TÜRKİYE'DE NEMLİLİK VE YAĞIŞ
Ülkemizin her yerinde nem ve yağış oranları aynı değildir. Bunda ülkemizin coğrafî özellikleri yani denize uzaklık, yükseklik gibi birtakım etmenlerle ülkemizi etkileyen hava kütleleri de önemli rol oynar.
a. Oluşumlarına Göre Yağış Tipleri Konveksiyonel Yağışlar (Yükselim Yağışları): Bu tür yağışlar, iç bölgelerimizde daha çok etrafı dağlarla çevrili ova ve havzalarda görülür. Kapalı alanlarda yazın sıcaklıkların artmasına bağlı olarak büyük ölçüde buharlaşmalar olur, aynı zaman diliminde arazinin üzerinde bulunan hava kütleleri de ısınır. Isınan hava kütleleri içlerine su buharını alarak yukarıya doğru yükselmeye başlar. Bu hava kütleleri, yükselmeye bağlı olarak genişler ve soğur. Soğuyan hava kütlelerinin içindeki su buharı yoğunlaşarak bulutları oluşturur ve ardından yağmur başlar. Ülkemizde özellikle ilkbahar sonu ile yaz aylarında görülen bu yağmurlar; çok kısa süreli olup gök gürültüsü, şimşek ve yıldırımlarla sağanak şeklinde yağar. Genellikle öğleden sonra yağan bu yağmurlara halk dilinde "kırkikindi yağışları" adı verilir.
Cephe Yağışlar (Depresyon Yağışları): Alçak basınç sistemine bağlı olan cephelerin oluşturdukları yağışlardır. Özellikle kuzeybatı ve kuzeyden gelen soğuk hava ile güneyden gelen sıcak hava karşılaşarak birbirlerine çarpmaları sonucunda yoğunluğu az olan sıcak hava kütlesi soğuk hava kütlesinin üzerinde yükselmeye başlar. Yükselen kütlede soğuma ve yoğunlaşmanın artmasına paralel olarak bir süre sonra yağışlar oluşur. Bu yağışlar, öteki yağış türlerine göre ülkemizde hem
yaygın görülen hem de daha geniş alanlarda etkili olan yağışlardır. Örneğin; bu tür cepheler, Balkanlardan gelip Marmara ve Karadeniz bölgelerini etkisi altına alarak bol yağış bırakır. Akdeniz üzerinde oluşan cepheler, ilk önce Ege ve Akdeniz bölgelerini daha sonra İç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizi etkileyerek yağışlara neden olurlar.
Orografik Yağışlar (Yamaç Yağışları): Ülkemizde yeryüzü şekillerinin fazla engebeli olması, dağlar gibi yükseltilerin önemli yer tutması nedeniyle orografik yağışlar, cephe yağışları kadar olmasa da oldukça yaygındır. Özellikle Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinin kıyı kesimlerinde bu tür yağışlar çok fazla yer tutar. Örneğin; Karadeniz üzerinde yer alan serin ve nemli hava kütleleri güneye doğru hareket eder. Bu kütleler, Karadeniz Bölge-si'nde kıyıya paralel uzanan Kuzey Anadolu Dağlarına çarpar ve bu etkiyle yukarı doğru yükselir. Yükselmeye bağlı olarak bu kütleler soğur, yoğunlukları artar ve bu yamaçlara yağış bırakır. Akdeniz Bölgesi'nde Toros dağlarının güney yamaçlarında da benzer yağışlar oluşur. Yazın, Aladağ ve Bolkar dağlarının güney yamaçlarında görülen yağışlar, nemli hava kütlelerinin bir dağ yamacı boyunca soğuması sonucu oluşur (Şekil 9).
Şekil 9 : Yağış tipleri
b. Türkiye'de Yağış Çeşitleri ve Önemi
Ülkemizde gerek sıcaklık değerlerindeki gerekse nem oranlarındaki değişiklikler yağış türlerinin çeşitlilik göstermesine neden olmuştur. Yağmur, kar, dolu, kırç, çiy, kırağı ülkemizde görülen başlıca yağış çeşitleridir.
c. Türkiye'de Yağışın Dağılışı
Türkiye'de yağışın dağılışını; dağların uzanıç doğrultuları, denizler, bakı özellikleri, mevsimlere göre farklılık gösteren basınç rejimi gibi birçol coğrafî etmen etkiler. Ayrıca ülkemizin orta kuşal iklimi ile yazları kurak geçen subtropikal iklimin bi çeşidi olan Akdeniz ikliminin etkisinde olması ne deniyle dağların denize bakan kesimleri ile iç ke simler arasında yağış miktarı açısından önemi fark vardır.
Doğu ve Batı Karadeniz kıyılarımızın kuzeyi bakan dağlık kesimleri, Akdeniz kıyılarımızın gü neye bakan dağlık kesimleri, Güneydoğu Torosla rın yüksek kesimleri ile Ege Bölgesi'ndeki dağlıl alanlar ülkemizin en çok yağış alan yerleridir. Bu ralarda yıllık ortalama 1500-2000 mm yağış düşeı Bu yağış miktarı Doğu Karadeniz kıyılarımızd; 2500 mm'ye kadar ulaşır.
Ege Bölgesi'nin batısı, Trakya ve Kuzey Anadc lu Dağları'nın güneye bakan etekleri, Toros dağları nın kuzeye bakan etekleri, Çukurova ve çevres Doğu Anadolu'nun yüksek yaylaları ile Güneydoğ Anadolu'nun kuzeyindeki dağlık bölgelere geçi alanlarında yıllık ortalama yağış miktarı 500-100 mm arasındadır. Buralar aynı zamanda yağış alanlardan kurak alanlara geçiş yerleridir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi (özellikle Şanlı Urf ve çevresi), Doğu Anadolu Bölgesi'nin çukurda ka lan havzaları ile İç Anadolu Bölgesi ülkemizin en a yağış alan yerleridir. Buralarda yıllık ortalama yağı miktarı 300-500 mm arasında değişir. Bu miktar i Anadolu'daki Tuz Gölü ve çevresinde 300 mm'ni altına düşer. Az yağış alan bu alanlar ülkemizde arazilerin hemen hemen yarısını oluşturur. Bu dı rum ülkemizin yarıya yakın bir bölümünün kurs alanlardan oluştuğunu gösterir.
ç. Türkiye'de Sis ve önemi
Sis, yeryüzüne çok yakın hava tabakasının içi risindeki su damlacıklarının soğuyarak damlacıkl; şekline dönüşmesidir. Görüş mesafesinin 1 km'n altına düştüğü günler sisli gün olarak nitelendiril Ülkemizde sislerin oluşumu, süresi ve yoğunluç bölgeden bölgeye farklılık gösterir. Sonbahar ayl rından başlayarak sisli gün sayısında artış olur kış mevsiminde en yüksek seviyesine ulaşır. İlkbahar mevsimiyle birlikte sisli gün sayısında genel olarak bir azalış dikkat çeker. Bu dönemde yalnızca Karadeniz kıyılarında sisli gün sayısı diğer bölgelere göre daha fazladır.
Ülkemizde en çok sisin görüldüğü yerler Marmara Bölgesi özellikle Trakya'nın iç kesimleridir (Edirne 30 gün). Bunu Doğu Anadolu'nun doğu kesimleri ve İç Anadolu Bölgesi izler (Konya 19, Erzurum 16, Sivas 21 gün), ancak buralarda yıllık sisli gün sayısı 20-25 günü pek geçmemektedir.
Sisin en az görüldüğü yerler ise Ege ve Akdeniz kıyıları olup buralarda yıllık ortalama birkaç gün sis görülebilir. Bazı yerlerinde hiç sis görülmediği de olur. Ancak bu bölgelerde dağların gerisinde kalan iç kesimlerde sis yoğunluğu artar. Çünkü denizler üzerinde yoğuşup gelen nemli ve soğuk hava kütleleri, dağların arasından geçerek iç kesimlere ulaşır ve oralarda daha soğuk kara yüzeyine temas edince sisler oluşur (İzmir 1, Antalya 2, Adana 4, Manisa 20, Kütahya 22, Kahraman Maraş 25 gün). Bunların dışındaki bölgelerimizde yıllık sisli gün sayısı 10-20 gün arasındadır.
d. Türkiye'de Kuraklık ve Kurak Bölgeler
Yağış yetersizliği ya da su azlığı kuraklık, yağışların buharlaşmadan az olduğu alanlar ise kurak bölgeler olarak nitelendirilir. Ülkemizin yarısına yakın kısmını kurak bölgeler kaplar. Bu nedenle kuraklık önemli bir sorundur. Ülkemizde kuraklığın ilk etkisini gösterdiği ay mayıs ayıdır. Bu dönemde özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerimizde havanın erken ısınmaya başlaması ile yağışın yetersiz olduğu zamanlarda kendini hissettirir. Mayıs ayından sonra kuraklık Ege ve Akdeniz'de daha geniş alanlara yayılmaya başlar, Trakya'yı etkisi altına alır, Marmara ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde hissedilmeye başlanır. Bu aydan sonra temmuz, ağustos, eylül aylarında ülkemizin büyük bölümü (Karadeniz kıyı bölgesi hariç) kurak geçer. Ekim ayından sonra yağışların başlamasıyla kuraklık yavaş yavaş etkisini kaybetmeye başlar.
İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Ege Bölge-si'nin İç Batı Anadolu Bölümü, Trakya'nın orta kesimleri, Doğu Anadolu'nun bazı kesimleri kurakbölgelerimizi oluşturur. Ancak bu bölgelerdeki kuraklık dereceleri aynı ölçüde değildir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde kuraklık 5-6 ay sürmekle birlikte, bazı kesimlerinde 6 ayı bile geçer. İç Anadolu Bölgesi'nde bu süre 3-4 aydır. Tuz Gölü çevresinde 5 aya yaklaşır. Trakya'nın iç kesimlerinde bu süre 2-3 ay kadardır.