Kutsal Kitaplar - Kur’ân-ı Kerîm

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Kutsal Kitaplar - Kur’ân-ı Kerîm
« : 03 Şubat 2018, 11:42:39 »
İlâhî kitapların sonuncusu olan Kur’ân-ı Kerîm Peygamberimiz Hz.
Muhammed (SAV)’e indirilmiş, Peygamberimizden de hiçbir değişikliğe ve
bozulmaya uğramadan tevatür yoluyla bize kadar ulaşmıştır.

Allah Taâlâ “(Habîbim) sana da hak olarak kitabı (Kur’an’ı) -kendinden
evvelki kitab(lar)ı tasdik edici (ve doğrultucu) ve ona karşı bir şâhid olmak
üzere- gönderdik. O halde (bütün ehl-i kitab) aralarında Allah’ın (sana)
indirdiği ile hükmet, sana gelen hakikaten (dönüp de) onların hevâ (ve
heves)lerine uyma… (el-Mâide 5/48) ve
 “Kur’an’ı biz indirdik. Onun koruyucuları da, şübhesiz ki, biziz” (el-Hicr
15/9) buyurmaktadır.

Kur’ân-ı Kerîm Hz. Peygambere yirmiiki yılı aşkın bir süre içinde
vahyolunmuştur. Kaynakların verdiği bilgilere göre Hz. Peygamber hayatta
iken Kur'an kendisi ve sahabe tarafından ezberlenmiş, vahiy kâtipleri
tarafından da yazıya geçirilmiştir.

Hz. Ebû Bekir'in hilâfeti döneminde Kur'ân-ı Kerîm vahiy kâtibi Zeyd b.
Sâbit
tarafından çok hassas prensipler çerçevesinde bir araya getirilmiş ancak
çoğaltılmamıştı.

Üçüncü halife Hz. Osman hicrî 25 yılında Zeyd b. Sabit,
Abdullah b. Zübeyr, Saîd b. el-Âs ve Abdurrahman b. Hâris'ten oluşan bir
heyete daha önce biraraya getirilmiş olan Kur’an’ı istinsah ettirmeye
başlamıştır. Bazı kıraat farklılıklarının ihtilaflara sebep olmaması için yapılan
bu çalışma sonucunda çoğaltılan mushaflar İslâm coğrafyasının dört veya
yedi büyük merkezine gönderilmiştir.

İslâm âlimleri bu özelliklerini göz önünde bulundurarak Kur’an’ı şöylece
tanımlamışlardır: “Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı, Peygamberimiz’den
bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş, okunmasıyla ibadet
edilen, insanlığın benzerini getirmekten âciz kaldığı ilâhî kelâmdır.”

Kur’an’ı Hz. Peygambere vahyeden, gönderen Allah Taâla’dır. Kur’an,
Allah’ın kelâmıdır. Cebrail onu Hz. Peygambere getiren aracıdır. İlâhî hitabın
farklı şekilleri bulunmakla beraber Kur’an Hz. Peygambere elçi (Cebrail) ile
gönderilmiştir. Kur’an Peygamberimiz’den bize kadar tevatür yoluyla
ulaşmıştır. Kur'ân-ı Kerîm, yaklaşık 23 senede bölümler halinde
vahyolunmuş, bir defada toptan indirilmemiştir. Böylece Kur’an
vahyolunduğu süreçte kolayca ezberlenebilmiş, manasının anlaşılması kolaylaşmıştır.

Bir âyette Yüce Allah “İnkâr edenler: Kur’an ona bir defada topluca
indirilmeli değil miydi, dediler. Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için
böyle yaptık ve onu tane tane okuduk” (el-Furkân 25/32) buyurarak
Kur’an’ın bir defada toptan indirilmeyişinin sebebini açıklamaktadır. Âyetler
bazan doğrudan indiği gibi, bazan da meydana gelen bir olayı çözümlemek
veya Hz. Peygambere yöneltilen soruları cevaplar mahiyette inerdi.
Kur’an’ın, farklı âyetlerde ramazan ayında, mübarek bir gecede ve Kadir
gecesinde inmeye başladığı bildirilmektedir (el-Bakara 2/185; ed-Duhân
44/1-3; el-Kadr 97/1). Kadir gecesinin Ramazan ayında mübarek bir gece
olduğu dikkate alındığında âyetler arasında bir çelişki olmadığı görülecektir.
Kur’an hem lafzı hem de manası bakımından mûcizdir, bir benzerini
oluşturmakta başkalarının âciz kaldığı bir kutsal kitaptır:

“Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız,
haydi onun benzeri bir sûre getirin. Eğer iddianızda doğru iseniz Allah’tan
başka şahitlerinizi (yardımcılarınızı) çağırın. Bunu yapamazsanız -ki elbette
yapamayacaksınız- yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının...”
(el-Bakara 2/23-24) ve

“Yoksa onu uydurdu mu diyorlar? De ki onun benzeri olan on tane
uydurma sûre getirin” (Hûd 11/13) ve “İnsanlar ve cinler bu Kur’an’ın
benzerini getirmek için bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar onun
benzerini asla ortaya getiremezler” (el-İsrâ 17/88)

meâlindeki âyetlerde üslûp ve içerik bakımından Kur’an’ın mûciz bir kitap
olduğu gerçeği ilan edilmekte ve bu konuda iddia sahibi olanlara meydan
okunmaktadır.

Kur’an’ın lafız/söz yönünden mucize oluşu Arap edebiyatının çok
gelişmiş olduğu bir dönemde vahyolunmasına rağmen, Araplar’a kendisinin
bir benzerini getirmeleri için meydan okuyarak onları bu konuda âciz
bırakmasıdır. Kur’an mana yönüyle de mucizedir. Hz. Peygamber okuma
yazma bilmeyen bir kimse iken, kendisine vahyolunan Kur’an, içerdiği
konularla ilgili gerçekleri sunmaktadır. Onu anlayarak okuyan insanların
zihninde ve kalbinde güven ve tatmin duyguları uyanır. Ancak Kur’an, lafız
ve mananın bir arada oluşu sayesinde ilâhî kitap özelliğini kazanmaktadır.
Kur’an’da dinî olanlar yanında, bazı bilimsel ve sosyal gerçekliklere de
değinilmiş, yeni bilimsel gelişmeler onu teyit etmiş, daha iyi anlaşılmasını
sağlamıştır.

Başta Allah’ın varlığı ve birliği olmak üzere itikâdî konular, iman esasları
Kur’an’ın içerdiği konuların başındadır. Müslümanların mükellef olduğu
namaz, oruç, hac, zekât gibi ibadetler, kişiler ve toplumlar arası ilişkileri
düzenleyen hükümler, bu hükümlerin ihlaline yönelik cezalar, insanların
dünya ve âhiret saadetlerini temin edecek ahlâkî hükümler, nasihat ve
tavsiyeler, Allah’ın emirlerine uyanlara mükâfat, uymayanlara ceza vaatleri
Kur’an’ın temel konularının başında gelir. Ayrıca Allah’ın varlığı ve birliğini
ispat eden ilmî gerçekler ve tabiat kanunlarına işaret eden âyetler, önceki
ümmetlere ve onlara gönderilen peygamberlere ait ders alınacak mesajlar
içeren kıssalar ve inananların Allah Taâlâ’ya sığınmalarına ve O’nun
yardımını talep etmelerine yönelik dualar da Kur’an’daki diğer temaları
oluşturmaktadır.

Bu içerik ve özellikleriyle Kur’an insanları öncelikle Allah’ın ilim, irade,
kudret sıfatlarını ve fiillerindeki hikmeti ortaya çıkarıp görünür kılan eserleri
üzerinde düşünmeye davet eder ve onları Allah’ın âleme yerleştirdiği işleyiş
kanunlarını incelemeye yönlendirir.

Hz. Muhammed peygamberlerin sonuncusu, Kur’ân-ı Kerîm de ilâhî
kitapların sonuncusudur. Kur’an, Hz. Muhammed’in nübüvvetini doğrulayan
en büyük mucizedir. Önceki peygamberlere gönderilen kutsal kitapların
aksine Kur’an günümüze kadar hiçbir değişikliğe uğramadan ve tahrif
edilmeden gelmiştir ve kıyamete kadar bu özelliğini koruyacaktır. Kur’an’ın
getirdiği mesaj evrensel olup kıyamete kadar geçerlidir.

Yahudi ve Hıristiyanların kutsal kabul ettikleri metinleriyle ilgili olarak
Hz. Peygamber “Sizler Ehl-i Kitab’ı tasdik de, tekzip de etmeyin. “Biz
Allah’a ve bize indirilene (Kur’an’a); İbrahim, İsmail, İshak, Yakûb ve
torunlarına indirilenlere, Musa ve İsa’ya verilenlerle Rableri tarafından diğer
peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin
inandık ve biz sadece Allah’a teslim olduk” deyin” (el-Bakara 2/136)
buyurmak suretiyle Müslümanların takınmaları gereken tavrı belirlemiştir
(Buhârî, “Tefsîr” 11).