HİÇ BİTMEYEN DESTEK
VAKIF;
■Bir hizmetin gelecekte de yapılması için belli şartlarda ve resmi bir yolla ayrılarak bir kimse tarafından bırakılan mülk veya para olarak tanımlanır.
■Osmanlı Devleti’nde toplumun bazı ihtiyaçlarının karşılanması ekonomik durumları iyi olan kişilerin kurdukları vakıflara bırakılmıştır.
■Tarihin seyri içinde vakıflar; sosyal, ekonomik, eğitim, sağlık, sanat, mimarî, ulaşım ve bayındırlık alanında önemli rol oynamıştır.
■Osmanlı Devleti’nde başta padişahlar olmak üzere hanedan üyeleri yüksek dereceli devlet görevlileri çeşitli vesilelerle vakıflar kurmuşlardır. Böylece devlet birçok hizmeti para harcamadan yerine getirebilmiştir.
Vakıflar yoluyla;
■Anadolu ve Rumeli’deki şehir, kasaba ve köylerin büyümesi ve bayındır hâle getirilmesi kolaylaşmıştır.
■Kurulan imaret, medrese, cami, mescit vb. yapılarla belde ve semtlerin oluşması sağlanmıştır.
■Vakıflar tarafından devletin egemen olduğu bölgelerde ulaşım, haberleşme ve taşımacılık, yol yapımı gibi alanlarda çalışmalar yapılmıştır. Ayrıca yollar, kervansaraylar ve hanlarla desteklenmiştir.
■Vakıflar, bütün eğitim ve sağlık kurumlarının finansmanı için önemli bir kaynak olmuştur.
■Vakıflar, devletin askeri yükünü de hafifletmiştir.
■Vakıflar ticaret hayatının gelişmesi, kolaylaşması ve ortak giderlerin karşılanması ile sosyal yardımlaşmada etkili olmuştur.
■Yönetim ve adalet teşkilatındaki bozulmalara paralel olarak vakıflar da etkinliklerini kaybetmeye başlamıştır.
II. Mahmut tarafından 1826da Evkaf Nezareti kurularak bütün vakıflar bu bakanlığa bağlanmıştır.
NASIL EĞİTİM GÖRDÜLER?
Ahilik
XIII. yüzyılın ilk yarısından XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar Anadolu’da, Balkanlarda ve Kırım’da yaşamış olan Türk halkının sanat ve meslek alanında yetişmelerini, ahlaki yönden gelişmelerini sağlayan bir kuruluştur.
■Ahi kelimesinin kardeş, arkadaş, yaren, dost, yiğit anlamına geldiğini söyleyebiliriz.
■Ahilik; birbirini seven, birbirine saygı duyan, yardım eden, fakiri gözeten, yoksulu barındıran; işi kutsal, çalışmayı ibadet sayan; din ve ahlak kurallarına sıkı sıkıya bağlı esnaf ve iş teşkilatıdır.
■Selçuklular döneminde bütün esnaflar mutlaka kendi meslekleriyle ilgili bir esnaf loncasına üye idi. Lonca üyeleri arasında sıkı bir dayanışma ve karşılıklı denetim vardı.
■Ahilikte, usta-kalfa-çırak uygulaması vardı. 12-13 yaşındaki çocuklar velilerinin izniyle bir sanat faaliyeti gösteren ustanın yanına çırak olarak verilirdi.
■Çocuğu önceleri ayak işleri ve kolay işlerde görevlendirilen usta, onun çalışkanlığı ve dürüstlüğü hakkında fikir sahibi olurdu.
■Çıraklar belli bir süre çalıştıktan sonra ustası tarafından iyice tanınır böylece kalfalık grubuna yükseltilirdi. Çırak ustalık unvanını alırken tören yapılırdı. Tören sonunda usta adayına destur denilen belge verilirdi.
■Ahilik teşkilatının kurucusu olan Ahi Evran (1171-1262) Anadolu’ya gelerek Kayseri’ye yerleşmiş ve halkı irşad görevine başlamıştır. Kayse-ri’de dericilikle (debbağ) geçimini sağlamıştır.
■Ahilik teşkilatı sayesinde Anadolu’da Rumlar ile Ermenilerin elinde bulunan sanat ve ticaret hayatına zamanla Türklerde katılıp söz sahibi olmuşlardır.
■Ahiler, yaptıkları zaviyelerde Müslüman tüccar ve esnafın ahlaki terbiyesi ile uğraşmışlardır.
■Ahiler, Söğüt civarında gelişmekte olan Osmanlı Beyliği’nin emrine girmişlerdir.
■Doğudan gelen Türkmen erkeklerini Ahi erkekleri, kadınları da Fatma Bacı’nın yetiştirdiği “Bacıyan” grubu terbiye etmiştir. Böylece, üç kıtada altı asır at koşturacak olan, istikbaldeki Osmanlı neslinin temelini atmışlardır.
■Bu esnada itibarlı bir ahi olan Şeyh Edebali, Osman Gazi ile yakın ilişkiler kurup kızını ona vermiştir.
■Ahiler zaman zaman devletin yükünü de hafifletmişlerdir. Bursa’yı Düzmece Mustafa’nın hücumundan korumuşlardır. 1360 yılında idareleri altındaki Ankara’yı Sultan I. Murat’a teslim etmişlerdir.
■Osmanlı Devleti’nin bünyesinde bu hizmetleri hakkıyla yapmış, sanat ve ticaret hayatını Osmanlının maddi ve manevi yapısına göre düzenlemiş olan Ahilik teşkilatı İngilizlerin desteklediği Mustafa Reşit Paşa’nın hazırladığı Tazminat Fermanı’ndan sonra, büyük bir sarsıntı geçirmiş ve eski işlevini kaybetmiştir.
Loncalar
Lonca, belli bir iş kolunda usta, kalfa ve çırakları içine alan dernek veya sanayi öncesi toplumlarda ürünün kalitesini veya fiyatını denetleyen ayrıca mesleki eğitimi planlayıp yürüten örgüt olarak tanımlanabilir.
Loncaların Başlıca Görevleri:
■Ürünlerin kaliteli yapılmasını sağlamak ve fiyatları belirlemek
■Esnafla devlet arasındaki ilişkileri düzenlemek
■Üyelerinin zararlarını karşılamak ve kredi sağlamak
■Halka mesleki eğitim vermektir.
■Esnaflar arasındaki yardımlaşma ve dayanışmayı sağlamak.
Medrese
Osmanlı Devleti’nin dayandığı sistemlerin temel düşüncesini veren eğitim-öğretim sisteminin temel kurumu medreselerdir. Medrese sözcüğü ders okutulan yer anlamındadır.
■Türkler, Anadolu’ya gelmeden medrese kurmuşlardır. Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah döneminde Nizamiye Medresesi kurulmuştur.
■Nizamiye Medresesi, dünyanın ilk üniversitesi sayılmaktadır.
■Türkiye Selçuklu Devleti döneminde de birçok bilgin, edebiyatçı ve mutasavvıf Anadolu’ya davet edilmiş, Anadolu bilim ve sanat merkezi hâline getirilmiştir.
■Osmanlı Devleti, Türkiye Selçuklu Devleti’ni örnek alarak ilk medreseyi Orhan Bey döneminde iznik’te kurmuştur.
■Davud-ı Kayseri bu medreseye baş müderris olarak atanmıştır.
■Medrese eğitimi almak için yaş şartı yoktu. Fakat genç ve bekar öğrenciler tercih edilirdi.
■Medreselerde bir müderris en fazla 20 öğrenci okuturdu.
■Medrese öğrencileri sınav sonucu tespit edilirdi.
■Seçilen öğrenciler yetenek ve zekâlarına göre ayrı sınıflarda eğitim görürlerdi.
■Medreselerin yüksek bölümü (bugünkü üniversite) ücretsiz ve yatılıydı.
■Medreselerde öğrencilerin bütün ihtiyaçları bağlı oldukları vakıflar tarafından karşılanırdı.
■Medresenin yüksek bölümünden mezun olanlar medrese hocası (müderris, kadı veya yönetici) olurdu.
■Medreselerde okutulacak dersler ihtiyaç dikkate alınarak yetiştirilmesi hedeflenen gruplara göre belirlenirdi.
■Medreselerde belirlenen programlara göre İslami bilimler, matematik, geometri, mantık, tıp, felsefe, tarih, coğrafya, fizik, kimya, tabiat bilimleri vb. okutulmaktaydı.
■Osmanlı medreseleri kuruluş döneminden Tanzimat’a kadar ülkenin bilim ve adalet hayatına, önemli ölçüde de yönetime hakim olmuştur. Batıdaki gelişmelere ayak uyduramayan medreseler Tanzimat’tan sonra gelişmeyi engelleyen kurum hâline gelmiştir.
Medreselerin Bozulma Nedenleri:
■Müsbet bilimlerin giderek daha az okutulması
■Kanunlara aykırı olarak medreselere müdahale edilmesi
■Medreselerle ilgilisi olmayanlara müderrislik verilmesi ve ulema çocuklarına daha beşikte iken müderrislik payesi verilmesidir.
Osmanlı Devleti’nde Bazı Medreseler ve Kuruluş Yılları
1330 İznik Medresesi
1335 Bursa Medresesi
1385 Hüdavendigar Medresesi
1399 Yıldırım Medresesi
1413 Edirne Eski Cami
1471 Fatih Medresesi
1557 Süleymaniye Medresesi
Enderun
Devlet memuru, idareci, komutan ve sanatkâr yetiştirmek amacıyla kurulan bu saray okulu II. Murat döneminde Edirne Sarayı’nda açılmıştır.
■II. Murat Dönemi’nde, “Devşirme Kanunu”‘ile ihtiyaca göre, üç beş senede bir Müslüman olmayan halktan 8-20 yaş arasındaki sağlıklı ve kuvvetli erkek çocukları. Acemi Oğlanlar Ocağı’na alınmaktaydı. Devşirilen gençlerin zeki ve kabiliyetli olanları saraya alınır, burada açılan Enderun Mektebi’nde eğitilirdi.
■ Osmanlı Devleti’nde Hıristiyan ailelerden devşirilen küçük çocuklar önce Müslüman Türk ailelerinin yanında yetişir, sonra Acemi Oğlanlar Saray ve Kışlalarında eğitim görürlerdi. Buradaki eğitimden sonra “çıkma” adı verilen dağıtıma tabi tutularak çeşitli askeri gruplara gönderilirlerdi. Bu gruplarda kabiliyet ve üstün yetenek gösterenler daha yüksek seviyede eğitilmek üzere Enderun’a alınırdı.
■Enderun’da iyi eğitim almış gençler, nitelikli devlet adamı veya usta sanatkâr olarak yetiştirilirlerdi.
■Enderun’da eğitim ve Öğretim birbirini izleyen yedi odada verilirdi.
Enderun’da eğitim dört konu üzerinde toplanmıştır.
1. Beden eğitimi
2. Uygulamalı saray işleri eğitimi
Yeteneklerine uygun bir sanat eğitimi
Teorik olarak İslami bilgiler eğitimi
Öğretim teorik ve uygulamalı olmak üzere iki şekilde yapılmaktaydı.
Uygulamalı olanlar, saray ve protokol hizmetleri, güreş, atlama, meç ve ok atma gibi spor çalışmaları hat sanatı, müzik ve bunun gibi güzel sanatlardır.
Teorik olanlarda; Türkçe, Arapça, edebiyat, tarih, fen bilimleri, matematik ve İslami ilimlerdir.