1- Allah niçin görünsün? Görünsün ki sen ona iman edesin, görünsün ki kabul edesin değil mi?
Görünene iman etmenin anlamı nedir? Önemli olan görünmeyene inanmaktır.
Görünene iman etmek, hayvanların da yapabileceği bir iştir. Gördüğüne inanmışsın, böyle iman neye yarar ki? Allah görünsün, yine dersen eğer sana şu söylenir; iman illa gözle mi olur? İman illa bakmakla mı olur? Aklın yerine gözü mü koyuyorsun? Kalbin yerine bakışları mı seriyorsun?
Göz mü önemli yoksa kalp ve akıl mı? Hâlbuki iman konusu, kalp ve aklın işidir. Göz iman edemez ki! İman, tasdik ve onaylamaktır. Gözle alakası bine nazaran bir gibidir.
2- Görünsün, tamam görünsün. Yani Hâkim olan Allah, kâinatın içine girecek ve biz mahkûmların yanında olacak. Hâkimin, mahkûmların arasında olduğunu kim görmüş ki sen göreceksin? Padişahın piyade askerlerle yaşadığına kim şahit olmuş ki sen şahit olasın?
3- Görünsün, senin o azgın nefsin tatmin olsun diye görünsün. Nede değerli bir duyunu tatmin ediyorsun. Ne de hoş bir dava peşindesin. Başka değil de nefis davası, nefis için görmek davası, nefsi tatmin davası. Doyuracak akıl ve kalbin varken iş nefsi doyurmaya mı sıra geldi? Doyan bir nefsi kim görmüş?
4- Tamam, görünsün. Sen bir sınav/ imtihandasın. Ve sınavda; "Hey! Bana cevapları gösterin." diye bir de bağırıyorsun. Cevaplan verilen bir sınav, nerde görülmüş? Böyle olan bir sınavın sonucu ne kadar değerlidir. Bu sınavın cevabı Allah değil mi? Allah kendini gösterecekse niçin bu sınavı yapıyor? Sınavda cevapları alan bir insan nasıl "ben bir sınavdayım" diyebilir? Bu sınavın sonucu acaba ne kadar değerlidir? Sınav sorularının cevaplarını veren bir öğretmen, acaba çocuklara iyilik mi ediyor yoksa kötülük mü?
5- Görünsün. Öyle ya görünsün. Sınav da ne diyorsun. Dünya başıboşlar diyarı mı? Ne kadar değerli fikirler peşindesin. Kendini sınavda, imtihanda hissetmeyen; hayvan, ot ve taştır. Kendini onlardan mı onların cinsinden mi sanıyorsun? Sınavdasın dedik sana, hala anlamıyor musun? Sınav insanlar içindir. Hayvan ve otlara sınav yapılamaz. Yapılmadığı için onların değeri azdır. Sen değerlisin, hayvan değilsin! Gerçi azgm nefsin EVET der, ama dese bile sen o değilsin. Kendini şahin sanan karga, sandı diye şahin mi oldu? "Ben sınav mınav tanımam" desen de demesen de sen imtihandasın!
6- İlla da göreceğim diyorsun. Senin gözlerin her şeyi görüyor mu ki Allah'ı da göresin? Sen cevap ver?
7- Tamam. Ama bil ki bir şeyin görünmesi için bizim gözlerimizin görme eşiği ve frekansları arasına girmesi lazım. Yani biz ne çok küçük frekansları ne de çok büyük frekansları görebiliriz. Ancak bir orta ve küçük mıntıkada görmemiz mümkündür. Bizim frekanslarımız düşük. Sen teleskoptan da daha iyi bir görme istiyorsun. îstemesen de sen busun, sen her şeyi göremezsin ve göremeyeceksin, sen maddesin.
8- Acaba kâinatları da mı gezdin? Süper ovaları mı dolaştın? 800 milyon galaksinin tümünü mü gezdin? Dolaştın da mı görmedin? Gezdin de mi şahit olmadın. Yani çok mu araştırdın?
9- Sen 25 saniye güneşe bakamazken, hatta kör olacakken o güçsüz ve basit gözlerin, tüm kâinatın rabbini görecek, öyle mİ? Sen karıncadan bir ton yük yüklenmesini bekliyorsun. Senin gözlerin o yükü taşımaz, bunu benden iyi biliyorsun. Hz. Musa'nın göremediğini sen mi göreceksin? Dağların dayanamadığı yüke (Allah'ı görme yüküne) sen ve senin gözlerin mi dayanacak? Nitekim Hz. Musa'nın da dağı dayanamamıştı, un ufak olmuştu.
10- Bir şeyin görünmesi için onun zıddı olmalı. Yani beyazı, ancak siyahı gördüğünde anlar ve görürsün. Karanlıklar içinde yıldızların görünmesi, ancak renklerinden, zıtlıklarından Ötürüdür. Onlar da siyah olsalardı, hiç yıldızlar görünür müydü? Allah da böyledir. Zıddı yok ki görünsün, rakibi yok ki kıyaslayasın, rengi yok ki renkli gözlerin onu müşahede etsin.
11- Resmin içinde ressamı gören olmuş mu? Ressam, resmin içine sığar mı? "Resmin içine portresini koysun" dersen O da olmaz. Cansız portre neye yarar? O cansız değil ki cansız portresini oraya koysun.
12- Allah senin gördüğün varlıklardan değildir. Sen etraftaki varlıklara benzeyen bir ilah düşünüyorsun. Oysa etrafta görünen hiçbir şey ilah olmaya layık değildir. Benzersiz olan bir varlık sana görünürse onun çevrendeki varlıklara ya da başka varlıklara benzemesi gerekir. Oysa biz dedik ya O benzersizdir.
13- Hz. Ali[r.a.], bak ne diyor: "Allah, varlığının zuhurunun şiddetinden görünmez." Demek ki o güneş gibidir. Işığı var, yarattıkları var. O güneş gibidir ışığına dayanamazsın. O hava gibi her yerde, ama sen göremezsin. O ilim, ama sen ilmi eline alamazsın. O rahmet hazinesi, rahmet hazineleri para hazinelerine benzemez. Rahmet görünmez. Rahmet sadece sezilir, sadece bilinir.
14- Allah sondur. Sonun başlangıcıdır. Dünyada onu görmekle sen, mahsul istiyorsun, ilkbaharda buğday biçmek istiyorsun, oysa mahsul ahirettir. Dünyada bu tip istekler gerçekçi olamaz. Gerçek mahsul Allah'tır. Dünya da mahsul biçme yeri değildir. Ekmek yeme ve şerbet içme mekânı hiç değildir.
15- Allah'ı yanlış yerde arıyoruz. Cisim olsaydı burada aramaya hakkımız vardı. Sen onu bulmak istiyorsan kalbinde ara. Hem orası kâinattan daha geniştir. Ancak orası onu alabilir. Çevre dardır. Dar çevrede uçsuz bucaksız Allah olmaz.
16- Dikkat etmişsen en üstün varlıklar görünmeyenlerdir. Akıl, ruh, sevgi ve daha nice en önemli şey görünmez. Hem bunlar maddeden daha kıymetlidir. Bu varlıklar görünmez, çünkü onlar enerjidir, onlar ışıktır ve onlar nurdur. Allah ise en yüce olandır. Önemliler görünmüyorsa en önemli: olan Allah nasıl görünsün? Sözün anlamını artık sen tamamlarsın.
17- Sen görünmemeyi bir suç sanıyorsun. Oysa görünmemek suç değildir. İsteyen için, bir haktır. Allah görünmüyorsa demek ki istememiştir. Hem Allah görünmek zorunda da değildir. Hak görünmemek istiyorsa bundan doğal bir hak var mıdır?
18- Bil ki ilim artmada, yeni canlılar ve olgular bulunmada ve arayış devam etmede. Biz insanlar, sonsuz bilgiye ulaştık da mı göremedik? Her şeyi bildik de mi onu kavrayamadık?
19- Yine dikkat edersen, insan ya dengini ya kendi cinsine yakın olanı görür. Etrafta gördüklerimizin tümü bizim gibi maddedir. Madde de, mekân da ve zaman da bizim akrabamızdır; ağaç, toz ya da hayvan fark etmez. Allah nasıl görünsün! Görünmez, çünkü o bizim cinsimizden değildir, zamanımızdan değildir ve akrabamız değildir.
20- Hem insanlık tarihi nice mucizeleri görüp de inanmayanlarla doludur. Ateşi gören Hz.İbrahim'in kavmi inanmadı. Ad, Semud ve Medyen kavmi de inanmadı. Demek görmek her şeyi çözmüyor ki bu işi çözsün.
21- İnsan üç şeyi göremez. Çok küçük olanı, çok büyük olanı ve şeffaf olanı (hava- enerji-ruh-akıl...). Hâl böyleyken O'ndan daha şeffaf bir nur mu var? O'ndan daha büyüğü mü var?
22- Hem kâinatta en fazla iki şık vardır: Ya doğru ... Ya yanlış ... Sen bunları kendi iradenle yapmalı ve onaylamalısın. Allah görünürse zorla doğruyu işaretlemiş olmaz mısın? Doğru şıkkı gören kaç öğrenci o doğru şıkkı işaretlememiştir. Ebu Bekir ile Ebu Cehil nasıl bilinirdi. İkisi de doğruyu İşaretleseydi değerleri nasıl belli olurdu? Nasıl biri siddık diğeri cehaletin babası olurdu?
23- Hissetmek de görmekle eşdeğerdir. Bazı şeyler hissedilir. Akıl, mantık... gibi. Allah'ı bir de hissetmeye çalış bakalım ne olacak?
24- Hem akıl daha değerlidir. Bir de aklınla ve gönlünle bak hâlâ görmedin mi?
25- Hem bizim önümüzde perdeler çok. Bundan ötürü çok şeyi idrak edemeyiz. Cehalet perdesi, azgınlığımız, duygu perdemiz, egomuz, arzın katmanları... Biz tüm bu perdeleri yırttık da mı o görünmedi?
26- Bazen de görmek istediğin zat, kendini göstermeli. O kendini göstermek istemiyorsa sen ne yapacaksın?... Ben ne yapayım?
27- Yine sen de bilirsin ki varlıklar çeşit çeşit. Kimi sadece hisseder, toprak kurdu gibi; kimi duymaz ama görür yılan gibi, kimi de bizim gibidir. İlla da göreceğim dersen bu diğer yaratıklara hakaret olmaz mı?
28- O en iyidir. Biz ise en iyi olmayanlarla kuşatılmışız. En iyi, nasıl kötü ya da eksik yerlerde görünsün? Çöplükte kral ne arar? Kutupta çiçek ne arar, ya da ateşte su ne arar?
29- Görmek istersin. Hâlbuki gözü olmayan ve duymayan insanlar çok. Ne yani "onlar görmüyoruz" deseler haklı mı olurlar? Bunu da sen gör.
30- İnsan çok inatçıdır. Gördüğünü İnatla inkâr eden de çoktuk , Verdiğin parayı alıp, inkâr eden de çoktur. Bunu da etraftan hatırla.
31- Görmek bir aşamadır. Duymaktan üstün olduğu hakikat. Ama ondan daha büyük aşamalar var( duyu ve duyguların tümüyle kavrama, en büyük aşamamızdır). Bir de bulunduğumuz aşamayı görelim. Birinci kattan çatıyı göremezsin.
32- Her şeyi dışarıda ulu orta gördün de mi onun da görünmesini arzularsın? Göremediklerin, gördüklerinden çok daha fazladır. Gördüğümüz bir, görmediğimiz ise bindir.
33- Gören esasta göz mü? Oysa ilim, şu an görenin gözden ziyade beyin olduğunu söylemekte. Göz bir kapıdır. Eğer esasta gören göz olsaydı, biz rüya da görmezdik. Rüyanın görme, duyma vb. hallerde normal yaşantıdan farkı yoktur. Hâlbuki orada akıl ve ruh görmektedir, göz değil. Rüyada gören, kalp ve akıldır.
34- İnsanda gözler çoktur. Kalp gözü, akıl gözü, mantık gözü gibi. Aslında Allah görünür; ama bu son saydığım gözlerle görünür. Bunlara göz değiller diyemezsin. Çünkü tüm insanlar onlara inanır. Aşık olanlar yoksa hangi gözle âşık olmuşlar. Merhamet eden hangi gözle merhamet eder. Bunu, bir araştır da göresin.
35- Aslında "her şey gözümün önünde olsun elle tutulsun" mantığı çocuk mantığıdır. Çocuklara soyut şeyler anlatılmaz, onların anlaması için anlatacağın şeyin somut yani elle tutulur ve gözle görülür olması lazımdır. Bunu söyleyenler aslında çocuk gibi bir arayış içindedirler. Çocuk gibi yapıp edecekleri sonra da yiyecekleri helvadan bir ilah istiyorlar.
36- Dikkat edin en değerli şeyler renkli olanlar mı yoksa renksiz ve şeffaf olanlar mıdır? Rahat görünenler mi yoksa görünmesi zor alanlar mı? İnsan için en değerli şeyler; su ve hava değil midir? Bunlar renksizdir. Akıl çok değerlidir o da görünmez.
37- Varlıklar çoğu zaman en değerli şeylerini saklarlar. Gül, diken arasında saklıdır. Tohum, meyvenin en orta karanlık bölmesindedir. Aile halimiz mahremimizdir, onu saklarız. Hazinesini ulu orta gösterenimiz var mıdır? Hayır, öyleyse Allah niçin kendini saklamasın? Yoksa ondan daha muhteşem ve mahrem hazine mi vardır?
38- Kişi olmayanı da göremez mi? Göremez diyemezsin. Çölde serap gören, rüya gören, hayal içinde olanı, ya da delinin gördüklerini düşün. Acaba millet bunları görmüş diye doğru mu addedeceğiz?
39- Şu da olamaz mı? O belki çok yakındır da ondan göremiyoruz. Sen kaşını görüyor musun? "Hayır. Ama ben aynayla görürüm" dersen şöyle deriz: Demek ki bazı şeyler için araç lazımdır. Allah için de belki o da bir araç verir de görürsün. Ama Allah, senin sana olan yakınlığından daha yakındır. Yüzündeki 'kaşı gördün. İçindeki Allah'ı hangi aynayla görürsün.
40- Bu tür istekler nefse tapmaktır. Oysa nefis zaten kördür. Kör nefis senden "Allah görünsün" diye istekte bulunamaz. Eğer kör olmasaydı, 10 lira için 10 yıl senin vasıtanla kendini hapis yatırır mıydı? Nefis kör olmasaydı bir anlık öfke ile adam vurup yirmi sene sürünmezdi.
41- Sen desen ki "Bu Ayasofya Cami'nin Ustasını görmesem, ben buranın bir yapıcısı olduğuna inanmam." Akıl bu sözü caiz bilir mi? Oysa kâinat sarayı Ayasofya'dan çok daha mükemmeldir. Kaldı ki herkes yaptığı yapıtın yanında gece gündüz nöbet de tutmamaktadır. Herkes yaptığının yanında durmak zorunda değildir. Sen ustaların tümünü göremezsin.
42- Allah görünmüyorsa birde Allah'ın bakış şekline bak. Allah nasıl işleri düşünür bunu bir hesapla. Onun nazarında soruna yaklaşalım. Allah kimseye muhtaç değil. Görünmek diye bir derdi ya da arzusu yok. O "benim yaptığım işler ortada; onlar zaten beni gösteriyor, derse sen ne dersin?
43- Sen onu (Allah'ı) seviyorsun ve görmek istiyorsun. Eğer derdin artık bu olduysa kim bilir belki diğer tarafta görürsün.
KAYNAK : Delilleri Sonsuz Olan Allah (M.Selahaddin ÇELİK) , Dua Yayıncılık