Mavi Nurun Peşinde
Sen ki; şânı adıyla yüceltilmiş Muhammet,
Uğruna kâinatın yaratıldığı rahmet,
Mâsivânın içinde Rahman’ın sevgilisi,
Ey yüceler Yücesi, kâinat efendisi
Varlığın olmasaydı ben de olmazdım elbet…
Gezdiğin topraklarda dolaşan divâneyim,
Hîrâ’nın eteğinde küçücük bir tâneyim,
Gök mavi, deniz mavi, dehlizde nûrun mavi,
Doğar doğmaz secdeye başını koyan ulvî,
Aşılandım aşkınla nûruna pervâneyim.
Hüznün haykırışında, hasretim doruklarda,
Kalmasın şu yüreğim ebedî firaklarda
Yolundayım ey Nebi, aşkın mavi düşü gül,
Mavi nûrun peşinde, dünyânın cümbüşü gül,
Ateşsiz ve dumansız yangınlar tuzaklarda.
Emin oldum müjdenden, tuttum kanatlarından,
Uzandım ki Sidre’ye yedi gök katlarından,
Mîrâcın menzilinden göster merhametini,
Tuba ağaçlarından toplasam rahmetini,
Mavilerin içinde alsam beratlarından.
Hasret kaldım gölgene, yere düşmedi bir an,
Benim gölgem yerlerde sürünüyor her zaman,
Ne olursun tut beni tut ki sürünmeyeyim,
Karanlığı üstüme alıp bürünmeyeyim,
Güneşin elleri ol; aydınlat nûrum; aman!
Padişahım, efendim tacının adı salât,
Öğret bana nasıldır secdelerdeki vuslat,
Salât-ü selamlarla adın düşmez dilimden,
Hem öksüz hem yetimim nûrun tutsun elimden
Şâhlanarak geçilir belki o zaman sırat…
Kanaati ve sabrı senden öğrendi âlem,
Bu nefis yılkısına nasıl vuruyordun gem?
Bense tokluk berduşu, açlığın savaşıyım,
Dönerim dünyâ ile bu raksın sarhoşuyum,
Sevginle doyur beni sönmesin aşk meş’alem
Bir sağa bir de sola sallar dünyâda beşik,
Asırların hükmünde ömrüm zamana yenik,
Bana da şefaat et kameri bölen resûl,
Bak yanına sokuldum sessizce, usul usul,
Bulunur mu bu yolda senden güzel bir refik?
Çırpınıp durmaktayım gafletlerin gölünde,
Bastığım yer çöl değil, gönlüm Necid Çölü’nde,
Gazâdayım, hârdayım aşılasan huyundan,
Uzat parmaklarını, yudumlayım suyundan,
Âb-ı hayat sun bana rahmetinin gülünde.
Hicret yorgunu kusvâ, mahrumdur avutmandan,
Hâlim içler acısı korkarım unutmandan,
Yalvarırım üstümden eksik etme himmeti,
Dilencinim kapında, de “ümmetî ümmetî”,
Korkuyorum ey Resul, kapıyı kapatmandan!
Övecek kudreti yok dilimdeki kelâmın,
Okyanus olsa yetmez, mürekkebi kalemin?
Hak’tan gelir methiyen, bana yoktur hiç hâcet,
Hâceti olan benim îmanıma ol hüccet,
Yağmur gibi yağarken üzerine âlemin…
Kazandım gelişinle şu hayat savaşımı,
Ağla ki ey gözyaşım, Kur’an silsin yaşımı,
Ayet ayet damlalar sûrelerin deryâsı,
Enbiyânın şâhısın, müminlerin dünyâsı,
Şefâatinle sunsan cennetteki aşımı…
Sergül VURAL
KUBADER Eğitim Kültür Camii ve Çevre Derneği’nin Peygamber Efendimiz S.A.V. in en güzel şekilde anlatılması ve edebiyatımıza yeni şairler ve şiirler kazandırılması gayesiyle düzenlemiş olduğu naat yarışmasında mansiyon alan eserdir.(2008 Nisan)
Jüri üyeleri: Bestami Yazgan, Yusuf Dursun, Fazlı Karaman, Cemalettin Çelik, Mustafa Paşalıoğlu, Abdullah Arıdoru ve Nihat Güler.