Yüreğim neden böyle kırılgan oldu Ya Rab!
Ben ki, senin izninle tüm tasalara göğüs gererdim.
Peygamber hatırası bir tebessümle karşılık verirdim
Elini kaldırıp üstüme yürüyene bile…
“Kötü söz sahibinindir.” der sabrederdim.
……….ve sen Ya Rab!
Yine senin lütfûn ile sahip olduğum
Bu ahlâka şükretmem için hep izin verdin.
Korumam için hep yardım ettin.
Gün olmadı ki, bu davranışlarımın
Karşılığında katından bir ödül bulmayayım…
Gün olmadı ki, dilimden düşmediğin anlarda
Tebessüme dönüşmesin bahşettiklerin…
Ne zaman ki senin sohbetinden sıyrıldı yüreğim,
İşte o günden beri biçareyim!
Ne zaman ki kalbimdeki yerini başka heveslere pazarladım,
İşte o andan beri avareyim!
Senden uzaklık ateşmiş Ya Rab!
Yanıyorum, merhamet et!
Gül kokulu bahçeler düşlemedim.
İçinde türlü nimetlerin olduğu cennetler hayal etmedim.
Sana sığındığımda tek duam vardı dilimde…
“Rabbim sana layık olmam için bana yardım et.”
Seni her zerremde hissetmeyi diledim hep…
Dert ortağım sendin.
Dostum sendin.
Kendi kendimle konuşmalarımda ve hesaplaşmalarımda
Tasdik edicim sendin.
Sorularıma yanıtlar bulurken baktığım her yerde,
Kaynağının sen olduğunu bildiren sendin.
Lakin senden uzaklara düşürdüm yüreğimi…
Şimdi ümitlerimi ellerimle baltalıyor,
Nefret rütbeleri giydiriyorum benliğime.
Ne zaman ki, dalganın kıyıdan çekilişi gibi
Çekildi yüreğim nihai hedefinden,
Bil ki canlı olan ne varsa yok oldu bedenimden…
Tüm kiri görünür oldu gözüme benliğimin.
Senden uzaklık perişanlıkmış Ya Rab!
Ölüyorum, merhamet et!
Şimdi Yunus’ça yalvarıyorum.
O Taptuk ki, senin kulundu,
Varamadı aşık Yunus onun dergahına eğri odun ile…
Bense tüm dalları eğri bir ağacım.
Affet beni Ya Rab!
Yine yüreğime kurdum tahtını..
Sana döndür yüzümü, beyaza boya bahtımı...
Rabbim! Bedenimi de ruhumu da
Öyle bir kapla ki varlığınla,
SENDEN BAŞKA BİR ŞEY KALMASIN!...