Osmanlı devri alim ve lügatçısı. Asıl adı Muslihiddin Mustafa bin Şemseddin’dir. Afyonkarahisar’da doğdu. Bu yüzden Karahisari nisbesi ile de tanınır. Ahteri mahlasıdır. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Babası devrin meşhur hattatlarından Şemseddin Ahmed Çelebi’dir. Ahteri’nin çocukluğu ve hangi hocalardan tahsil gördüğüne dair kaynaklarda bir bilgi yoktur. Tahsilini tamamladıktan sonra Kütahya Haliliye Medresesine 15 akçe yevmiye ile müderris oldu ve ömrünün sonuna kadar müderrisliğe devam etti. Müderrislik hayatında büyük bir başarı göstermiş, ilmi, iktidarı ve cerbezesi ile kısa zamanda tanınmış ve Kanuni Sultan Süleyman devrinin sayılı alimlerinden olmuştur. 1560 senesinde Kütahya’da vefat etti. Kabri oradadır.
Ahteri; siyer, fıkıh, Arab edebiyatı ve lugat alanlarında çalışmalar yapmış ve çeşitli eserler yazmıştır. Başlıca eserleri şunlardır:
1) Ahteri: Ahteri- i Kebir olarak da bilinen Arapça-Türkçe bir lügat olup, en meşhur eseridir. On altıncı yüzyıldan beri Osmanlı medreselerinde okutulmuştur. Eser, yaklaşık 40.000 kelime ihtiva eder. Arapça kelimeler alfabetik olarak verilmiş; karşılıkları o devirde yaşayan Türkçe kelimeler yanında müteradifleri (eş anlamlıları) ile gösterilmiştir. Şevahid olarak (metindeki geçtiği şekliyle) maddebaşı alınan kelimenin geçtiği Arapça metne de yazılmıştır. Eserin birçok yazma nüshası vardır. 2) Cami-ül-Mesail: Bazı fıkıh meselelerini ihtiva eder. Ümm-ül-Feteva diye de bilinir. Eserin Süleymaniye Kütüphanesinin bazı bölümlerinde yazma nüshaları vardır. 3) Tarih-i Ahteri: Peygamberlerin ve bazı İslam alimlerinin hayatlarına ait olan eserin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi, Fatih kısmı 4211/1 numaradadır. 4) Hamil-ül- Muhadarat, 5) Şerh-i ale’r-Risalet-il-Kefevi fi’l-Edeb.