Geçmişten günümüze insanoğlu, zorunluluklar nedeniyle veya istediği yaşam koşullarına ulaşmak için yaşadığı yerleşim yerlerinden ayrılarak yeni yerler bulma gayreti göstermiştir.
Tarihin her döneminde yaşanan ve toplumsal hayatın her aşamasında görülen bu göç hareketleri insanlık tarihinin seyrini derinden etkilemiştir. Zaman içerisinde artan veya azalan bir seyir takip eden göçlerin gerçekleşme nedenleri farklılıklar göstermektedir. Yerleşim yerleri ve iklimdeki değişikliklere bağlı geçim sıkıntısının yaşanmaya başlanması, politik değişiklikler, inanç gruplarının baskı altına alınması gibi gelişmeler; göçlerin siyasi, ekonomik, dinî ve coğrafi nedenlerini oluşturur.
Ege Göçleri
“Deniz Kavimleri Hareketi” olarak da ifade edilmiş, MÖ XIII. yüzyıl sonları ile MÖ XII. yüzyıl başlarında iki aşamada yaşanmıştır. Göçleri gerçekleştiren toplumlar genellikle Ege ve Akdeniz’deki adalardan geldiği için tarihçiler bu göçlere Ege göçleri ismini vermiştir. Bu göçler ilk olarak Yunanistan’dan
başlamıştır. Yunanistan’ın dağlık bir coğrafyaya sahip olması, tarım alanlarının yetersizliği, nüfus artışı ve kıtlığın yaşanması bu göçlerin
nedenlerindendir. Ayrıca Doğu Avrupa ve Balkanlardan güneye inen Dorlar, Akalar gibi kavimler Yunanistan’daki kavimlerin doğuya doğru sürüklemesinde etkili olmuştur. Mısır’a kadar uzanan Ege göçleri sonucunda Mısır Devleti verdiği güçlü mücadele ile kendisini korurken Anadolu’daki Hitit Devleti ise yıkılmıştır.
Amurru (Babil) Göçleri
Amurrular, MÖ III. binyılın son yüzyıllarında Arabistan’dan Filistin ve Suriye çevresine göç etmişler ve daha sonra buradan da doğuya doğru göçlerini sürdürmüşlerdir. Elamlar ile birlikte Sümer Devleti’nin yıkılmasında başlıca rolü oynamışlardır.
Akad Göçü
Akad göçü, MÖ 3. binde Sami kökenli olan Akadların, Suriye’den Fırat Nehri’ni izleyerek Sümer ülkesine doğru yavaş yavaş gerçekleştirdiği göçlerdir. Bu göçler sonrasında Akadlar, Sümer kent kültürünü özümsemiş ve bu kültürü sonraki toplumlara aktarmıştır.
Hurri Göçleri
Mezopotamya ve çevresine MÖ III. binyılın sonlarında büyük bir göç dalgasıyla kuzeyden gelen Hurriler; Doğu Anadolu, Orta Fırat Havzası ve güneyde Filistin’e kadar geniş bir alana yayılmıştır.
Frig Göçleri
Frigler, Makedonya ve Trakya’dan Boğazlar yoluyla Anadolu’ya göç eden Trak boylarındandır. Bu göçler, MÖ 1200-800 yılları arasında yaşanmıştır.
İç Asya Göçleri
Orta Asya’dan dünyanın diğer coğrafyalarına milattan önce ve milattan sonraki dönemlerde yapılan Türk göçleridir. Milattan önceki dönemlerde meydana gelen göçler hakkında yeterli belgelerin bulunamaması ve
araştırmaların yapılamaması nedeniyle henüz bu göçler aydınlatılamamıştır. Buna karşın yapılan araştırmalar sonucunda milattan sonraki Türk göçleri ile ilgili olarak kesin sayılabilecek bilgiler elde edilmiştir. Bu göçler sadece İç Asya’nın çevresindeki toplulukları etkilemekle kalmamış, göçlerin etkileri üç kıtada hissedilmiştir.
İlk Çağ’da insanlar sadece sosyal, ekonomik, siyasi ve coğrafi nedenlerle göç etmek zorunda kalmamıştır. Semavi dinlerin yeryüzünde yayılmaya başlamasıyla eski dinlerinden vazgeçmek istemeyen devlet yöneticileri veya topluluklar bu yeni dine geçen insanlara baskılar yapmıştır. Bu baskılar neticesinde semavi dinlere inanan insanlar, inançlarından vazgeçmeyerek kendilerine uygulanan dinî baskılardan dolayı göç etmeyi tercih etmiştir. Bunun İlk Çağ’daki örnekleri olarak Filistin bölgesindeki Yahudi sürgünleri ve ilk Hristiyanların Roma baskısından kaçmaları gösterilebilir.
MÖ 587 yılında Babil Hükümdarı II. Nabukadnezar, Yahuda Krallığını istila ederek Kudüs Mabedi’ni tahrip etmiş ve nüfusun büyük bir kısmını sürgün etmiştir. Bu olaydan 70 yıl sonra Babil, Pers Kralı Kiros tarafından ele geçirilmiş ve sürgünde olan Yahudilere dönüş izni verilmiştir. Yahudilerin yaşadığı bu topraklara Perslerden sonra Büyük İskender ve Roma İmpa
ratorluğu hâkim oldu. Yahudiler, MS 66-73 tarihleri arasında Roma yönetimine karşı isyan etti. Bu isyan nedeniyle Roma orduları Kudüs’e yönelerek Yahudileri bölgeden göç etmeye zorladı. Romalılar, başta Mısır olmak üzere hâkimiyetleri altındaki farklı ülkelere Yahudileri sürdüler.
Romalılara karşı direnişleri devam eden Yahudilerin ikinci isyanı MS 132-135’te gerçekleşmiştir. Fakat Romalıların üstünlüğü karşısında direnemedikleri için yeniden sürgün edilmişlerdir.
Bu olaydan sonra Romalılar tarafından Filistin’e dönmeleri yasaklanan Yahudiler, kitleler hâlinde buradan dünyanın dört bir yanına göç etmiştir.
İlk Çağ’da dinleri nedeniyle baskıya maruz kalan diğer bir inanç grubu da Hristiyanlardır. Hristiyanlık, I ve II. yüzyıllarda özellikle fakir halk arasında Roma İmparatorluğu sınırları içerisinde hızlı ve gizlice yayılmıştır. Roma imparatorları bu şekilde imparatorluk içinde yayılan Hristiyanlığa karşı tepki göstererek onların ibadet etmelerini yasakladı. Buna rağmen Hristiyanlığın
yayılmaya devam etmesi sonucunda Roma İmparatorluğu, IV. yüzyılda Hristiyanlığı önce serbest bıraktı sonra da resmî din olarak kabul etti. Roma İmparatorluğu’nda Hristiyanlık serbest bırakılmadan önce Roma baskısından kaçarak Anadolu’ya gelen ve burada inançlarını gizlice sürdürmeye çalışan ilk Hristiyanların izleri Antakya ve Kapadokya’da görülebilir.