Tasavvufi sohbetler

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı yunushan

  • ****
  • Join Date: Eki 2008
  • Yer: İstanbul
  • 251
  • +23/-1
  • Cinsiyet: Bay
Tasavvufi sohbetler
« Yanıtla #50 : 23 Ekim 2008, 22:26:38 »
Nefs ve Râbıta

· „Akılsız baş nasılsa, râbıta olmayan kalpte öyledir. İnsanı hayırdan ve irşattan alıkoyan, yegane şey nefistir... İnsan bazen gadaba gelip “kırarım, yakarım” der, ebeveynine âsi olur... Hep böyle şeyler nefsin mahsülüdür. Bu hallerden kurtulmak için tek çıkar yol ancak râbıtadır.“

· „Aklın inkişâfı için râbıta ve zikr-i kalbî zarûrîdir.“

· „Ana, meme verdikçe çocuk büyüdüğü gibi, nefis de, arzularına uyuldukça büyür. Hatta velî olsa, peygamber olsam der. Nefs-i emmâre ancak râbıta ile terbiye olunur.“

· „Her şey râbıta ile kaimdir. Dünya, ay ve diğer peykler (gezegenler), güneşe rabıta yapıyor. Güneş, Arş-ı âlâya, Arş-ı âla sıfat-ı ilahinin nuruna rabıta halindedir.“

· „Nefis kepazeliği sever ve kötülük için rehberlik eder. Fransız kâfiri seni cehenneme götüremez lâkin nefs, seni cehenneme götürebilir.“

· „Râbıta ehli, üstazların himayesiyle nazardan korunur ve kalpleri füyuzatla alâkadar olduğundan nazarları başkalarına isabet etmez, ziyan vermez.“

· „Râbıtada geçen zaman ömre sayılmaz. Ömür dünya ile ölçülüdür. Râbıta ise uhrevîdir."

Çevrimdışı yunushan

  • ****
  • Join Date: Eki 2008
  • Yer: İstanbul
  • 251
  • +23/-1
  • Cinsiyet: Bay
Tasavvufi sohbetler
« Yanıtla #51 : 23 Ekim 2008, 22:28:11 »
Neme Lazımcılık

„"Her koyunu kendi bacağından asarlar." sözü yanlıştır. Dinimizde neme lazım demek yok. Bana lazım demek vardır."

Çevrimdışı yunushan

  • ****
  • Join Date: Eki 2008
  • Yer: İstanbul
  • 251
  • +23/-1
  • Cinsiyet: Bay
Tasavvufi sohbetler
« Yanıtla #52 : 23 Ekim 2008, 22:28:43 »
Niçin Kitap Yazmadım ?

„Selefin mum ışığında yazdığı bahâ biçilmez hazine misâli eserlerin toprağa gömülerek çürüdüğünü, bakkallara satılarak çöplüklerde çiğnendiğini, bir kısmının da kütüphâne raflarında tozlanmış ve çürümeye terk edilmiş olduğunu gördüm.

Medreseleri kapanmış, yazısı değiştirilmiş, din ilimleri yok olmağa yüz tutmuş olan bir zamanda, kitap yazmaktansa, yazılan ilmî eserleri anlayarak anlatacak ve ilmi satırdan sadra intikal ettirip yaşatacak talebe yani canlı kitap yetiştirmeyi daha lüzumlu buldum."

Çevrimdışı yunushan

  • ****
  • Join Date: Eki 2008
  • Yer: İstanbul
  • 251
  • +23/-1
  • Cinsiyet: Bay
Tasavvufi sohbetler
« Yanıtla #53 : 23 Ekim 2008, 22:29:25 »
Okumada Gaye ve Zâhirî İlimler

„Okuyup ne olacaksın? diyenlere, şöyle cevap vermeli:

- Öğrendiğimle amel edeceğim. İlmimi ikmâl edip de vazife verildiği vakit, batağa düşmüş olan ümmeti bataktan kurtarmayı vazife bileceğim. Ve rızâ-i ilâhiyi kazanmaya çalışacağım.

Zâhirî ilim, melekler arasında bulunup cennet ve cehennemi bilfiil gören şeytanı dahi kurtaramadı, zîrâ ilmi gırtlaktan yukarı kafada kalmış, kalbine inmemişti. Kıyâs-ı fâside ile "Ben ateşten, Âdem ise topraktan halkolundu. Ateş şereflidir. Âlâ ednâya secde etmez." dediğinden, rahmet-i ilâhiden ebediyyen mahrum oldu.“

· „Macaristan vaktiyle müslümandı. Fakat bir gün geldi orada yalnız zâhiri ulemâ kaldı. Zâhiri ulemâ maneviyattan mahrûm olduğu için dengeyi tartamadı. Ve işte gördüğünüz gibi hıristiyan olup gittiler. Bu din maneviyatsız muhâfaza edilemez.“

· „Sırf bâtınla meşgul olanlar mülhiddir. Sırf zâhirle meşgul olanlar gâfildir. Kemâlat her ikisinin birleşmesindedir.“

· „Evlatlarım! Bu ilimleri okumak isteyen daima: "Ben Allah rızası için okuyacağım. Okuduklarımı da Ümmet-i Muhammed'in evladına öğreteceğim. Bu suretle batağa düşmüş insanları kurtarmağa calışacağım" diye düşünmeli ve gayesi hep böyle olmalıdır. Maaş almak hatta müftü olmak veyahut vaiz olmak niyeti ile ilim öğrenmek haramdır. Eğer içinizde böyle düşünen ve bu maksatla burada bulunan varsa çıkıp gitsin. Zira enbiya mirası olan bu ilim dünya gayeleri için okunmaz."

Çevrimdışı yunushan

  • ****
  • Join Date: Eki 2008
  • Yer: İstanbul
  • 251
  • +23/-1
  • Cinsiyet: Bay
Tasavvufi sohbetler
« Yanıtla #54 : 23 Ekim 2008, 22:32:03 »
„On Dört“ Kemâl Adettir

„«Tâ hâ» (Sure-i Tâhâ, 1)

Ebced hesabına göre buradaki "Tı" harfi 9'dur. "He" harfi de 5 olmakla tamamı 14'tür. On dört kemâl adettir. Bu âyet de ayın on dördüne delâlet eder. Çünkü ayın on dördünde bütün ziyâ kâmildir.

Diğer hurûf-i mukattaât gibi bir şifre olan "Tâ hâ"nın Resûlullah Efendimiz'e nisbeti, mükevvenâtın ziyâının kemâli kendisinde toplandığından ve mazhar-ı envâr-ı İlâhî olduğundandır. On dört kemâli ifade ettiğinden nûr-i Muhammedî kâmil mânâda bu asırda tecellî etse gerek."