AÖL (Açık Öğretim Lisesi) Ders Notları-Coğrafya 2

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
1.Ünite
İnsanların yeryüzünde dağılışı,nasıl yaşadıkları ne tür ekonomik ve kültürel faalitlerde bulundukları,nasıl dağılış gösterdikleri coğrafyanın Beşeri Sistemler dalı adı altında incelenir.Beşeri Sistemler aşağıdaki alt dallara ayrılır.

1.Yerleşme Coğrafyası
İnsanların yeryüzüne nasıl yerleştiklerini,yerleşmelerin nasıl geliştiğini,ne tür doğal ve beşeri etkilerin altında kaldıklarını,ne tür yapı malzemesi kullandıklarını ve nasıl kent yerleşmelerini oluşturduklarını inceler.

2.Nüfus Coğrafyası
Nüfus miktarı,nüfusun yeryüzünde dağılışını ve bu dağılışta etkili olan faktörleri,nüfusa bağlı olarak ortaya çıkan sorunların ve çözümlerinin neler olduğunu inceler.

3.Tarım Coğrafyası
İnsanların yerleşik hayata geçtikten sonra ne tür tarımsal faaliyetlerde bulunduklarını,tarımı etkileyen faktörleri,tarım ürünlerinin neler olduğunu,ne tür şartlarda yetişebildiğini ve dağılışını inceler.

4.Sanayi Coğrafyası
Sanayi etkinliklerinin neler olduğunu,nerelerde,neden geliştiğini,üretimlerini,pazar lama olanaklarını,ekonomiye katkılarını inceler.

5.Ulaşım Coğrafyası
Ulaşımın gelişimini,ulaşım yollarının dağılışını,ne tür ulaşım ağlarının nerelerde geliştiğini,yeni gelişen ulaşım sistemlerinin neler olduğunu inceler.

6.Turizm Coğrafyası
Turizm olanaklarının neler olduğunu,ülke ekonomise ne tür katkılar sağladığını,ülkelerin gelişimde ve ilişkilerinde ne tür rol oynadığını inceler.

7.Siyasi Coğrafya
Siyasi bölgelerin dağılımını,siyasi bakımdan neden önem kazandıklarını veyaz geri planda kaldıklarını,bunda etkili olan doğal ve beşer faktörleri inceler.

8.Enerji Coğrafyası
Enerji kaynaklarının neler olduğunu insanlık için ne kadar önemli olduğunu,enerji kaynaklarının dağılışını,enerji sorunlarını ve çevreye etkilerinin inceler.

YERLEŞMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

1. İklim

Yerleşmeyi etkileyen en önemli faktördür. Dünya’da Orta kuşak karalarında iklim koşulları uygun olduğundan, nüfus fazla iken çöllerde, kutup bölgelerinde bataklıklarda ve yüksek dağlık alanlarda, iklim şartları uygun olmadığından, nüfus çok azdır. Yine, Ekvatoral bölgede 0 - 1000 m yükseltiler arasında, aşırı nemli ve bunaltıcı bir iklim etkili olduğundan, Amazon ile Kongo havzalarında da nüfus azdır.

2. Yeryüzü şekilleri

Dağlık, çok engebeli ve yüksek sahalar, yerleşmelerin kurulmasını ve gelişmesini önemli ölçüde engellemektedir. Buna karşılık düz ovalık alanlarda tarım, ulaşım, sanayi faaliyetleri daha çok geliştiğinden nüfus fazladır. Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde nüfus yoğunluğunun az, Marmara ve Ege bölgelerinde fazla olması buna örnektir.

3. Toprak

Verimsiz toprakların bulunduğu yerler, nüfusça tenha iken (Tuz Gölü çevresi), verimli toprakların bulunduğu yerler nüfusça zengindir. (Çukurova ve Ege ovaları gibi)

4. Ekonomik Kaynaklar

Ekonomik kaynakların fazla olduğu, sanayi, ticaret faaliyetlerinin yoğun olduğu, maden ve enerji kaynaklarının çok bulunduğu yerlerde nüfus yoğunluğu artmaktadır. Ülkemizde Marmara Bölgesi ile Zonguldak, Karabük, Ereğli, Batman gibi merkezlerin nüfusça yoğun olmaları ekonomik kaynakların çok olmasındandır. Ekonomik kaynakların yetersiz olduğu bölgelerde, halk geçimini temin etmek için göç etmekte ve nüfusları azalmaktadır.


YERLEŞME ÇEŞİTLERİ

A. KIRSAL YERLEŞME

Türkiye’de, nüfusu 10.000'in altında olan yerleşmelere denmektedir. Kır yerleşmeleri, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin birlikte yapıldığı ya da ön plana çıktığı yerleşmelerdir. Kırsal yerleşmelerin bazılarında yerleşik hayat tarzı (köy gibi), bazılarında konar - göçerlik veya yaylacılık gibi yarı yerleşik tarz görülür.

Kırsal kesimde yerleşmeler toplu ve dağınık olmak üzere ikiye ayrılır.

Toplu Yerleşme: Evlerin birbirine yakın olduğu yerleşme biçimidir. Suyun az olduğu yerlerde ve arazinin düz olduğu ovalık alanlarda insanlar toplu olarak yerleşmişlerdir. Türkiye’de İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde su kaynakları az olduğu için toplu yerleşmeler fazladır.

Dağınık Yerleşme: Suyun (yağışların) bol olduğu yerlerde, arızalı ve eğimli bölgelerde, evlerin birbirinden uzak olduğu bahçeler içerisinde insanlar dağınık olarak yerleşmişlerdir. Türkiye’de Karadeniz Bölgesi, dağınık yerleşmenin en yaygın olarak görüldüğü yerdir. Dağınık yerleşmede su fazlalığı ve yerşekillerinin engebeliliği etkilidir.


Kırsal yerleşme çeşitleri

a. Köy altı yerleşmeleri: Çiftlik, mezra, kom, divan, oba, yayla gibi yerleşmelere denir. Bunlar köylerden küçüktür. Daha çok, hayvancılık amaçlı veya yazları serinlemek amacıyla kurulmuştur. Doğu Anadolu, G. Doğu Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde yaygındır.

b. Köyler

c. Bucak ve nahiyeler


TAŞ, AHŞAP VE KERPİÇ EVLER

Kırsal meskenlerin yapımında kullanılan malzemeler doğal çevre ile yakından ilişkilidir.

Çevrede taş malzemeler yaygınsa konutlarda taş kullanılır. Ormanlık yörelerde meskenlerde daha çok ahşap kullanılır. Taş ve ahşap malzemenin bulunmadığı yarı kurak bölgelerde, meskenlerde kerpiç malzeme kullanılır.

• Taş meskenler: Köylerimizde çok rastlanan mesken tiplerinden biri olup, daha çok Akdeniz, Ege ve Doğu Anadolu bölgelerinde rastlanır.

• Ahşap meskenler: Ahşap köy meskenlerinin en yoğun olduğu yerler ormanlık yörelerimizdir. Daha çok, Karadeniz, Akdeniz, Ege ve Güney Marmara’da yaygındır.

• Kerpiç meskenler: Ülkemizde İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür.


B. KENTSEL YERLEŞME (ŞEHİRLER)

Türkiye’de, nüfusu 10.000 den fazla olan yerleşmelere kentsel yerleşme denmektedir. 1935'e kadar nüfusun % 80'i köylerde otururken, kent nüfusu % 20'sini oluşturuyordu. 1997 yılında yapılan sayım sonuçlarına göre, ise nüfusun % 65'i kentlerde % 35'i kırsal kesimde toplanmıştır.

Türkiye’de özellikle sanayinin gelişmesine paralel olarak göç olayı artmış ve yeni kentler ortaya çıkmış ya da kentlerde aşırı büyümeler meydana gelmiştir.

Türkiye’de kentleşme hızı sanayileşme hızından daha yüksektir. Bu durum gecekondulaşma gibi bir çok problemi beraberinde getirmiştir. 1997 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre, kentleşme oranının en yüksek olduğu bölge Marmara’dır. Bu durum, bölgenin çok göç aldığını ve sanayileşmede ileri gittiğini gösterir. Marmara’yı, Ege, İç Anadolu, Akdeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgeleri takip eder. Kentleşme oranı en az Karadeniz Bölgesi’nde görülür.

2.Ünite

Ülkemizin yer şekilleri de dünyadaki diğer yerler gibi İç ve Dış Kuvvetlerle oluşmuştur.

İç Kuvvetler: Volkanizma, Depremler ve Tektonik Hareketlerdir. Bunlar yeryüzünü çok hızlı şekillendirirler ve büyük yer şekilleri oluştururlar. Bu kuvvetlerin sonucunda yer şekilleri yükselir, kıvrılır yada kırılır, yeni dağlar yada çukur alanlar oluşur v.s.

Dış Kuvvetler: Akarsular, Buzullar, Rüzgarlar, Dalgalar gibi aşındırıcı güçlerdir. Bu güçler yavaş şekillendirme yaparlar. İç kuvvetler yeryüzüne engebe kazandırırken dış kuvvetler onları törpüleyip aşındırarak aşınan malzemeyi çukur alanlara doldururlar. Böylece yeryüzünü düzleştirmeye çalışmaktadırlar. Bu aşındırma ve biriktirmenin son safhası ise dümdüz yeryüzü yani Peneplenler ’dir.

İç ve Dış kuvvetlerin faaliyetleri günümüzde hala devam etmektedir. Oluşumu milyonlarca yıl öncesine dayanan ülkemizin oluşumunu jeolojik zaman çizelgesi içerisinde inceleyelim.

1.ZAMAN: (4 milyar yıl öncesi) Türkiye ’nin arazisinde Tethys Denizi vardı. Daha sonra bu denizin tabanı yükselerek ülkemizin çekirdeğini oluşturmuştur. 1. Zamanda oluşmuş araziler sertleşmiş (Masif) haldedir. Bu yüzden esnemezler, kırılmazlar. Trakya ’da Yıldız Dağl. Ege’de Menteşe, İç Anadolu’da Kırşehir ve Doğuda Bitlis masif alanlardır. Bu zamanda gür olan bitki örtüsü kalıntıları bu günkü Taşkömürü yataklarını oluşturmuştur.

2.ZAMAN: (360 Milyon yıl önce) Bu zamanda yerkabuğu hareketleri (Tektonizma) fazla olmamış. Ülkemizin su yüzüne çıkan masif alanları dış kuvvetlerce aşındırmalara maruz kalmıştır.

3.ZAMAN: (160 Milyon yıl önce) Bu zaman da Alp- Himalaya kıvrım kuşağı ile ülkemizin arazisi de yükselmeye uğramış ve Anadolu Yarımadası genel görünümünü almıştır. Bunun sonucunda Toroslar ve K.Anadolu Dağ Kuşakları oluşmuştur. Volkanizma ve faylanma etkili olmuş, Volkan dağları oluşmuştur. Bu zamandan kalan bitki kalıntıları ise bu günkü Linyit Yataklarının oluşmasını sağlamıştır. Ayrıca Petrol, Tuz ve Bor Mineralleri de bu zamanda meydana gelmişlerdir.

4.ZAMAN: (2 Milyon yıl öncesinden günümüze) Buzul Dönemi ve Buzul sonrası diye iki dönem yaşanmıştır. Ülkemiz son şeklini almıştır. (Delta ovaları ve Akarsu sistemi oluşmuş) Ege denizi ’nin olduğu Egeit karası çökerek Ege Denizi, bunu takiben İst. ve Ç.Kale Boğazları oluşmuştur. Bugün bu çökme Marmara, Karadeniz ve Akdeniz Havzalarında hala devam etmektedir.

Türkiye’nin Yerşekillerinin Genel Özellikleri
1) Ülkemiz yükseltisi fazla olan bir ülkedir. Ortalama 1132 m. İle Avrupa’nın en yüksek ülkesidir. (Asya; 1000m. Avrupa; 300m.)

Bu durumun nedeni;

• Alp-Himalaya Orojenezi sunucu oluşan genç bir arazi olması,

• Epirojenik hareketlerle toptan yükselmiş olmasıdır.(Ancak yüksek olmasının yanı sıra iç kısımlarında birçok çöküntü ovası bulunmaktadır. Erzurum, Muş ovaları v.s.)

2) Ülkenin dağlarının Doğu-Batı uzantılı olması, (Alp-Himalaya kuşağının arasında kaldığı için)

3) Kuzey ve Güneyde uzanan sıradağlar Doğuda birleşirler buda Doğunun yükseltisini arttırmıştır,

4) Kuzey ve Güneyde kıyıya paralel uzanan dağlar bu kıyıların girintisi çıkıntısı az sade bir özellik göstermesini sağlamıştır.

5) Türkiye’de batıdan doğuya gidildikçe yükselti artar.

Sonuç; Türkiye yükseltisi fazla ama yerşekilleri yönüyle çok çeşitlilik gösteren bir ülkedir. Bu da çok çeşitli iklim tiplerinin görülmesine, tarımsal ve doğal bitki örtüsü çeşitliliğinin artmasına neden olmuştur.
TÜRKİYE'NİN DENİZLERİ
Üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye'nin deniz sınırları, ülkeyi yalnızca yakın bölgelerle değil, bütün dünya ile komşu haline getirir. bu uzun kıyılar ve kıtalararası köprü niteliği nedeniyle ülke, büyük ticaret ve göç yollarının merkezi olmuştur.
Kuzeyde Karadeniz, güneyde Akdeniz, batıda Ege Denizi, Anadolu ve Trakya toprakları arasında güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunda İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı yer alır. Bunlardan Akdeniz Cebelitarık Boğazı ile Atlas Okyanusuna, Süveyş Kanalı ile Kızıldeniz, Umman Denizi ve Hint Okyanusuna bağlanır.
Karadeniz, az girintili çıkıntılı kıyılara sahiptir. Burada dağlar kıyıya paralel uzanır. Doğal olarak Sinop ve Zonguldak limanları vardır. Diğer kıyı şehirlerinde limanlar yapılmıştır. Tuzluluk derecesi binde 18 kadardır.
Marmara bir iç denizdir. İstanbul Boğazı ile Karadeniz'e Çanakkale Boğazı ile Ege Deniz'ine açılır. İstanbul Boğazı'nın uzunluğu 31-33 km olup en dar yeri 700 metre kadardır.
Çanakkale Boğazı ise 65-68 km uzunluğundadır. En dar yeri 1300 metredir.
Ege Denizinin kıyıları çok girintili çıkıntılıdır. Limanlar, körfezler, koylar, yarımadalar, adalar pek çoktur. burada Batı Anadolu Dağları kıyılara dik olarak indiği
için aralardaki çukur alanlara deniz sokulmuştur. Ege Denizi'ndeki İmroz ve Bozca'da bize ait olup diğer adalar komşumuz Yunanistan'a aittir.
Yurdumuzun en tuzlu denizi binde 38 ile Akdeniz'dir. Akdeniz kıyılarında Toros Sıra dağları, kıyıya paralel uzanır. Bu nedenle kıyı pek girintili çıkıntılı değildir. Antalya, Mersin, İskenderun en önemli körfezlerdir.

Türkiye'de Dalga ve Akıntıların Oluşturduğu Şekiller
Dalga ve Akıntılar aşındırma ve biriktirme yoluyla şekillendirmeler yaparlar. Akıntılar ülkemiz kıyılarında pek etkili olmayıp daha ziyade dalgalar şekillendirme yaparlar.
Falez (Yalıyar): Dalgaların kıyıya inen dik yamaçları dövmesiyle oluşan dik yamaçlı yada altı oyulmuş kıyılardır.
Ülkemizde en çok Karadeniz kıyılarında Ordu-Sinop kıyılarında, Akdeniz’de Teke ve Taşeli Y.Adl.’da, Ege bölgesindeki dik yamaçlı kıyılarda yer yer falezlere rastlanır.
Kumsal (Plaj): Dalgaların kıyıdan kopardığı malzemeler zamanla aşındırılarak ufalanır ve genişliği 50m. Civarlarında olan kum yığınlarını şeritler halinde kıyıya biriktirir. Bu oluşum falezli dik kıyılar dışındaki alçak yamaçlı sığ kıyılarda oluşur. Orta ve Batı Karadeniz'de, Antalya-Mersin kıyı hattında ve Ege kıyılarında grabenlerin uzandığı kıyı bölümlerinde birçok plajlar oluşmuştur.

Bu oluşum alanları deniz turizmi açısından önemli alanlardır.
(Kordonu): Dalga ve akıntıların ufaladığı malzemeyi sığ olan koyların ağızlarında biriktirmesiyle denize doğru ilerleyen çıkıntılardır.
Lagün (Deniz Kulağı): Koy ağzında gelişen kıyı oklarının koyun ağzını kapatıp denizden ayırması ve koyu bir göl haline getirmesiyle oluşur.
B. ve K. Çekmece, Durusu, Ölüdeniz bu şekilde oluşmuş göllerdir.
Tombolo: Kıyı yakınlarındaki bir adanın kıyı okunun gelişmesiyle anakaraya bağlanması sonucu oluşurlar. Böylece ada bir yarımadaya dönüşür.
Karadeniz’de Sinop ve Marmara Denizi’ndeki Kapıdağ Yarımadaları birer Tombolodur.
Platolar: Akarsular tarafından derince yarılmış olan engebeli düzlüklere plato denir.Ülkemizde çok sayıda plato bulunmaktadır.
- İç kesimlerde: Haymana, Cihanbeyli, Obruk, Bozok ve Uzunyayla platoları tektonik hareketlerle oluşmuştur.
- Kuzeybatıda: Çatalca ve Kocaeli platoları aşınması sonucu oluşmuş ve yükseltileri oldukça azdır.
- Güneyde: Teke ve Taşeli platoları karstik yapı üzerinde oluşmuştur.
- Doğuda: Erzurum-Kars ve Ardahan platoları volkanik malzemeler ile örtülüdür.
- Güneydoğuda: Şanlıurfa ve Gaziantep platoları bulunmakta ve volkanik materyallerle örtülüdür

TÜRKİYE’DE AKARSULAR VE OLUŞTURDUĞU YER ŞEKİLLERİ
- Ülkemizde yer şekillerini biçimlendiren en önemli dış kuvvet akarsulardır.
- Türkiye’de akarsuların büyük kısmı denize ulaşmakta yani açık havza özelliği taşımaktadır.
- Van Gölü ve Tuz Gölü gibi dışa akışı olmayan yerlere dökülenler kapalı havzadır.

Aşındırma şekilleri:
Menderes: Akarsular eğimin azaldığı yerlerde sağa sola büklüm yaparak akması sonucu oluşan şekillerdir.En çok Ege denizine dökülen akarsularımızda görülür.
Kırgıbayır: Bitki örtüsünden yoksun olan yarı kurak bölgelerde erezyon şiddetli olması ve bu nedenle sel sularının etkisiyle bazı alanlarda oluşan yeryüzü şekilleridir. Ülkemizde özellikle iç bölgelerde kırgıbayırlar yaygındır.
Peribacası: Ülkemizin iç kesimlerinde volkanik dağlardan çıkan malzemelerin biriktiği araziler üzerinde sel ve selinti sularının aşındırma yaparak oluşturdukaları şekillerdir.Özellikle Ürgüp-Göreme çevresinde yaygındır.
Çağlayanlar: Ülkemizde akarsuların yüksek yerlerden akarak oluşturdukları çağlayanlar da görülür.
- Önemli çağlayanlarımız: Düden, Kurşunlu, Tortum ve Muradiye’dir.
Çağlayanlar da suyun düştüğü yerlerde dev kazanı denilen çanaklar oluşur.

Biriktirme şekilleri
- Akarsuların en önemli biriktirme şekilleri ovalardır.
Irmak adaları: Akarsuların eğiminin azaldığı, yatağın genişlediği yerlerde taşınan alüvyonlar ve kumlar birikmesiyle oluşur.
Birikinti konileri: Dağ yamaçlarından inen sel sularının dağ eteğinde eğimin azalmasıyla taşıdığı materyalleri yelpaze gibi yayarak biriktirmesi ile oluşur.

Türkiye’de Karstik şekiller
- Karstik şekiller, suların etkisiyle çözünebilen taşlar üzerinde oluşan yer şekilleridir. Kireçtaşı çok yaygın bir kayaçtır.
- Karstik aşınım şekillerinin en küçük ve yaygın olanı lapyalardır. Lapyalar ülkemizin güneyindeki Taşeli plâtosunda yaygın olarak görülür.
- Karstik arazilerin mağara tavanlarının çökmesiyle oluşan çukurlara obruk adı verilir. Mersin’deki Cennet ve Cehennem obrukları ise birçok turistin ilgisini çeker.
- Traverten, mağara, sarkıt, dikit ve sütunlar karstik birikim şekilleridir. Ör: Pamukkale travertenleri



TÜRKİYE’DE RÜZGÂRLARIN OLUŞTURDUĞU YER ŞEKİLLERİ
- Ülkemizde rüzgârların şekillendirici etkisi azdır.
- Konya çevresinde ve kumsalların bulunduğu deniz kıyılarında şekillendirici özellik gösterir. Türkiye’de hâkim rüzgârlara açık, bitki örtüsünden yoksun yamaçlarda mantar kaya ve şahit kaya gibi aşınım şekilleri görülür.
- İç Anadolu’da Nevşehir Göreme’de ki şahit kayalar ve Gülşehir’deki Mantarkaya. Bu yöremizde rüzgâr aşındırması fazladır. Çünkü volkanik malzemelerin bol ve bitki örtüsünün zayıf olduğu yerlerde rüzgâr aşındırması hızlanır.

TÜRKİYE’DE BUZULLARIN OLUŞTURDUĞU YER ŞEKİLLERİ
- Türkiye’de kalıcı kar sınırını aşan yükseltiye sahip dağ zirvelerinin fazla olması,buzulların oluşmasına imkân sağlamıştır.
- Türkiye’nin bugünkü yer şekillerinin oluşmasında en az etkili olan dış kuvvet de buzullardır.
- Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı’nın zirvesinde takke buzulu vardır.
- Hakkâri yakınlarındaki Buzul dağlarında, Erciyes ve Kaçkar dağlarının zirvelerinde de küçük sirk buzulları vardır.

TÜRKİYE’NİN İKLİMİ
- Bir yerin iklimi; o yerin yer şekilleri, bitki örtüsü, su durumu, tarımı, yerleşmesi, nüfusu gibi birçok durumunu etkiler.
1. Matematik Konum: Ülkemiz 36o–42o kuzey paralelleri arasında yer alır. Bundan dolayı soğuk ve sıcak iklim kuşakları arasındaki ılıman iklim kuşağında bulunur. Türkiye ayrıca Akdeniz iklim bölgesinin de etkisi altındadır.

Türkiye’nin matematik konumunu başlıca sonuçları şunlardır:
- Türkiye, kuzeyde kutup (soğuk), güneyde tropikal (sıcak) hava kütlelerinin arasında bulunması, yazın tropikal, kışın ise kutup iklimlerinin etkisi altında kalmasına yol açar.
- Türkiye ılıman kuşakta ve hava kütlelerinin geçiş alanı üzerinde olduğundan yıl içinde dört mevsim yaşanır.
- Yıllık sıcaklık farkı oldukça fazladır.
- Ülkemiz Yengeç Dönencesi’nin kuzeyinde yer aldığından yıl içinde güneş ışınları hiçbir zaman dik açıyla gelmez.

2. Özel konum: Dünya üzerindeki bir yerin denizlere yakınlığı, karasallık özelliği, yükseltisi, dağlarının uzanışı yönü gibi çevresinden ayıran durumların tümüdür.
- Ülkemiz üç tarafı denizlerle çevrili bir yarım adadır. Kuzey ve güneyinde kıyıya paralel uzanan dağlar bulunur, bu dağlar doğuya doğru giderek yükselmektedir.
- Ülkenizde ki denizler, sahip olduğu çeşitli yer şekilleri ikliminde çeşitlilik meydana getiren en önemli faktörlerdir.
a. Etrafındaki denizlerin etkisi:
- Kıyılarımızda denizellikten dolayı nem oranı yüksektir. Bu durum sıcaklık farkının az, yağışın çok olmasına neden olur.
- İç kesimlere gidildikçe nem oranı düşer, günlük ve yıllık sıcaklık farkı artar, yağışlar azalır.
b. Etrafındaki kara kütleler inin etkisi:
- Ülkemiz kuzeydoğuda Sibirya’nın, güneyde Afrika ve Arabistan yarımadasının etkisinde kalmaktadır.Kış döneminde
- Sibirya üzerinde oluşan soğuk hava kütlesinin etkisiyle İç ve Doğu Anadolu’da kışlar soğuk geçer.
- Yaz döneminde ülkemiz, Afrika Kıtası ve Arabistan üzerinden gelen sıcak ve kuru havanın etkisinde kalması, güney ve güneydoğu kesimlerinde kavurucu rüzgârlar neden olur.
c. Etrafındaki basınç merkezlerinin etkisi:
- Türkiye, kışın kuzey kutbundan gelen soğuk hava kütlelerinin, yazın da tropikal kuşaktan gelen sıcak hava kütlelerinin etkisindedir.
d. Yeryüzü şekillerinin etkisi:
- Ülkemizde yeryüzü şekillerinin kısa mesafelerde olması, bölgeler arası hatta aynı bölge içinde farklı özellikte iklimlerin görülmesine neden olur.
- Ülkemizdeki yeryüzü şekillerinin iklime etkisi: yükselti, dağların uzanış yönü ve bakı etkisiyle olur.

Türkiye’de İklim Elemanları
1. Sıcaklık: Türkiye’nin yıllık ortalama sıcaklık değerleri 4 °C ile 20 °C arasında değişmektedir.
2. Türkiye’de Basınç ve Rüzgârlar: Ülkemiz konumundan dolayı kutuplar ve Ekvator arasında geçiş yolu üzerinde bulunur. Genel olarak kışın kutupsal, yazın ise tropikal hava kütlelerinin etkisi altındadır.
Türkiye’de etkili olan başlıca basınç merkezleri:
- İzlanda Dinamik Alçak Basıncı: 60° kuzey enlemleri üzerinde bulunan İzlanda ve çevresinde kış mevsiminde etkili basınç alanıdır. Ülkemize, Avrupa ve Akdeniz üzerinden gelir ve bol yağış bırakır.
- Sibirya Termik Yüksek Basıncı: Sibirya üzerinden gelir ve kış aylarında etkilidir. Ülkemiz soğuk ve kuru olan Sibirya yüksek basıncının etkisinde kalırsa kış mevsimi çok soğuk geçer. Kar yağışları artar.
- Basra Termik Alçak Basıncı: Yaz aylarında Basra körfezi çevresinde sıcaklığın artmasıyla ortaya çıkar. Ülkemize Güneydoğu’dan sokularak sıcak ve kuru bir etki yapar.
- Azor Dinamik Yüksek Basıncı: 30° enlem üzerinde bulunan Azor adaları çevresindeki basınç merkezidir. Afrika’nın batısında bulunur. Ülkemizde yaz aylarında etkilidir ve bu mevsimin kurak geçmesine neden olur.

Rüzgârlar: Türkiye’de günlük ve yerel rüzgârların oluşmasında, ülkemizin çevresindeki basınç merkezleri, yer şekilleri, yıllık ve günlük ısınma farklılıkları etkilidir.
- Ülkemizdeki günlük rüzgârlar meltemlerdir. Meltemlere Ege kıyılarımızda imbat adı verilir.
Türkiye’de etkili olan başlıca yerel rüzgârlar:
Poyraz: Kuzeydoğudan eser, kışın soğuk ve sert, yazın serin ve kurudur. Genellikle fırtına şeklinde eser, kışın kar ve yağmur getirebilir. Tipi karakterini kazanan kar fırtınası yolların kapanmasına neden olur.
Karayel: Kuzeybatıdan eser, Marmara Denizi ve çevresiyle Karadeniz’de genellikle fırtına şeklinde etkili olur. Kış aylarında kar ve yağmur yağışları getirebilir.
Yıldız: Ülkemizde kuzeyden eser, kışın, kuzeyden esen yıldız kar ve yağmur getirebilir.
Lodos: Akdeniz, Ege ve Marmara kıyılarında etkili olur, güneybatıdan esen sıcak ve kuru bir rüzgârdır. Estiği zaman sıcaklığı biraz yükseltir. Bu nedenle kış mevsiminde kar erimelerine neden olur.
Kıble: Güneyden eser, Akdeniz kıyılarında yer yer yamaç yağışlarına neden olur, iç kesimlerde sıcak ve kuru etki yapar.
Etezyen: Yazın kuzey sektörlü olarak eser, serinletici bir etkiye sahiptir. Marmara ve Ege kıyılarımızda etkilidir. Torosları aşarak Akdeniz kıyılarına ulaşır, fön etkisi yaparak şiddetli sıcakların görülmesine neden olur.
Keşişleme: Yaz mevsiminde etkili olur, çölün sıcak havasını ülkemizin güneydoğusuna getirir. Güney ve güneydoğudan eser, sıcak ve kuru karaktere sahiptir, kavurucu sıcaklara yol açar, bitkileri kurutur ve buharlaşmayı arttırır.

3. Türkiye’de Nemlilik ve Yağış:
- Nemlilik ve yağış, iklimin başlıca elemanlarındandır. Yağış nemin bir sonucudur.

Türkiye’de İklim Çeşitleri
1. Karadeniz İklimi
- Karadeniz kıyılarında görülür, en belirgin özelliği her mevsimin yağışlı geçmesidir. En fazla yağış Karadeniz ikliminde görülür (Rize 3000 mm). Denizin ılıtıcı etkisiyle yaz ve kış sıcaklıkları arasında büyük farklılıklar oluşmaz. Bitki örtüsü ormandır.
2. Akdeniz İklimi
- Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. Yıllık yağış miktarı 600 ile 1000 mm arasında değişir. Bitki örtüsü kızılçamlar ve bunların tahrip edilmesiyle oluşmuş makilerdir. Akdeniz ve Ege kıyıları ile Güney Marmara’da etkilidir.
3. Karasal İklim
- Denizden uzak ya da deniz etkisine kapalı iç kesimlerde görülür. En belirgin özelliği yaz ve kış ile gündüz ve gece arasındaki sıcaklık farklarının fazla olmasıdır. En yağışlı mevsim ilkbahar ve kıştır. İç, doğu, güneydoğu, iç batı Anadolu ve Ergene havzasında etkilidir. İç Anadolu bölgesinin yağış miktarı (300-600)
Türkiye’de Nemlilik ve Yağış:
- Nemlilik ve yağış, iklimin başlıca elemanlarındandır. Yağış nemin bir sonucudur.

Türkiye’de İklim Çeşitleri
1. Karadeniz İklimi
- Karadeniz kıyılarında görülür, en belirgin özelliği her mevsimin yağışlı geçmesidir. En fazla yağış Karadeniz ikliminde görülür (Rize 3000 mm). Denizin ılıtıcı etkisiyle yaz ve kış sıcaklıkları arasında büyük farklılıklar oluşmaz. Bitki örtüsü ormandır.
2. Akdeniz İklimi
- Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. Yıllık yağış miktarı 600 ile 1000 mm arasında değişir. Bitki örtüsü kızılçamlar ve bunların tahrip edilmesiyle oluşmuş makilerdir. Akdeniz ve Ege kıyıları ile Güney Marmara’da etkilidir.
3. Karasal İklim
- Denizden uzak ya da deniz etkisine kapalı iç kesimlerde görülür. En belirgin özelliği yaz ve kış ile gündüz ve gece arasındaki sıcaklık farklarının fazla olmasıdır. En yağışlı mevsim ilkbahar ve kıştır. İç, doğu, güneydoğu, iç batı Anadolu ve Ergene havzasında etkilidir. İç Anadolu bölgesinin yağış miktarı (300-600)

ÜNİTE 3
Serbest bölge:
- Bir ülkenin siyasi sınırları içinde olmakla beraber gümrük hattı dışında sayılan, ülkede geçerli ticarî, malî ve ekonomik alanlara ilişkin hukukî ve idarî düzenlemelerin uygulanmadığı veya kısmen uygulandığı, sanayi ve ticari faaliyetler için daha geniş teşviklerin tanındığı yerler olarak tanımlanabilir.

Doğal (fiziki) özelliklere göre bölgeler: Yer şekillerine(Dağlık Bölgeler), iklim tiplerine, Bitki örtüsüne, Su özelliklerine göre
Beşeri özelliklere göre bölgeler: Nüfus özelliklerine, Siyasi ve jeopolitik özelliklere (Avrupa Birliği), idarî bölünüşe,Kültürel özelliklere göre
Ekonomik özelliklere göre bölgeler: Tarım bölgeleri, Sanayi bölgeleri, Maden bölgeleri(Petrol bölgeleri), Turizm Bölgeleri

ÜNİTE 4
DOĞAL ÇEVRE
Tarım: İhtiyaç duyulan bitkileri yetiştirmek amacıyla toprak üzerinde yapılan çalışmalardır. Hızlı nüfus artışı, ekilebilir toprakların aşırı kullanımı, ölçüsüz kullanılan kimyasal gübreler ve zararlılarla mücadele ilâçları doğal çevrenin dengesini bozabilmektedir.
Sanayi: İşlenmemiş (ham madde) ya da yarı işlenmiş maddelerin, fabrikalarda işlenerek kullanılabilir duruma getirilme işidir. sanayi üretimi yapılırken ortaya çıkan atıklar hava, su ve toprakta kirlenmeye yol açmaktadır. Zararlı gazların atmosferde oluşturduğu tabaka, küresel ısınmaya sebep olur.
Ulaşım: Yollar, limanlar, köprüler, tüneller çevrenin değişmesine neden olur. Yer şekillerinin engebeli olduğu, dağların kesintisiz uzandığı yerlerde ulaşım zorlaşır. Bu zorluklar; tünel, köprü, viyadük vb. yapılar ile aşılır.

Yerleşme: Nüfusun artması ve şehirleşmeye bağlı olarak binalar artar. Yeni yerleşim alanları kurulur. Konutların yapıldığı yerler tarımsal alanların, ormanların ya da meraların üzerindedir.
Enerji Üretimi: Sanayileşme ve kentleşme ile birlikte enerji gereksinimi artmıştır. Petrol, doğalgaz, taş kömürü, linyit, su gücü, rüzgâr gücü, jeotermal kaynaklar vb. başlıca enerji kaynaklarıdır.