Döviz - Ansiklopedik Bilgi

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı busegül

  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Adana
  • 20005
  • +360/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • Allah birdir ve Muhammed (s.a.v.) onun elçisidir.
    • Uyanan Gençlik
Döviz - Ansiklopedik Bilgi
« : 13 Mayıs 2013, 15:28:10 »
Alm. Devisen (f), Fr. Devise (f), İng. Foreign Exchange, Foreign Currency.
Dar anlamda (çek, poliçe gibi) yabancı parayı temsil eden belgeler.

Türkçede yabancı ülkelerin paralarına “döviz” denmektedir.
Herhangi bir ülkenin parasının, başka bir ülkenin (veya ülkelerin) parasına dönüştürülmesiyle ilgili işlemlere de “döviz işlemi” veya “kambiyo işlemi” denir. “Döviz “ kelimesi dilimize Fransızcadaki “devise”den geçmiştir. Genel olarak “döviz” dendiğinde milletlerarası ödemelerde kullanılan ödeme araçlarının tamâmı ifâde edilir.

Ekonomik açıdan bakıldığında döviz, iktisâdî anlamda bir mal niteliğindedir. Döviz borsaları bâzı özel nitelikleri olan piyasalardır. Kısaca belirtmek gerekirse, New York, Londra, Tokyo, Frankfurt, Zürich ve Paris en büyük döviz borsaları arasında bulunmaktadır. Ancak, döviz piyasalarını belirli bir yer veya mekânla sınırlı piyasalar olarak düşünmek doğru değildir.

Döviz borsaları, muayyen coğrafî bölgelerde faaliyet gösterseler de, çeşitli elektronik haberleşme araçlarıyla birbirleriyle sürekli olarak ilişki içinde bulunurlar. Denilebilir ki, günün her saatinde dünyâdaki döviz piyasalarından herhangi birisi açık bulunur. Meselâ Amerika Birleşik Devletlerinin batısında yer alan San Fransisco’da borsalar kapandığında Uzak Doğuda Tokyo, Hong Kong ve Singapur borsaları, ayrıca bu borsalardaki çok uluslu Amerikan ve Avrupa bankalarının şubeleri yeni açılmışlardır. Uzak Doğu borsaları kapandığında ise Orta Doğunun mâlî piyasaları ve merkezleri iki saatten beri çalışmakta olup Avrupa borsaları mesâiye yeni başlamaktadır. Avrupa ile ortak çalışma saatleri sırasında New York borsasında faaliyet hacmi yoğunlaşmaktadır. Londra bankaları coğrafî konumları dolayısıyla, günlük çalışma süresi içinde öteki Avrupa piyasaları ve Kuzey Amerika dâhil olmak üzere, Uzak Doğu ve Orta Doğu piyasalarıyla işlem yapabilmektedirler.

Milletlerarası döviz borsaları 24 saat sürekli olarak çalıştıkları için döviz fiyatları (kurları) sürekli olarak değişirler. Döviz bir iktisâdî mal gibi işleme tâbi tutulduğundan, dövizin bir arz ve talebi ve dolayısıyla da bir fiyatı vardır. Döviz fiyatlarına “döviz kuru” (exchange rate) denmektedir.

Döviz kurları genellikle bir birim döviz başına (veya bununla değiştirilebilen) millî para miktarı olarak tanımlanır. Meselâ 1 $= 10.000 TL veya 1 DM= 6000 TL gibi. Döviz kurları 1 birim millî paranın karşılığı olan döviz miktarı olarak da tanımlanabilir. Bu şekilde düşünüldüğünde kurlar 1 TL= 1/10.000 $ veya 1 TL= 1/6000 DM olarak ifâde edilebilir. Bu iki sistem birbirinin tersidir. Birincisinde dövizin, millî para cinsinden değeri ifâde ediliyor; buna direkt-kotasyon sistemi deniyor. İkincisinde ise millî paranın dış değeri, yâni döviz cinsinden fiyatı gösteriliyor; buna da indirekt kotasyon sistemi deniyor.

Milletlerarası borsalarda döviz kurları ABD dolarıyla millî paralar arasındaki değişim oranı şeklinde ifade edilince, ABD doları dışında iki para arasındaki değişim oranı bunların dolar cinsinden fiyatlarına göre dolaylı olarak hesaplanabilir. Meselâ, 1 $ = 2000 TL 1 $= 2 DM ise; 1 DM= 1000 TL olur. Bu şekilde dolar dışındaki paralar arasında hesaplanan kurlara çapraz kur (cross-rate) denilmektedir. Yâni iki para arasındaki dolaylı değişim oranına çapraz kur adı verilir.

Yabancı paraların çapraz kurları arasında da bir uyum vardır. Çapraz kurlar arasındaki uyum bozulur, yâni dövizin ucuz olduğu yerden satın alınıp pahalı olduğu yerde satılması işleri ortaya çıkabilir. Bu farklardan yararlanarak kazanç sağlanması işlemine arbitraj denir. Geniş anlamda döviz ticâreti; döviz bazında mevduât bulundurmayı, döviz piyasaları arasındaki kur farkından kâr elde etmeyi (döviz arbitrajı), zaman içindeki kur değişmelerinden kâr elde etmeyi (döviz spekülâsyonu) de kapsamına almaktadır.

Döviz piyasaları vâdeli piyasa (forward market) ve vâdesiz piyasa (spot market) olmak üzere ikiye ayrılırlar. Vâdesiz piyasalarda döviz işlemleri herhangi bir işgününde o günün döviz kuru üzerinden yapılmaktadır. Vâdeli piyasalarda ise tarafların sözleşme ile tesbit ettikleri gelecekteki bir gün ve döviz kuru üzerinden (vâdeli döviz kuru) döviz alım ve satımının taahhüt edilmesi şeklinde yapılmaktadır.

Vaktiyle altın para sisteminin yürürlükte olduğu yıllarda ülke paraları, bulundurdukları veya temsil ettikleri altın miktarına göre birbirleriyle mübâdele edilirlerdi. Meselâ Türk lirası 2 gr altını, dolar 6 gram altını temsil ediyorsa, 1 dolar= 3 TL olarak belirlenirdi. Böylece belirlenmiş olan kurların değişmeleri de mümkün olmazdı. Altın para sisteminin çok önemli bir üstünlüğü olarak nitelenen bu husus, daha sonra kağıt para sistemine geçirilmesiyle birlikte geçerliliğini kaybetti. Döviz kurları sabit veya esnek olarak belirlenebilmesinin fayda ve mahzurlarını esas alan tartışmalar iktisat literatüründeki canlılığını hâlâ korumaktadır.

İkinci Dünyâ Savaşı sonlarından 1973 başlarına kadar dünyâda geçerli olan ve Bretton Woods Sistemi diye bilinen para sistemi bir sâbit kur sistemiydi. 1973 başlarından îtibâren Batılı ülkeler esnek veya değişken kur sistemini benimsemişlerdir. Ne var ki, Avrupa Topluluğu ülkeleri gibi bâzı sanayileşmiş ülkeler paralarını sâbit kurlardan birbirine bağlayarak bir para sahası oluşturmuşlardır. Belirtmek gerekir ki, günümüzde tam bir esnek kur sistemi hemen hemen hiçbir ülkede uygulanmamaktadır. Hemen hemen her ülke döviz kurlarının nisbî de olsa istikrarlı oluşunu özlemektedir. İstikrar arayışları ise döviz piyasalarına müdâhaleyi zorunlu kılmaktadır.

Türkiye’de 1929 yılına kadar Lozan Antlaşmasında yer alan hükümler dolayısıyla döviz piyasalarına fazla bir müdâhalede bulunulamamıştır.

Lozan Antlaşmasının koyduğu sınırlamaların sona ermesiyle birlikte, 20 Şubat 1930 târihinde çıkartılan 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Kânunu ile döviz işlemlerini düzenleme yetkisi Mâliye Bakanlığına verilmiş ve yoğun bir şekilde döviz kontrolu uygulanmaya başlanmıştır.

Özellikle 1983’ten sonra Türk Lirasına konvertibilite sağlamak yönünde getirilen bâzı düzenlemelerle 1567 sayılı kânunun uygulamaları yerine geniş ölçüde bir serbestî ortamı getirilmiştir.  Sâbit döviz kuru sistemi fiilen terk edilmiş ve kurların önce kısa aralıklarla, sonraları Merkez Bankasınca her gün belirlenmesi yoluna gidilmiştir. Hükümet 1989’da aldığı bir kararla banka ve yetkili kurumlara 3000 dolar veya eşdeğer döviz satabilme hakkı verildi. Mart 1990’da “32 sayılı karar” olarak bilinen Türk Parasını Koruma Hakkındaki Karar’da yapılan değişiklikle, Türkiye’de yerleşik kişilere sınırsız döviz bulundurma ve transfer etme gibi haklar tanındı. (1993)



[color=red]Döviz kavramı ve kullanımı[/color]

Dövizin diğer kullanım şekilleri şöyledir:

    Yurtdışı hesapları ve Menkul Kıymetlerde
    Ülke içerisinde yabancı para cinsinden yönetilen hesaplarda - döviz hesaplarında
    Döviz cinsinden para değişiminde, çekler ya da havalelerde.

Döviz çeşitleri terimsel olarak farklılık gösterir. Nakit para (banknotlar ve madeni paralar) yabancı para cinsindendir.

Dövizler sıklıkla fiyat belleği olarak kullanılır. Ulusal para biriminin değeri ya da bu cinsten olan taleplerin değeri gelecek için aşağı yukarı sabit olarak kabul edilmektedir. Bu etki beklenen yüksek enflasyonu ortaya çıkarmaktadır.

Döviz olarak bir nakit para birimini kullanmak, döviz sahipleri adına da riskler doğurur, zira nakit para biriminin dolaşım hızı, değer belleği olarak temel kullanım işlevi aracılığıyla oransız bir şekilde düşüşe geçer. Yurtiçi para dolaşımı durdurulur durdurulmaz, savunmasız enflasyon adına para biriminde her bir merkez bankasının döviz cinsinden para miktarı (burada nakit para) arttırılır. Rastlantısal sapmalar (dalgalanmalar) aracılığıyla dolaşım çok az artar (ve bundan dolayı fiyatlar buna göre yükselir), daha sonra önceden var olan çok miktardaki nakit para dolaşıma geçebilir. Bu durum enflasyonu kaçınılmaz kılar; böyle bir etki Japon Yeni’ni ve Amerikan Doları’nı olumsuz yönde etkiler.

Dövizleri beklenmeyen bir enflasyon altında bulunan bir döviz sahibi risk alabilir. Örneğin Avrupalı yatırımcılar 2002 yılında ABD dolar kurunun Avro karşısında değer yitirmesi nedeniyle Amerikan Hisse Senetleri'nde kayba uğramışlardır; fakat bunun yanı sıra Amerikan Doları’nda hisse senetleri ciddi şekilde düşüş yaşamıştır.