Sıhhat ve Sıhhate İ'tinâ Vazifesi
“Bedeni korumak, onun sıhhatini te'min ve hıfzetmek akdem-i ferâizdendir (en önde gelen farzlardandır). Mevlâyı Müteâl, «Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın...» (S.Bakara, 195) buyuruyor. Bu emirde; beden ve sıhhat tehlikesinden korunmak, onun kapılarını seddetmek (kapatmak) birinci dereceyi ihrâz eder. Her iş sıhhate vâbestedir (bağlıdır). Bu olmadıkça gerek dîn ve gerek dünya işleri tam ve kâmil olmaz. Onun için bâzı ekâbir (büyükler), "el-ilmü ilmân: İlmü'l-ebdân, sümme ilmü'l-edyân" (ilim ikidir: Beden ilmi sonra da din ilmi) sözlerini söyleyerek ilm-i ebdânı (tıp ilmini) ilm-i edyân üzerine tercih eylemiştir. Bu sözlerden murâd-ı sırf, sıhhate ehemmiyet vermek noktasına mâ'tûftur.
Biz her işin kemâline (tam ve mükemmel olanına) tâlib olacağız. Aşağısı ile veyahut vüstâ (orta) ile iktifâ etmeyeceğiz. Sıhhat niam-i azîme-i Mevlâ'dandır (Mevlâ'nın çok büyük nimetlerindendir). Fakat, devamı zamanında en az takdir olunur. Ona şükür, vazîfe-i ibâdet ve ubûdiyettir. Bu nimet-i uzmâyı elden gidermek, muhafaza etmek, yahut onu tahrip eylemek kendi elimizdedir.
Her halde irâdemizi, vaktimizi, sıhhatimizin hüsn-i muhâfazasına sarf etmeliyiz. Bu bâbda aslâ ihmâl göstermemeliyiz. İrâde-i Hakk, irâde-i beşere tâbidir. İrâde-i beşer müessirdir. İrâdenin müteallikâtını halk (istenenleri yaratmak), Mevlâ'ya aiddir. Bütün irâdetlerimizi (arzu, istek ve recâlarımızı) iyi ve kemâl cihetine sarfa memuruz ve bununla mükellefiz."