Dünyada mesut bir hayat sürmemiz ve ölümle başlayan ebediyet yolculuğumuzda saadet yurduna varmamız, öncelikle, niyet şartına bağlıdır. İbadetlerimizde niyet Allah rızası olduğu gibi, dünya işlerine çalışmamızda da niyetimiz “helal kazanmak, aile fertlerimize helal lokma yedirmek, örnek bir zengin olarak başkalarını da helal dairesinde çalışmaya teşvik etmek, memleketimizin maddî kalkınmasında rol üstlenerek düşmanlarımız karşısında ülkemizi daha güçlü kılmak” gibi yüksek gayeler olmalıdır. Bu niyetle yaptığımız dünyevî çalışmalarımız ahiretimize mal olabilir. Nur Külliyatından Dördüncü Sözde şöyle buyrulur:
“Namaz kılanın diğer mübah dünyevî amelleri güzel bir niyet ile ibadet hükmünü alır.”
Yukarıda bu güzel niyetlerden bir kaçını saymış olduk.
“Başkalarına üstün gelmek, parmakla gösterilmek, rakiplerimizi kıskandırmak, alkış ve taktir toplamak” gibi nefsin hoşuna giden niyetler o çalışmalarımızın faydasını sadece bu dünyada bırakır. O kadar yorulmamıza rağmen ahiretimize bir şey götüremeyiz.