Git
Kendini de al git. Ama öyle sessiz, öyle sakin, öyle yapmacık veda sözlerini katıp da yoluna. Sanki seninle pek sıradan bir tramvay durağında sözleşmiş gibi. Sanki bana “Sen git, ben hemen geliyorum” demişsin gibi. Git kendini bana bırakmadan…
Kelimeleri de al git. Yeni sözler söylemek gerek artık. Başka şehirlerden başka diyarlara. Sadece formu değişiyor sevdanın. Yoksa biz aynı biz, dünya aynı dünya ve her dem bir yanı kanayan baştan kabul sevgimiz…
Sesini de al git. Bana bırakırsan aklım almaz, içim kaldırmaz, nefesime sığmaz. Dudaklarını dışa bükerek söylediğin sözler büyür bir yanımda. Bir yanım öksüz kalır bırakırsan. O yanım da sen olursun bir ihtimal, dayanamam.
Saçlarını da al git. Ama almışken bin bir rengini koyup da çantana. Olur ya bir çiçekten, bir denizden, bir gökyüzünden, bir ağaçtan, bir geceden ilişirse gözüme renklerin, üzülürüm, çok kötü olurum, bildiğin gibi değil olurum. Çok şey düştü gözümden, hepten yok olurum.
Git hadi bakma öyle. Beşinci sınıf şarkılardaki gibi son anda “Gitme” diyecek hâlim yok, ben o hakkımı çoktan tükettim, belki de boşa harcadım, özür dilerim.
Git ki bir dönüş edin kendine…