Lisesi) adıyla öğretime başladı.
Galata Sarayı ağası: Galata Sarayındaki en yüksek idâreciye verilen isim. Baş ağalık olan Galata Sarayı ağalığına; Yeni Saraydaki saray kethüdâsı veya bunun bir derece aşağısındaki beş neferden kurulu “köşebaşı” denilen emektarlardan biri tâyin edilirdi.
Galata Sarayı baltacıları: Galata Sarayı hizmetinde bulunanlardan bir kısmına verilen ad, bunlara “teberdâr” da denilirdi.
Galata Sarayı dârüşşifâsı: Galata Sarayındaki hastahâneye verilen ad. Buradaki ilk hastahâne, İkinci Bâyezîd devrinde açıldı. Sonradan Tıbbiye’ye bağlı olarak kuruldu. 1848’de Galata Sarayı Tıbbiyesi ile birlikte yandı. Klinik ve poliklinikler, Hasköy’deki Humbarahâne binâsına taşındı.
Galata Sarayı hocası: Galata Sarayında ders okutan ve oraya devâm edenlerin eğitimleriyle uğraşanlara verilen ad. Bu hocalar, din ilimleriyle zamanlarının fen ilimlerinde çok iyi yetişmiş değerli kişilerdi.
Galata Sarayı içoğlanı: Saray hizmetleri için eleman yetiştirmek maksadıyla kurulmuş olan Galata Sarayına alınan talebelere verilen isimdir. Bunlar çok ileri bir şekilde eğitim ve öğretimden geçirilerek yetiştirilirdi. İçoğlanlardan, en üst düzeyde yetişmiş olanlar doğrudan pâdişâha hizmet etmek üzere Yeni Saraya gönderilirlerdi.
İçoğlan tâbirini târihteki kullanış şekliyle değil de, kendi düşünce ve tasavvurlarına göre değerlendirmek isteyenler, çok yanlış mânâlar vermektedirler. Osmanlı teşkilâtını iyi tedkik etmiş, araştırmış, ilmî olarak hâdiselere yaklaşmış olanlar, kullanılan terim ve deyimlerin hakîkatını açıklamaktadırlar. İçoğlan, değişik saray ve devlet hizmetlerinde kullanmak üzere mektebe alınan zekî, kâbiliyetli ve çalışkan çocuklara verilen genel addır.
Galatasaray Lisesi: Osmanlılarda ilk defâ batılı anlamda öğretim yapmak için lise seviyesinde kurulan okul (1868).
Sultan Abdülazîz Han döneminde Sadrâzam Âlî Paşa, Hâriciye Nâzırı Keçecizâde Fuâd Paşa ve Maârif Nâzırı Safvet Paşanın hazırladıkları projeye göre Abdülazîz Hanın fermânıyla kurulmuştur. Okulun genel olarak kuruluş amacı; batılı metodlara göre öğretim yapmak, batı kültürünü, özellikle Fransız kültürünü tanıtmak ve azınlıklara mahsus talebeyi aynı çatı altında toplamak diye özetlenebilir. 1 Eylül 1868’de açılan okul, içeriden ve dışarıdan değişik tepkiler almasına rağmen, 341 talebe ile öğretime başladı. Beş sınıflı lise kısmı ile öğretime başlayan okul, daha sonra ilk ve orta kısımlar da ilâve edilerek on iki yıla çıkarıldı. 1874 târihinde de üç yüksek okul kısmı ilâve edildi. Okul hem yatılı, hem de gündüzlüydü.
Okulda dersler, Türkçe ve Fransızca olarak veriliyordu. Kuruluşunda yapılan ders programlarına göre Arap ve Fars dileri ile İslâm târihi ve din dersleri de okutuluyordu. Hem Türkçe hem Fransızcadan imtihan veren talebeler, “Mektebi Sultânî” mezunu olarak diploma alırdı. Yalnız Türkçe veya Fransızca kısmını bitirenlere “ehliyetnâme” verilirdi.
Okulun ilk müdürü Fransız M. de Salve idi. Okulun müdürlüğünü yapanlar arasında ünlü masonlardan ihtilâlci Ali Süâvî ile İkinci Abdülhamîd Hana suikast yapan ermeni E. Jorris’i öven Tevfik Fikret de vardı. Bu düşüncedeki idâreciler, okulu Türk kültürüne karşı batı kültürünün kalesi olarak görmüşler ve bu doğrultuda çalışmalarını sürdürmüşlerdir.
Öte yandan 1905 yılında, Ali Sami Yen ve arkadaşlarından oluşan bir grup öğrenci Galatasaray Spor Kulübü'nü kurmuşlardır.
Cumhûriyetin îlânından sonra, Galatasaray Sultânîsinin adı Galatasaray Lisesi olarak değiştirildi. Ehliyet alma usûlü kaldırıldı, Türkçe ve Fransızca tahsil derecesi birleştirilerek yalnız mezuniyet diploması konuldu. 1967’de kız öğrenci alınmaya başlanıldı. 1969’da ise ilk kısmı kaldırıldı.
Galatasaray Lisesi, ülkemizde uzun yıllar batı kültür ve yaşayışının öncülüğünü yaparak; bu kültürün yerleşmesine çalışmış ve bu kültüre vâkıf kendi öz kültürüne yabancı insanlar yetişmesine sebeb olmuştur.