İnsanın karşısındakine dileklerini, duygularını sözlü olarak
anlatması eylemine sözlü anlatım denir. Sözlü anlatımın
temeli, yazılı anlatımda olduğu gibi dildir. Ana dilinde
sözlü anlatımın anlama boyutunu dinleme, anlatma
boyutunu ise konuşma oluşturur.
Konuşma ile İlgili Temel Kavramlar
Sözlü anlatımda düşüncelerin ve duyguların
karşımızdakine doğru, etkili ve yeterli bir biçimde
aktarımı önemlidir. İnsan için temel gereksinim olan
konuşma, kişinin toplumsal ilişkilerinde de temel
değişkenlerdendir. Konuşma ile temel kavramlar aşağıda
verilmiştir;
• Konuşma
• Ses
• Boğumlanma
• Sıklık / Frekans
• Ton / Tonlama
• Ezgi
• Vurgu
• Durak / Duraklama
• Tını / Renk
• Pes ve Tiz Sestir.
Konuşma: Konuşma, insanın duygularını, düşüncelerini
sese dayalı bir dizge halinde sunması, başka bir deyişle
anlamlı parçalara dönüştürülmüş seslerden yararlanarak
düşüncelerini ifade etmesidir.
İnsan için konuşma, temel gereksinim oluşunun yanı sıra
yine insanın çevresiyle ilişkilerini kolaylaştıran veya
zorlaştıran bir araçtır. Konuşmada kullanılan dilin bir
toplumsal, bir de bireysel yönü vardır. 19. yüzyılda
çağdaş dilbiliminin kurucusu olarak bu ayrımı ortaya
koyan Saussoure, insan dilinin toplumsal yönünü ifade
eden dil (langue) ile bireysel yönünü ifade eden söz
(parole) arasındaki farka ve aynı zamanda konuşan (veya
yazan) bireyin var olan dili özgün kullanımına işaret
etmektedir.
Ses: Konuşma sesleri, akciğerlerden başlayıp ağız ve
burunda sona eren solunum yollarında sıralanmış
organlara çarpıp veya sürtünüp seda haline geldikten sonra
en son olarak bir kalıptan, engelden geçip ağızdan çıkan
titreşimlerdir.
Boğumlanma: Ciğerlerden gönderilen havanın ağız ve
burun yolundaki ses aygıtlarının yardımıyla ağızdan
çıkarken konuşma sesi biçimlerini almasıdır. Seslerin
doğru biçimde boğumlanması (sesletilmesi) etkili
konuşmanın temel koşullarından biridir.
Sıklık / Frekans: Titreşen her nesnenin 1 saniyedeki yalın
titreşimleridir. Ölçü birimi Hertz’dir.
Ton/ Tonlama: Titreşen, ses veren varlığın titreşim
sayısının az ya da çok oluşuna tonlama denir. Tonlama,
iletilmek istenen mesajın, duygunun doğru şekilde
dinleyiciye ulaşmasına, dinleyici üzerindeki etkisinin
artmasına yardımcı olur. Tonlama aracılığıyla,
konuşmanın içeriğine uygun coşkun, güçlü, kesin,
yumuşak, hassas duygular dinleyiciye iletilir.
Ezgi: Sözcük içerisinde hecelerin sesletiminde alçalan
veya yükselen tona karşılık, cümle düzeyinde sözcüklerin,
sözcük gruplarının da alçalan veya yükselen tonda
sesletildiği görülür. İletilmek istenen mesaja, oluşturulmak
istenen duygu değerine bağlı olarak konuşmacının cümle
düzeyinde yaptığı tonlamalara ezgi denir.
Vurgu: Sözcüklerde ve sözcük öbeklerinde bazı hecelerin,
cümlenin bütününde de bazı sözcüklerin diğerlerine göre
daha yüksek tonda seslendirilmesidir.
Durak / Duraklama: Özellikle vurgulanan bir yargının,
mesajın, yüksek tonlu ifadenin veya bir sorunun ardından
gelen kısa süreli sessizliktir.
Tını / Renk: Bir sesi başka seslerden ayırmamızı sağlayan
fiziksel niteliğe tını ya da renk denir.
Pes ve Tiz Ses: Seslerin, kulağa kalın veya ince, yavaş
veya hızlı, alçak veya yüksek ulaşmasını ifade etmek için
pes ve tiz terimleri kullanılır. Buna göre pes; kulağa kalın,
yavaş, alçak gelen sesler için kullanılırken tiz; kulağa ince,
hızlı, yüksek gelen sesler için kullanılır.
Doğru, güzel, iyi bir sesin sahip olması gereken temel
fiziksel özellikler şöyle sıralanabilir:
• İşitilebilirlik
• Esneklik
• Akıcılık
• Hoşagiderliktir.
Doğru, Güzel ve Etkili Konuşmanın Temel
İlkeleri
Konuşmanın doğru, güzel ve etkili bir şekilde
gerçekleşmesi için kişinin konuşmayla ilgili olarak dikkat
etmesi gereken özellikler şunlardır:
• Açıklık
• Doğallık
• İnandırıcılık
• İlginçlik
• Konuşmacının bilgi ve donanımı
• Ön çalışma
• Yöntem ve plan
• Konuşmayı destekleyen yardımcı unsurlar
• Üslup.
Beden Dili ve Sözlü Anlatımdaki Yeri
Beden dili iletişim sürecinde dinleyicinin algısını
etkileyen el, kol, baş, yüzdeki her bir uzuv ve diğer vücut
azalarının hareketleridir.
Beden, sözlü iletişim sürecine jest ve mimik aracılığıyla
katılır. Konuşmacı söze dökmediği düşüncelerini beden
dili ile isteyerek veya istemeden dinleyiciye aktarabilir.
Sözlü iletişimde konuşma ile uyumlu olarak gerçekleşen
sözsüz hareketlerin, doğal vücut hareketleri olarak ortaya
konmuş olmaları halinde dinleyici üzerinde istenen etkiyi
sağlaması mümkündür. Bu haliyle değerlendirildiğinde
beden dili, sözlü anlatımda konuşmayı bütünleyen,
konuşma yoluyla dinleyici üzerinde etki oluşturmaya
yardım eden bir araçtır.
Konuşma Türleri
Sosyal yaşamdaki ilişkileri düzenleyen konuşma,
hazırlanış biçimine göre hazırlıksız ve hazırlıklı
konuşmalar olarak üzere iki farklı biçimde
sınıflandırılabilir.
Hazırlıksız Konuşmalar/ Günlük Konuşmalar
Hazırlıksız, günlük konuşmalar, sözlü iletişime konu olan
günlük dialoglarda belirli bir araştırmaya, plana, programa
gerek duyulmadan gerçekleşen konuşmalardır. Hazırlıksız
konuşmalar günlük hayatta en çok karşılaşılan, genellikle
iki kişi arasında geçen ve karşılıklı konuşma olarak da
adlandırılan konuşmalardır. Örneğin, telefon konuşması ve
iş görüşmeleri.
Hazırlıklı Konuşmalar/ Topluluk Konuşmaları
Hazırlıklı konuşma türlerinden söylev, konferans, kurultay
grup tarafından ve belirli bir topluluk karşısında
gerçekleşen konuşmalardır. Örnek olarak nutuk, açılış
konuşmaları, açık oturum konuşması, forum, panel,
sempozyum, kurultay, münazara konuşmaları gibi.
Forumu diğer benzer konuşma türlerinden ayıran en
önemli özelliği, dinleyicilerin, forum süresince yönetici
kontrolünde söz alarak soru ve görüşlerini ifade
edebilmeleridir. Sempozyum, yalnızca ülke içinden
konuşmacıların katılımıyla gerçekleşiyorsa ulusal, ülke
dışından konuşmacılara da yer veriliyorsa uluslararası
nitelik taşır. Sempozyumda amaç, herhangi bir konuyu
tartışmaktan çok konuya açıklık ya da çözüm getirmektir.
Genellikle ilk ve orta dereceli okullarda öğrencilerin
belirlenen bir konu veya görüşe dair araştırma yapmasına,
araştırma sonuçlarını topluluk önünde sunmasına,
tartışmaya katılarak bu görüşleri savunmasına olanak
sağlamak suretiyle münazaradan etkin bir eğitim
uygulaması olarak yararlanılır. Münazara, kişilerde
nitelikli tartışma kültürünün yerleşmesine katkısı
bakımından çok önemlidir.
Başarılı Sunumun İlkeleri ve Teknikleri
Hazırlıklı konuşmalarda belirli bazı teknikler, uygulama
öncesi, sırası ve sonrasında dikkate alınacak bazı hususlar
konuşmacının işini kolaylaştırdığı gibi etkili ve kalıcı bir
sunum yapmasını da sağlayabilir.
Sözlü sunum aynı ses tonunda, kişinin yalnızca aralıksız
konuşmasından oluşacak şekilde değil; içerik, ses, beden
dili uyumuyla ve de çeşitli görsel yardımcılarla
zenginleştirilmiş olarak dinamik bir yapıda
gerçekleştirilmelidir.
Sunum öncesinde dinleyici kitlenin yaş, cinsiyet, eğitim,
sosyal rol ve statü ile ilgili özellikleri hakkında bilgi
alınmalı, konuşmanın içeriği, üslubu, yeri ve süresi
bunlara göre belirlenmelidir.
Sunum sırasında orada bulunanların okuma yapmak üzere
değil, konuşma dinlemek üzere gelmiş olduklarını bilerek
sunum yapılmalıdır.
Dinleyicilerin konsantrasyon eğrisine dair bilgiler, yirmi
dakikadan sonra ciddi oranda dikkat eksilmesi yaşandığını
göstermektedir. Buna göre, ilk yirmi dakikada önemli
mesajlar verilmelidir.
Sunum açılış cümlelerini özellikle dikkatli seçmek gerekir.
Sunum sonrasında kapanış cümleleri sırasında dikkatin
yoğun olduğu göz önünde bulundurulmalı ve önemli
mesajları iletmek için bundan yararlanılmalıdır.
Sözlü Anlatımda Bazı Söyleyiş Özellikleri
Asalak Ses, Sözcük ve İfadelerin Kullanımı
Konuşma sırasında ifadelerin aralarına takılan ve
genellikle düşünülmeden kullanılan bazı sesler, sözcükler
veya ifadeler bulunur. Söz dağarcığı geniş olan, konuşma
sırasında psikolojik koşullarında sorun yaşamayan,
konuşması için gerekli hazırlıkları yapmış olan kişiler bu
türden sözlü anlatım bozukluklarından uzak durabilirler.
ıı, hı, şey, yani, falan, evet, tamam mı, oldu, işte, artı,
dermişim, ondan sonra, neyse, efendime söyleyim,
anlatabildim mi vb. asalak ses ve sözler konuşmacının
dikkat eksikliği ile çok yakından ilişkilidir.
Bazı Sözcüklerin Kullanımında Dikkat Edilmesi
Gereken Özellikler
Türkçede bazı sözcükler, söylenişlerinde ortaya çıkan ses
değişimleri nedeniyle yazımlarından farklı olarak
kullanılırlar. Ses daralması, ses veya hece düşmesi
örnekleri olarak ortaya çıkan bu biçimler konuşma ile
sınırlıdır, yazıda gösterilmez. Günlük konuşmalarda sıkça
rastlanan bu kullanımlar, dinleyici karşısında yapılan
konuşmalarda daha az tercih edilir.
Ünlü uzunluğunun veya inceliğinin anlam ayırıcı olduğu
durumlarda yazıda bazı sözcüklerin ‘^’ işareti kullanılarak
birbirinden farklı gösterildiği görülür. Bu sözcükler
arasındaki ayrım, konuşma sırasında da gözetilmeli; uzun
veya ince söylenmesi gereken sözcükler buna göre doğru
biçimde kullanılmalıdır.
Başka dillerden geçen ve tarihî dönemlerde Türkçede
kullanılmış olan bazı dil bilgisel yapılar, artık Türkçede
yer almadığından ve dolayısıyla çağdaş Türkçe
konuşurları için bilişsel düzeyde işlevlerini yitirmiş
bulunduklarından, eski örneklerin kalıntısı olarak ne yazık
ki yanlış biçimde kullanılmaktadır.