Muhtasar ilmihal - Hasan Arıkan (Resimli Namaz Hocası)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Ynt: Muhtasar ilmihal
« Yanıtla #60 : 17 Ekim 2010, 18:54:44 »
Zekât

Zekat; zekâta mahsus malı, hususî şartlarıyla müstehak olana temlik ederek vermektir. Bu itibarla, zekât verecek kimse zekâta niyet ederek bir fakiri doyursa, temlik olmadığından zekâtını ödemiş sayılmaz.

Zekâtın farz olmasının şartı: Bâliğ, (ergen) akıllı ve hür olan ve borcu bulunmayan müslümanın, aslî ihtiyacından fazla olarak üzerinden bir yıl geçen nisap miktarı mala mâlik olmasıdır. Nisap miktarı malda, ayrıca nemâ (üreme, çoğalma) da şarttır. Altın ve gümüş, çoğalmasa da, nisap miktarı olunca zekâtları verilir.

Nisap: Zekâtın vâcip olması için dinin koyduğu bir ölçüdür ki, bu da kişinin borcundan hariç 20 miskâl (80.18 gram) altın veya bunun değerinde para ve ticaret malıdır.

Paranın her 40 liradan bir lirası zekât olarak verilecektir. Canlı hayvanların zekâtı nev'ine göre değişir. Koyunda; kırkta bir, devede; beş devede bir koyun, sığırda; otuzda bir danadır. Madenler de zekâta tâbidir.

Öşür
Öşür, arâzi mahsüllerinin zekâtıdır ve çıkan mahsûlden onda birini vermektir. Şâyet arâzi para ile sulanıyorsa yirmide biri verilir. Arazi mahsülleri, buğday, arpa, pirinç, darı, karpuz, hıyar, patlıcan, yonca, zeytin, susam, bal, kudret helvası şeker kamışı ve meyveler gibi mahsüllerdir. Türkiyede araziler tapulu ve sahipli olduğu için Türkiye arazisi öşür arazisidir. Ziraatle uğraşan müslümanların yediklerinin helal olabilmesi için bu öşür zekâtını mutlaka vermeleri lâzımdır.

Masârıf-ı Zekât
Masârıf-ı zekât, zekâtın verilip sarfolunabileceği yerler demektir ki, 8'dir. Tevbe sûresinin 60. âyetinde açıklanmıştır.

Zekâtın Verileceği Yerler

    * (Nisaba sahip olmayan) Fakirler,
    * (Hiç birşeyi bulunmayan) Miskinler,
    * Zekât toplama memurları,
    * Müellefe-i kulûb,
    * Kölelikten kurtulacak kimseler,
    * (Borcunun karşılığı malı olmayan) Borçlular,
    * (Fi sebîlillah) Allâh yolunda,
    * (Harçlıksız) Yolda kalmışlar.

Zekât bu sekiz yerden herhangi birine verilebilir. Ancak verilmesi en faziletli yer, hiçbir şeyi olmayan miskinler ve Allâh yoludur.

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Ynt: Muhtasar ilmihal
« Yanıtla #61 : 17 Ekim 2010, 18:55:07 »
Hac

Hac, zilhicce ayında ihrama girerek arefe günü Arafat'ta vakfe yapmak, sonra da Kâbe'yi tavaf etmekten ibarettir.

Şartlarını hâiz olan her müslümana, ömründe bir defa hac yapmak farzdır.

Haccın Farz Olmasının Şartları

    *
      Müslüman olmak,
    *
      Ergenlik çağına ulaşmış olmak,
    *
      Akıllı olmak,
    *
      Hür olmak,
    *
      Aslî ihtiyaçlarına ve evine dönünceye kadar âile ferdlerine yetecek, yol ve vasıta masraflarını karşılayacak kadar paraya sahip bulunmak.
    *
      İslâm memleketi olmayan yerde müslüman olan kişi, haccın farz olduğunu bilmek.

 

Haccın Edasının Farz Olma Şartları

    *
      Vücudun sıhatte olması,
    *
      Yol emniyetinin bulunması,
    *
      Kadının, kocası veya mahreminin (oğlu, kardeşi, babası gibi, nikâhlanması câiz olmayan bir yakınının) yanında bulunması.
    *
      Kocası ölen veya boşanmış olan kadının iddetinin bitmiş olması,
    *
      Hapislik gibi bir engelin bulunmaması.

 

Haccın Sıhhatinin Şartları

    *
      İhram (Hac niyeti ile ihrama girmek)
    *
      Zaman (Zilhicce ayı)
    *
      Mekân (Kâbe ve Arafat)
    *
      İslâm. (Yani müslüman olmak)

 

Hac hakkında daha geniş bilgiye sahip olmak isteyenler "Muhtasar HAC REHBERİ" isimli eserimize müracaat edebilirler.

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Ynt: Muhtasar ilmihal
« Yanıtla #62 : 17 Ekim 2010, 18:55:29 »
Kurban

Kurban, Allâhü Teâlâ'ya yakınlık için, ibâdet niyetiyle kurban bayramı günlerinde, kurbana müsait bir hayvanı kesmektir.

Kendisine fıtır sadakası vâcip olan kimselere kurban da vâciptir. Yâni nisaba mâlik olan hür, mukîm, her müslümana vâciptir.

Kurban, kesenin kendi nefsine bedel olarak kesilir. Allâh rızâsı için hâlisâne bir niyetle kesilen kurbanın akan ilk kanı ile birlikte kurban kesen mü'minin günahlarının bağışlanacağı beyân olunmuştur.

Kurbanın Kesilme Vakti, Şekli ve Niyet
Kurbanın kesilecek vakti, Kurban Bayramı'nın birinci, ikinci ve üçüncü günüdür. Ancak, günlerin tesbitindeki hesap hataları göz önünde bulundurulmalı ve imkân nisbetinde üçüncü güne bırakmamaya gayret etmelidir. Zaten efdal olan da birinci günü kesmektir.

Kurbanı Kesme Şekli
Kurbanlık hayvan incitilmeden kıbleye karşı yatırılır.
Ayakta iken duâsı okunur.
Üç defa "Allâhü ekber, Allâhü ekber lâ ilâhe illellâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhilhamd" diye tekbir alınır ve şöyle niyet edilir:
- "Yâ Rabbi! Şu vücûdum sana karşı o kadar hata, o kadar isyân etti ki, affedilebilmem için bu vücûdu sana kurban etmem icabediyor. Fakat sen şerîatınla insan kurban etmeyi haram kıldığından vücûduma bedel olarak bu hayvanı kesiyorum, kabul eyle Yâ Rabbi, Bismillâhi Allâhü ekber." deyip kurban kesilir.
Evlâ olan, kişinin kurbanını kendisi kesmesidir. Ancak, kesmek elinden gelmeyenin, müslüman birini vekil edip yanında durması efdaldir.

Kurbanın eti üçe taksim edilir. Bir parçası kendi ailesine nafaka, ikinci parçası dost ve ahbaba ziyafet, üçüncü parçası da fakirlere sadaka olarak verilir.

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Ynt: Muhtasar ilmihal
« Yanıtla #63 : 17 Ekim 2010, 18:55:54 »
Günah Nedir ve Başlıca Günahlar

Günah: Allâh'ın haram kıldığı herhangi bir şeyi yapmaktır.

Günahlar İki Kısımdır

   1.
      Büyük günahlar,
   2.
      Küçük günahlar.


Başlıca Büyük Günahlar

    *
      Allâh'a ortak koşmak,
    *
      Adam öldürmek,
    *
      Nâmuslu kimseye iftira etmek,
    *
      Zina etmek,
    *
      Harpten kaçmak,
    *
      Sihir yapmak ve yaptırmak,
    *
      Yetim malı yemek,
    *
      Ana ve babanın, meşrû isteklerine karşı gelmek.
    *
      Harem-i şerifte günah işlemek.
    *
      Fâizcilik yapmak,
    *
      Hırsızlık yapmak,
    *
      İçki içmek.

 

Her ne kadar sayı itibâriyle büyük günahlar 12 ise de, ictihâden bu günahlardan biri kadar çirkin olan herhangi bir günah da büyük günahtır. Ayrıca devamlı yapılan küçük günahlar da büyük günah olur.

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Ynt: Muhtasar ilmihal
« Yanıtla #64 : 17 Ekim 2010, 18:57:01 »
Günah Hastalığından Kurtulmanın İlâcı: Tevbe ve İstiğfar

Maddî kirleri sabun ve su giderdiği gibi kalbi karartan, insanı cehennemlik yapan, mânevî hastalık ve kirleri de tevbe, istiğfar ve Allâh'tan korkarak gözlerden akıtılan nedâmet yaşları giderir.

Doğuştan, insan gâyet temiz ve güzel yaratılmıştır. Peygamber Efendimiz, insan kalbinin fıtraten ayna gibi beyaz yaratılmış olduğunu beyân buyuruyor. İnsan, bu kalbi karartır, içine şüphe, vesvese, fitne, fesat, kin, intikam ve hased gibi zulmânî hisler doldurursa o insan korkunç bir hastalığa tutulmuştur. Bu hastalıktan kurtulamazsa Allâh korusun gideceği yer cehennemdir. Bu hastalıktan kurtulmanın çâresi de tevbe ve istiğfar etmek, ayrıca kalbinden kötü niyet ve hisleri atarak, pişmanlık gözyaşları dökmektir.

İnsan günah kirlerinden temizlenmek için tevbe ve istiğfara devam etmelidir. Bilhassa gece yarılarında ve seher vakitlerinde namaz kılarak ve salevat-ı şerife ve dualar okuyarak Cenâb-ı Hakk' tan af ve mağfiret dilemelidir.

Ümitsizlik Doğru Değildir
Emin de, yeis de küfürdür. Yâni, "Ben şu kadar hayırlar yaptım; artık Cennet'i kazandım" gibi inanç ve düşünce içinde olarak kendisini Allâh'ın gazabından emin kabul etmek, veya: "Ben bu kadar günahlar işledim. Cehennemi boyladım. Bana kurtuluş yoktur" gibi bir yeis (ümitsizlik) içinde bulunmak da küfürdür. Peygamberimiz: "Mümin, korku ile ümit arasında olacaktır" buyuruyor. Mü'min, Cenâb-ı Hakk'ın rahmetinden dolayı ümit mevkiinde, kendi noksanından dolayı da korku mevkiinde olacak. Öyle ki, Cennet'e bir kişi girecek deseler, "Acaba ben miyim?", Cehennem'e bir kişi atılacak deseler, "Acaba ben miyim?" diyecektir.

Bir hadîs-i kudsîde Cenâb-ı Hakk: "Kulum bana bir karış gelirse ben ona bir kulaç varırım, kulum bana yürü-yerek gelirse, ben ona koşarak varırım" buyuruyor. Bu hadîs, Cenâb-ı Hakk'ın kendisinden af ve hidâyet isteyen kuluna af ve hidâyeti lütfetmekteki acelesinin ifâdesidir.

Tevbenin Kabul Olmasının Şartları
İnsan, işlediği günâhın zararını bilmelidir. Çünkü günah insanı dünya ve ahiret saadetinden uzaklaştırır.
İnsan, işlediği günahlardan kalben elem ve pişmanlık duymalıdır.
Bir daha günah yapmamağa kararlı olmalıdır. Bir günah işleyince hemen akabinde iyilik yapmalı, namaz kılıp istiğfar etmelidir. En büyük istiğfar tesbih namazıdır.
Ayrıca hakkına tecâvüz ettiği kimselerle helâllaşmalıdır. Kalb gaafil ve günah yapmaya istekli olduğu halde sırf dil ile yapılan tevbe ve istiğfar faydasızdır.

Büyük İstiğfar

 

سُبْحَانَ ٱللهِ وَبِحَمْدِهِ سُبْحَانَ ٱللهِ ٱلْعَظِيمِ اَسْتَغْفِرُ ٱللهَ ٱلْعَظِيمَ وَاَتُوبُ اِلَيْكَ


"Sübhânallâhi ve bihamdihî sübhânallâhi'l-azıym estağfiru'llâh'el-azıym ve etûbü ileyk."

Bilhassa kendisinden büyük günah sâdır olmuş kimseler ise, aşağıdaki şu duâya çokça devam etmelidir:

ٱَللّٰهُمَّ مَغْفِرَتُكَ اَوْسَعُ مِنْ ذُنُوبِى وَرَحْمَتُكَ اَرْجٰى عِنْدِى مِنْ عَمَلِى


"Allâhümme mağfiretüke evseu min zünûbî ve rahmetüke ercâ indî min amelî."

İnsanda bütün günahların ve kötü ahlâkların baş sebebi "nefs-i emmâre" dir. Peygamberimiz nefisle alâkalı "Senin en büyük düşmanın iki kaşının arasındaki nefsindir" buyurmuşlardır. Şimdi Mehmed Şemseddin Nuri Hazretlerinin Miftâhul Kulûb isimli kitabından nefsin ne olduğunu kısaca öğrenelim.