Alm. Zigeuner (pl.), Fr. Bohemiens, 2. Tzganes tzigaris (pl.), İng. The Gypsies.
Hemen hemen dünyânın her yerine dağılmış bulunan ve göçebe hayâtı sürdüren bir kavim.
Bâzı âlimlere göre çingenelerin menşei Hindistan olup, M.S. 9. yüzyılda buradan yayıldıkları söylenir. Ana yurtlarından ayrılan çingeneler iki ayrı kolda yayılmıştır. Birincisi Rusya’ya, Avrupa’nın güneydoğusuna ve orta kısımlarına; ikincisi Suriye, Filistin, Kuzey Afrika üzerinden İspanya’ya gitmişler ve burada kalabalık bir nüfus meydana getirmişlerdir.
Çingeneler 13 ve14. yüzyılda çeşitli bölgelerde büyük gruplar hâline gelmişler; 1322’de Girit’te, 1347’de Korfa’da, 1417’de Romanya’da, İngiltere’de, Macaristan’da, Almanya’da, 1471’de ise İsviçre’de görülmüşlerdir. Çingenelere; Arabîde Gacarî, Fransa’da Tsigunes, Yunanlılar’da Atbinganoi, Macaristan’da Chiganz, İtalya’da Zingasi, Almanya’da Zigenner, İngiltere’de Gypsy, İspanya’da Gitona, Romanya’da Faraon, Rusya’da Tsigan isimleri verilir. Doğu Anadolu’da Karaçi, Boşa isimleri de verilir.
Avrupa’daki çingenelerin dili Hint’deki Sayayan ve Dolamanların diline benzer, Ön Asya’ya yerleşenlerde Sâmi dillerini, Hint ve Avrupa dillerini kullananlara rastlanır. Bulundukları ülkenin dillerini de bilirler. “O Del” veya “O Beng” gibi tanrılara inanırlar. İslâm dînini ve Hıristiyanlığı kabul edenler de vardır. Çingeneler geldikleri yer olan Hintlilere benzer. Kara saçlı, kara gözlü, tenleri koyu esmer veya kumraldırlar.
Çingeneler genellikle çadırlarda göçebe hayâtı yaşar. Avrupa’nın bâzı bölgelerinde ise mesken olarak çadırlı arabaları tercih ederler. Kış mevsiminde şehir yakınlarına toplanırlar. Çingeneler kendi aralarında kabîle veya soylara ayrılırlar. Her kabîlenin gidilecek yerleri, yapılacak işleri tanzim eden bir reisi ve anası bulunur. Çingeneler bir evli olup, çok çocukludurlar. Çocuklarını her türlü hayat şartlarına alıştırırlar. Hattâ küçük çocukları soğuğa alışıp çeliklenmesi için, soğuk suyun içerisine sık sık sokup çıkarırlar. Kendi aralarında suçluya para cezâsı verirler veya kabîle içerisinden kovarak yalnız yaşamaya sevk ederler.
Çoğu zaman bir araya gelen çingeneler aralarındaki anlaşmazlık yüzünden birbirlerine girerler ve kavgaları günlerce devâm eder. Göçebe hâlinde yaşayan çingenelerin erkekleri gözer, kalbur, elek, sepet, maşa, kürek gibi âletleri yapar, kadınları da dolaşıp bunları satar. Yaşlı kadınları fala bakar. Bâzıları bulundukları yerde zurna ve davul çalıp oynar.
Osmanlılar zamânında İstanbul’daki çingeneler, ahlâksızlıklarıyla halkı rahatsız ettikleri için Anadolu’ya sürülür, gittikleri yerlerde aynı ahlâksızlıkları devâm ettirdikleri için şiddetli cezâlara çarptırılırlardı.