– İbn haldun: “İnsan tabiatı gereği sosyal bir varlıktır.”
– Karl marx: “Din, halkın afyonudur.”
– Radikal terörizm teorisi: Şiddet ve terörü bu eylemlere başvuran kişi, grup ve örgütlerin bakış açısı ile alan ve söz konusu eylemleri haklılaştırma ve meşrulaştırma amacı taşıyan kuramdır.
– Şiddet yanlısı muhaliflerin yaklaşımı: Şiddeti meşrulaştırma amacı taşıyan, şiddet ve terörü suç kategorisinden çıkarmayı hedefleyen yaklaşım.
Devletçi/resmi yaklaşım: Terör konusuna güvenlik ağırlıklı olarak bakmaktadır. Devletlerin terör tanımları, “siyasal amaçlara ulaşmak amacıyla
insanların can ve mal güvenliklerine saldırılması”, “siyasal amaçlı şiddet başvurusu” ve “kamuoyunun tümünü veya bir kısmını korkuya sevk eden eylemler” gibi
unsurları vurgulayan yaklaşım.
Mukaddime: İbn Haldun’un Kitabü’l–İber adlı büyük tarihinin girişi (‘mukaddime’si) ve birinci kitabıdır.
Seyla Benhabib: Kamusal alan modellerinin tasnifi’nin sahibidir.
Weber: “Protestan ahlakı ve kapitalizmin Ruhu” adlı eserin yazarıdır.
– Kültürleşme: Birdem çok kültür grubunun sürekli ilişki ve etkileşim sonucunda birbirlerinden etkilenmeleri ve sonuçta yeni bir kültür bileşiminin ortaya çıkma süreci.
– Yehova Şahitleri: Bir Adventist harekettir. Kurucusu Charles Taze Russel 1852-1916) olup, 1881’de resmi bir dernek olarak faaliyetleri sürdürmeye başlamıştır.
– Fundamentalizm: Köken itibariyle 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başı Amerikan Protestanlığına ilişkin bir kavramdır. Presbiteryen, Baptist ve Evanjelist grupların püriten yorumunu ifade eden ve İncil’in muhtevasının lâfzen hakikat ve doğruluğuna inancı vurgulayan yaklaşımdır.
– Joachim Wach: ilk Sistematik din sosyolojisi eserinin yazarıdır.
– Agonistik kamusal alan: ahlâkî ve siyasal büyüklüğün, kahramanlığın ve seçkinliğin açığa çıktığı, gösterildiği ve diğerleriyle paylaşıldığı bir görünümler alanıdır.
– Süleyman Çelebi: Vesiletü’n-Necat (mevlid) yazarıdır.
– Ahmed Cevdet Paşa: Türkiye’de tarihi sosyolojik açıdan ele alan ilk tarihçidir.
– Farabi: Arau Ehli’l–Medineti’l–Fadıla (Erdemli Şehir Halkının Görüşleri) isimli eserlerin yazarı.
Eflatun: Din sosyolojisi için çok önemli bir kaynak olan “kanunlar” isimli eserin yazarı.
– Anayasada resmi bir devlet dini veya mezhebinin benimsendiği ve dinin kısmen
veya tamamen yasama kaynağı olduğu model: Vatikan, israil, Suudi Arabistan, İran.
– Anayasada bir devlet dininin benimsendiği ama uygulamada laik model: İngiltere, Danimarka, Finlandiya, Norveç ve Yunanistan.
– Glokalleşme: Küreselleşmeyi glokal ve lokalin etkileşimi olarak alan teori.
– Terör kavramının tanımı ve açıklaması ile ilgili genel olarak dört ana söylem:
1- Akademik/bilimsel yaklaşım
2- Devletçi/resmi yaklaşım
3- Medyatik yaklaşım
4- Şiddet yanlısı muhaliflerin yaklaşımı
– Çeşitli dinlerde din insanlarının evlenmesinin yasaklanmasının nedeni: Kişisel gelişimlerini sağlamak
– Modern zamanlardaki kamusal alan düzenlemeleri ya da tasarımları ile din arasındaki ilişki: Dinin kamusal alandan uzaklaştırılması temel tezi üzerine kurulmuştur.
– Yaralanmış ben: Çocukluk ve erken gençlik dönemlerinde psikolojik sorunlar yaşayan ve “ben” duygusu bir türlü sağlıklı biçimde oluşmayan bireylerde narsistik yaralar oluştuğu görülmektedir. Bu psikolojik durumu yaşayan kişlerdir.
– Sanayileşme ve Kapitalist toplum yapısı: Geleneksel aile fonksiyonlarını aileden kopardığı söylenebilir.
– Dünyadan Kaçış: Ortaçağ hıristiyan dünyasında hakim dini eğilim.
– Moonculuk: Kurucusu Kuzey Kore doğumlu (1920) Sun Myung Moon ve resmi isimleri Birleşik Kilise olan dini akım.
– Transandantal Meditasyom: Dünyayı tasdik eden dini hareketler dünya ile gündelik bağlarını koparmadan zihinsel, psikolojik ve fiziksel problemleriyle baş etme, daha huzurlu bir hayat peşindedirler. İnanç, ibadet hayatı ve cemaat oluşturma konusunda rahat bir görüntü sergilerler.
– Monografi: Sınırları belirlenmiş, tek bir konunun, küçük grupların ya da örnek bir olayın tüm değişkenleriyle dar boyutlu ve derinlemesine incelenmesine dayanan araştırma tekniğidir.
Max Weber: Rickert ve Dilthey’den yararlanarak “Anlayıcı Sosyoloji “ geleneğini olgunlaştırmış, öteki sosyal olaylar gibi din olaylarını da, nedenleri ve etkileri açısından “anlayış” yöntemiyle yorumlamıştır.