- I -
Iade-i muhakeme
Yargılamanın yenilenmesi
Iaşe
Yaşatma; besleme; geçinme
Ibâre
Deyiş; cümle; paragraf; bir bölüm söz
Ibhâm
Kapalı bırakma; açıklamama; belli etmeme; gizli kapaklı tutma
Ibka
Devamlı, sürekli kılma; yerinde bırakma
ibka
kalmış, bırakılmış
Ibra
Aklanma; temize çıkma; aklama; temize çıkarma Alacaklının, borçlusunda bulunan alacağından tamamen veya kısmen vazgeçmesi
Ibraz
Gösterme; meydana çıkarma; sunma
Ibtida
Başlama; başlangıç; ilkin; en önce; başta
Icâb
Gerekme; gerek; bir sözleşme için ilk söylenen söz
Icabet etme
Uyma
Icabı hal
Durumun gereği
Icar
Kiraya verme; kiraya verilme
Icâre-i müeccele
Sonradan alınacak kira
Icareteynli vakıf
Ivedili ve süreye bağlı kira sözleşmesi olan vakıf mallar
Icazet
Izin; ruhsat, diploma
icazet
Müsaade, ruhsat, mümeyyiz küçüklerin kendiliklerinden yaptıkları borçlandırıcı işlemleri velî veya vasîlerince sonradan verilen izin, müsaade.
Icâzet-i lâhika
Bir kimsenin izni olmadığı halde,yapıldıktan sonra bir şeyi kabul etmesi ve onaylaması
Icbar
Zorlamak
Icbar etme
Zorlama
Icmâl
Kısaltma; özetleme; öz; özet genel toplamı
Icra tetkik mercii
İcra-İflas dairesinin üzerinde olup, icra-iflas işlemlerinin doğru ve kanuna uygun olup olmadığını denetleyen ve ayrıca kanunun kendisine verdiği dava ve işleri gören özel mahkeme.
Içtihad
Özel görüş; anlayış; kavrayış
Içtima
Toplanma; toplantı; bir araya gelme
Içtimaî
Sosyal; toplumsal
Içtinap
Kaçınma; çekinme
Idame
Devam ettirme; sürdürme
Idâre-i husûsiyye
Il özel idaresi
Ifa
Ödeme; yerine getirme; bir işi yapma; edim
Ifadat
Sözler
Ifade
Anlatma; anlatış; anlatım
Ifham
Anlatma; anlatılma; bildirme; bildirilme
Iflas
Borcunu ödemeyen veya ödemelerini tatil eden borçlu hakkında yapılan takip sonucunda, mahkeme kararı ile tespit ve ilan edilen durum.
Ifrağ
Bir durumdan başka bir duruma sokma
Ifraz
Arazinin parçalanması; bölünmesi; parsellere ayırma; araziyi imar açısından uygun parçalara bölme
Ifşasına müeddi
Açıklanma gereği
iftikar
Yoksulluğunu, fakirliğini açığa vurmak
Ihale
Artırma veya eksiltme biçimiyle yapılan ve en uygun fiyatı teklif edene (en çok artıran veya eksiltene) işin/malın verildiği sözleşme yöntemi.
Ihâta
Bir şeyin etrafını çevirme; sarma; kuşatma; etrafı çevrilme; anlayış; geniş bilgi
Ihbar
Haber verme; bildirme; bildirim
Ihdas
Ortaya çıkarma; kurma; bir şeyi ilk kez ortaya koyma
Ihfa
Saklama
Ihkak-ı hak
Kendiliğinden hak alma
Ihlal etmek
Zarar vermek; zedelemek; dokunmak; hakkını zedelemek; çiğnemek; bozmak
Ihmal
Dikkatsizlikten ve özensizlikten kaynaklanan kusur; savsaklama; gerekli özeni göstermeme
Ihraç
Çıkarma; dışarıya mal satma; dış satım
Ihraz
Benimseme; sahipsiz bir malı sahiplenme
Ihtar
Hatırlatma; dikkati çekme; uyarma; uyarım
Ihtarname
Bir kimseye, bir hususu yerine getirmesi veya getirmemesi için yapılan yazılı uyarı; hatırlatma belgesi.
Ihticâc
Delil veya tanık gösterme
Ihtilaf
Anlaşmazlık; uyuşmazlık; çekişme; niza; görüş farklılığı
Ihtilat
Karışma; katılma; bir araya gelme
Ihtimam
Özen; bir şey, iş ya da kişiye özel dikkat gösterme
Ihtirâzi kayıt
Çekince; önkoşul; belli hakları kullanma hakkının saklı tutulması
Ihtiva etmek
Içermek; kapsamak; içine almak; içinde bulundurmak
Ihtiyar etmek
Seçmek; seçme hakkını kullanmak; tercih etmek; yeğlemek
Ihtiyarî
Isteğe bağlı; seçmeli; istemli
Ihtiyat
Sakınma;
Ihtiyati tedbir
Davacının, davasını kazanması durumunda, dava konusu şeye kavuşabilmesi için, davadan önce veya dava sırasında o şeyi garanti altına almasına yarayan önlem.
ihtizaz
Titreşme, titreşim.
Ihzâr
Hazırlama; huzura getirme;
Ihzaren celb
Sanığı veya tanığı, kendi arzusu nedeniyle gelmediği için mahkeme önüne hakim kararı ile zorla getirtme
Ihzarî
Hazırlayıcı; yetiştirici; hazırlık niteliğinde olan
Ika etmek
Yapmak; etmek; oluşturmak
Ikâme
Yerine koyma; yerine kullanma; dikme;yerine geçme; kaim olma; dava açma
Ikamet etme
Bir yerde yerleşme iradesi ve niyetiyle oturma.
Ikametgah
Bir kimsenin yerleşme kast ve niyetiyle oturduğu yer
Ikmal
Tamamlama; bitirme; devamlı olarak yiyecek içecek ve diğer gerekli malzemenin sağlanması
Ikrâh
Korkutma; bir kimseyi yapmak istediği şeyi yapmamaya, yapmamak istediği şeyi yapmaya korkutarak zorlamak
Ikrar
Saklamayıp söyleme; bildirme; açıkça söyleme; kabul
Ikraz
Borç verme; ödünç verme
ikraz
Borç verme ;ödünç verme.
Iktifâ
Yeter bulma; yetinme
Iktirân
Yakın varma; yanına gelme; yaklaşma; ulaşma; erişme
Iktisabî
Kazanma ile ilgili; edinme ile ilgili
Iktisadi
Ekonomik
Iktisap
Kazanma; kazanım; edinme; bir şeyin mülkiyetini elde etme
Iktiza
Gerekme; gerektirme; gereklilik; işe yarama ilâm yargı belgesi; mahkemenin verdiği nihaî (son ) kararın, iki taraftan her birine yöntemine göre verilen onamlı örnekleri; mahkeme kararı örneği (sureti)
I'lâmât
Bir davanın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmi vesikalar; kararı bildiren belge
Ilamlı icra takibi
Para veya paradan başka bir şey içeren konularda, önce bir mahkeme ilamı alınıp, ilamlara özgü icra takibi yapılması.
Ilamsız icra takibi
Elinde bir mahkeme ilamı bulunmayan veya bulunmasına rağmen ilamlı icra yoluna başvurmayan kişilerin, alacaklarını elde etmek için başvurdukları icra yolu.
Ila-nihâye
Sonuna kadar
Ilga
Ortadan kaldırma; yürürlükten kalkma; hükümden düşürme; geçersizleştirme
Ilka
Koymak, birakmak. Terk etmek, Öne atmak
Illet
Hastalık; sakatlık; bozukluk; neden; sebep
Illiyet bağı
Nedensellik bağı; bir neden ile ortaya çıkan sonuç arasındaki ilişki
Ilmî
Bilimsel
Ilmi içtihatler
Hukuk bilginlerinin hukuki sorunlarda ileri sunmuş oldukları görüş, düşünce ve kanaatlerdir.
Ilmühaber
Belge; birinin herhangi bir durumunu (örneğin ikametgahını) gösteren durum belgesi
Iltibâs
Karıştırılma; benzeşim; karışıklık
Iltihâk
Katılma; karışma
Iltisâk
Yapışma; bitişme; kavuşma
Iltizam
Kendi için gerekli sayma; gerektirme
Iltizami muamele
Bir kimsenin malvarlığının aktifinde yer alan kalemlere dokunmaksızın, yalnızca pasifini artıran bir işlem yapması; taahhüt işlemi; borçlandırıcı işlem;
Ilzâm
Susturma; bağlama
Imâl
Yapma; yapılma; meydana getirme
Imâr
Bayındırlık; bayındır duruma getirme; geliştirme
Imdi
Buna göre; şu halde; o halde
Imha
Yok etme; ortadan kaldırma; mahvetme
Imhâl
Mühlet verilmesi; süre verilmesi; erteleme; yeni bir önel tanıma
Imlâ
Doldurma; doldurulma; yazdırma; yazdırılma; bir dilin cümlelerini, kelimelerini doğru yazma bilgisi
Imtina
Kaçınma; çekinme
Imtisâl
Gerekeni yapma; bir örneğe göre hareket etme; alınan emre boyun eğme
Imtiyaz
Ayrıcalık; farklılık
Inbiâs
Gönderilme; meydana çıkma; ileri gelme
Ind-el-hâce
Lâzım olduğu; gerektiği zaman
Ind-ettemyiz
Temyiz sonunda; temyiz olunduğunda
Indinde
Yanında
Infâk
Beslemek; geçindirmek; nafakalandırmak
Infisah
Ortadan kalkma; dağılma; fesholma.
Infisâh
Fesh olunma; bozulma; hükümsüz kalma; dağılma; kendiliğinden ortadan kalkma
Inhisar
Tekel; monopol; alımın veya satımın tek bir elde toplanması
In'ikad
Bağlama; kurulma; toplanma
Inkılâp
Değişme; bir halden başka bir hale dönme; devrim
Inkişaf
Açılma; gelişme; gelişim; açınım
Inkisâm
Taksim olma; parçalanma; bölünme; ayrılma
Inkıta
Kesilme; kesinti; ara verme
Inkıyâd
Boyun eğme; kendini teslim etme
Inkiza
Bitim; sona erme
Inşâî
Inşaya, yapıya ait
Inşaî hak
Yenilik doğuran hak; bir hukuki durumun ortadan kaldırılması, değiştirilmesi veya yeni bir hukuki durumun yaratılması için kişinin kullandığı hak
Insicâm
Bir düzeye gitme; düzgün söz; düzgünlük; tutarlık
Intac
Sonuç verme; nitelendirilme; sonuçlandırılma; bitirme
Intifa
Yararlanma; bir şeyden istifade etme
Intifa hakkı
Yararlanma hakkı; başkasına ait bir malda, kullanma ve ürünlerinden yararlanma yetkilerine sahip olmayı içeren irtifak hakkı çeşidi
Intifa hakkı
Başkasına ait bir mal (hak) üzerinde, kullanma ve ürünlerinden yararlanma yetkilerine sahip olmayı içeren irtifak hakkı çeşidi.
Intihâb
Seçme; seçilme; seçim
Intikal
Bir mal üzerindeki tasarruf hakkının, kanun ile belli kimselere geçmesi
Intikal
Geçme; geçirim; nakil; birinden diğerine geçme; yer değiştirme; el değiştirme bir mal üzerindeki tasarruf hakkının kanun ile belli kimselere geçmesi
Intikal
Geçiş; göçüş; anlama; kavrama; yer değiştirme; el değiştirme
Intizâm
Düzgünlük; çeki düzen; düzenlilik
Intizâr
Bekleme; beklenilme; gözleme; gözlenilme
Inzibât
Yolunda olma; genel emniyetin yolunda olması; sıkı düzen
Inzimâm
Eklenme; katılma; ilave
Ipham
Belirsizlik
Ipka
Kalma; yerinde bırakma; görevinde bırakma; yenileme
Ipotek
Hak sahibine, alacağını, bir taşınmaz malın değerinden elde etme yetkisini veren sınırlı bir ayni hak.
Ipotek akit tablosu
İpoteğin kurulması sırasında tapu memuru tarafından düzenlenen ve ipoteğin durumunu gösteren resmi senet.
Ipotek belgesi
Tapu sicil müdürlüğü tarafından verilen ve ipotek akit tablosunun özetini içeren belge.
Ipotekli borç Senedi
Taşınmaz rehni ile güvence altına alınmış kişisel bir hak nedeniyle, yetkili tapu görevlilerince ilgili taşınmaza değer biçilerek, taşınmaz değerinin bağlandığı (sürümünün kolaylaştırıldığı) kıymetli evrak.
Iptal
Hukuk kurallarına aykırı biçimde yapılmışbir idari işlemin yargı organının kararıyla ortadan kaldırılmasıdır
irad Senedi
Şahsi nitelikte olmayan bir alacak için karşılık gösterilen gayrimenkulle sınırlı sorumlu olmak kaydıyla resmi senetle ve tapu senedine tescil ile sadece zirai gayrimunkuller, evler ve üzerine bina inşa edilecek arsalar üzerinde kurulan bir gayrimenkul rehin senedidir.
Irae
Tayin etme; gösterme
Irae edilmek
Gösterilmek
Iras
Yapma; etme; birine (zarar) verme, sebep olma
Irat Senedi
Bir alacak nedeniyle üzerinde gayrimenkul mükellefiyeti kurulan bir taşınmazın değerinin, taşınmazdan ödenmesi gerekli bir para borcu biçiminde bağımsızlaştırılarak, sürümünü artırmak için bağlandığı kıymetli evrak.
Irca
Eski duruma çevirme; geri döndürme; indirgeme
Irca olunma
Eski duruma getirme; çevirme; döndürme
Irsen
Irs yoluyla; miras yoluyla (geçerek)
Irtibat
Bağlantı; ilişki; ilgili olma
Irtifak
Hacet talep etme; ihtiyaç duyma; yükümlenim
Irtifak hakları
Bir taşınmaz üzerinde, bir kullanma ve yararlanmaya rıza göstermeyi veya mülkiyete özgü bazı hakların kullanılmasından kaçınmayı gerektiren ve diğer bir taşınmaz veya kişi yararına ayni hak olarak tesis edilen hukuki işlem.
irtikâb
Bekleme, gözleme. Bir işe girişmek
irtikâp
Kötü iş yapma, kötülük etme. Yalan söyleme, hile yapma.
Is'af
Yerine getirme
Isâl
Vardırma; vardırılma; ulaştırma; ulaştırılma
Iş'âr
Bildirme; yazı ile bildirme; gösterme
Isbât
Şahit ve delil göstererek doğrusunu ortaya çıkarma
Işgal
Tapu kütüğüne göre sahipsiz mal durumuna geldiği anlaşılan taşınmaz malları edinme yolu.
Işhâd
Şahit getirme; tanıklık ettirme; tanık gösterme
Işkâl
Zorlaştırma; güçleştirme
Iskan ruhsatı
Bir binada oturulabilmesi için, yapının tamamlanmasından sonra ve İmar Kanunu'na göre, o yapının kullanılabileceğine ilişkin olarak verilen belge.
Iskat
Düşürme; hükümden düşürme; yok etme; iptal
Islah
Düzeltme; davada tarafça düzeltme; iyileştirme; iyi bir hale getirme
islah
Taraflardan birisinin davada yapmış olduğu bir usul işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesidir.
Islahât
Düzeltme veya iyileştirme işleri
Isnad
Bir şeyi veya bir işi, birisi için yaptı diyebilme; bir şeye dayandırma; yükleme
Istiane
Yardım isteme
Isticar
Kira ile tutma; kiralama
Isticvap
Sorguya çekme; sorguya çekilme
Istida
Dilekçe; arzuhal; emanet bırakma; himaye (korunma) talep etme
Isti'dâd
Kabiliyet; akıllılık; anlayış; yetenek
Istidlâl
Bir kanıta dayanarak, bir nesneden sonuç çıkarma; kanıt ile anlama
Istifa
İsteğe bağlı olarak bir görevden ayrılma.
Istifade
Yararlanma; faydalanma
Iştigal
Meşgul olma; bir işle uğraşma
Istiglâl
Ipotek; ev, dükkân, tarla ve bunlara benzer taşınmazların geliri, karşılık gösterilerek rehine koyma
Istihap
Yanına almak
Istihdâf
Hedef tutma; amaç edinme; amaçlama
Istihdâm
Hizmete kabul etme; kullanma; çalıştırma
Istihkak
Hak istemek; hak ediş; bir şey üzerinde hak iddiasında bulunma
Istihkak davası
Taşınır veya taşınmaz bir mal üzerinde mülkiyet veya diğer bir aynî hak iddiasında bulunmayı konu alan dava
Istihlâk
Tüketim; kullanarak bitirme
Istihrâç
Çıkarma; çıkarılma; netice çıkarma; anlam çıkarma; anlama
Istihsal
Üretim; üretme; elde etme
Istikraz
Borç alma; ödünç alma
Istılâh
Terim
Istilzâm
Gerektirmek
Istimâ
Davada dinleme; yargıcın duruşmada iki taraf veya vekillerinin sözlü olarak ileri sürdükleri sav ve savunmaları ile,tanık ve bilirkişinin beyanlarını dinlemesi
Istimâl
Kullanma
Istimval
Ilgililerin rızası olmasa bile yasa gereğince ve değer pahası karşılığında kişilerin mallarına el konulması
Istina
Dayanak; dayanma
Istinad
Dayanma; senet, delil sayma
Istinâd etmek
Dayanmak; bir şeyi dayanak(mesned) olarak almak
Istinkâf
Çekimser kalma; çekinme; geri durma; sakınma
Istinsah
Suret çıkarma
Iştirâ
Alım hakkı; satın alma hakkı; hak sahibine istediği zamanda bir şeyin malikinden, o şeyin mülkiyetinin kendisine kararlaştırılan bedel karşılığında devrini isteme yetkisi veren hak
Iştira hakkı
Hak sahibine, istediği zamanda, bir malın malik
Iştirâk
Katılma; ortak olma; ortaklık
Iştirak halinde mülkiyet
Kanundan veya sözleşmeden ötürü birbirlerine ortaklık bağı ile bağlı bulunan kimselerin, bu ortaklıkları nedeniyle bir malın mülkiyetine elbirliğiyle sahip oldukları ve her birinin hakkının, o malın tamamını kapsadığı mülkiyet biçimi.
Istirdâd
Geri alma; alınma; geri isteme
Istisna
Ayrı tutma; kural dışı sayma
Istisna sözleşmesi
Yüklenicinin (müteahhidin), ücret karşılığında, iş sahibi için eser ortaya çıkarmayı borçlandığı sözleşme; eser sözleşmesi.
Ita
Verme; ödeme
Itfa
Söndürme; ödeme; bir borcu, ödeme, takas, af gibi bir sebeple kapatma; sona erdirme
itham
Suçlama, Suçlu görme.
Itlâk
Salıverme; koyuverme; boşamak; demek; denilmek; tabir
Itmam
Tamamlama
Ittiba
Uyma; itaat etme
Ittihâd
Bir olma; birleşme; birlik
ittiham
Suç altında bulunmak, Suçlamak. Töhmet altında olmak, Suçlandırmak.
Ittihâz
Edinme; edinilme; kabul etme; sayma; tutma; alma
ittihaz etmek
Saymak, tutmak, ... olarak görmek.
Ittisâl
Bitişme; kavuşma; yakınlık
Ivaz
Karşılık; bedel; eder; karşı bedel; mukabil eda; fiyat
Ivazlı akit
Iki tarafa borç yükleyen sözleşme
Ivazsız akit
Tek tarafa borç yükleyen sözleşme
Izaa
Kaybetme; yitirme
Izafe
Zammetmek; katmak; karıştırmak
Izale
Giderme; giderilme
Izale-i şüyuu
Herhangi bir malın kendisinin veya satılarak bedelinin paylaştırılması suretiyle, bu mal üzerindeki ortaklığın (paydaşlığın) giderilmesi.
Izhâr
Açıklama
Izrar
Zarar verme; zarara sokma.
Iztırâr
Zorunluluk; çaresizlik.
Iztırar hali
Kişinin açlık,susuzluk hali nedeniyle yada mevcut bir tehlike nedeniyle;üçüncü kişiye verdiği zarardan dolayı sorumluluk durumuna ilişkin hukuki konumu. BK.mad.52/;765 s.TCK.mad.49/3; TMK.mad.753