Hiç düşündünüz mü her gün sıradan bir şeymiş gibi dikkat etmeden yapılan dedikodu kişiye neler kaybettiriyor, onu hangi uçurumlara doğru sürüklüyor?
Öncelikle şunu ifade edelim ki dedikodu yapan insan, her seferinde Allah’tan biraz daha uzaklaşıyor. Zamanla kalbi katılaşıyor. Bunun için Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bakınız ne buyuruyor: “Allah’ı anmak dışında çok konuşmayın. Çünkü fazla konuşmak kalbi katılaştırır. Şüphesiz ki Allah’a en uzak olanlar katı kalpli kişilerdir.” (Tirmizî, Zühd, 62)
Dedikoduya şahit olanlar, en azından içlerinden “Ne kadar dedikoducu insan!” diye yapanı kınar, ona karşı güveni sarsılır, farkında olsun ya da olmasın onunla arasına bir mesafe koyar. Bazısı daha hassas davranır. “Bir fırsatını bulduğunda beni de çekiştirir.” diyerek ondan kaçar, mecbur olmadıkça aynı ortamda bulunmak istemez.
Yapılan her günah gibi dedikodu da kalbi karartır. Sahibini kötülüklere, kötü ortamlara ve kötü insanlara bir adım daha yaklaştırır. Yaratılışı gereği kötülüğü kabul etmeyen insan, dedikodudan vicdanen rahatsız olur. Bu rahatsızlık ona acı verir. Bu devam ettiğinde yalnızca ruh sağlığı bozulmaz, bedene sirayet ederek çeşitli hastalıklara sebep olur.
PEYGAMBERİMİZ UYARIYOR!
Dedikodudan önce onu tasarlaması, neleri, ne zaman kime anlatacağını planlanması kişiyi meşgul eder. En kıymetli varlığı olan zamanını elinden aldığı gibi o zamanda yapacağı pek çok iyiliğe de engel olur.
Her kötülük bir başka kötülüğün tohumunu eker. Dedikodu, hem kendi, hem dinleyen hem dedikodusu yapılan kişide kızgınlık, kırgınlık, ilişki kesme, yalan, iftira, kıskançlık, kin gibi pek çok kötülüğün tohumlarını eker.
Her kötülük iradeyi kemirip zayıflatan bir kene gibidir. Yapılan her dedikodu bir diğerini çağırırken zamanla alışkanlığa sebep olur ve her geçen gün iradeyi biraz daha zayıflatır. İlk zamanlarda utana sıkıla yapılan dedikodu, zamanla alışkanlık haline gelir. Çocuğuna, yakın uzak akrabasına, çevresine kötü örnek olup topluma zarar verir. Bu hâli onu Efendimizin şu hadisine muhatap kılar:
“Günahı açıkça yapanlar dışında bütün ümmetim affedilecektir. Yaptığını en fazla açığa çıkaran kişi, Allah’ın günahını örttüğü halde gecelemişken sabah kalktığında onu çevresindekilere anlatan, “Ey filan bugün ben şöyle şöyle yaptım diye söyleyip kendini rezil edendir.” (Buhârî, Edeb, 60)
DİLİNE HAKİM OL!
Her günah gibi dedikodunun yapılmasında da duygular ön plana çıkar, akıl ikinci planda kalır. Kişi günah işlerken kısmen de olsa akıl perdelenerek pasif duruma geçer. İşte o an şeytanla iş birliği yapan duygular, kişiye büyük zarar verir. Samimiyet, sevgi, saygı gibi güzel duyguları unutturup vakarını yok eder. Allah’a, insanlara ve kendine karşı sorumlulukları unutup, dedikodu ya da başka bir günahın verdiği hazza dalar.
Bunu yaparken Rabbinin yardım ve desteğini kaybeder. Manevi gücünü yitirir. Huzurun yerini gam; ümidin yerini yeis; çalışkanlık ve canlılığın yerini acz ve tembellik; sabrın yerini ise korkaklık, kuşku ve acelecilik alır.
Yazımızı Hz. Ali’nin şu enfes sözleriyle noktalayalım: “En erdemli insan, (dedikodudan uzak durup) yalnız kendi ayıbını arayan ve bu yüzden başkalarının ayıbını aramaya imkân bulamayan kimsedir.”
Ali İhsan ER-Bugün