Kur’ân-ı Kerîm’in gereği gibi anlaşılabilmesi ve doğru bir tefsîrinin
yapılabilmesi için önemli ölçütlerden birisi de âyetlerde geçen “Takvâ”,
“Huşû”, “Kavm”, “Emr”, “Abd”, “Hubb” gibi anahtar kelimelerin,
Kur’ân’ın indiği dönemdeki anlamlarını tesbit etmektir. O nedenle bir
müfessirin, bu kelimelerin ilk defa kullanıldıklarında ve onların ilk okuyucusu
olan Hz. Peygamber (s.) tarafından okunduğunda, O’nun etrafında
bulunan kimselerin yani Ashâb’ın onlardan ne anladıklarını tesbit etmeye
bilhassa dikkat etmesi gerekir.(Hûlî, 1988). Esasen, bir müfessirin, lugat,
nahv, sarf, belagat, kıssalar, nâsih ve mensûh, hadisler, mücmel, mübhem ve mevhibe ilmi gibi ilimlere ihtiyacı vardır. Ayrıca, muhakkik ve müdekkik bir müfessirin, Kur’ân’da geçen kelimeleri, nâzil olduğu asırda kullanılan
anlamlarına göre tefsir etmesi gerekir.” (Zerkânî, 1988)
Kur’ân kelimelerinin incelenmesi hakkında, Râgıb İsfahânî (ö.502/1108), Kur’ân ilimlerinden ilk defa ilgilenilmesi gerekenin kelime
bilgisi olduğunu, bu ilimden kasdedilen şeyin de lafızların tek tek, tahlil/analiz edilmesinin anlaşılması gerektiğini ifade eder. (İsfehânî, 1992)
Kur’ân-ı Kerîm’in mânâsını anlamak isteyenler için bu durum, bir bina inşa
etmek isteyen birinin tuğlaya ihtiyaç duyması gibidir. Bu çalışma, sadece
Kur’ân’ı anlamak için değil, aynı zamanda diğer İslâmî ilimlerin hepsi için de
yararlıdır. Çünkü Kur’ân’ın lafızları, Arap dilinin özü ve kaynağı, onu
anlamanın vasıta ve dayanağıdır. Zira fakih ve hakîmler hüküm ve
hikmetlerinde ona müracaat ederler. Şair ve yazarlar nazım ve nesirlerinde
ona koşarlar. Kur’ân kelimeleri ve türevlerinin/müştaklarının dışındakiler, -
onlara nisbetle- meyveye göre kabuk ve çekirdek; taneye nisbetle elenti ve
saman durumundadır. Bir dilin çekirdek ve özü kelimelerdir. Eğer
kelimelerin doğru anlamları tesbit edilemezse cümleler anlaşılamaz.
Dolayısıyla okunan bir metinde doğru anlaşılmamış olur. Bir bakıma, insan
zihnindeki fikirlere giydirilen elbiseler gibi olan kelimelerin anlamını belirleyen unsurlar şunlardır:
1. Dilin ait olduğu kültür;
2. İlgili kelimenin semantiği;
3. Konuşanın kelimeyi kullanırken taşıdığı niyet;
4. Kelimenin, muhatabın zihnindeki arka planı.
Dilciler, dili teşkil eden kelimeleri, içinde yer aldıkları metin/anlam bütünlüğündeki durumuna ve kullanılışına göre belli gruplara ayırmışlardır. Bunlardan birisi de “terim”dir. Hangi bağlamda geçerse geçsin ve semantik geçmişi ne olursa olsun, muayyen ve sabit bir anlam ifade edecek şekilde kullanılan kelimelere “terim” denmektedir. İşte terimin işaret ettiği bu muayyen ve sabit anlama da -zaman zaman birbirlerinin yerine kullanılsalar da- “kavram” denmektedir.(Özsoy, 1994)