Bütün iş ve davranışlarımızda orta yolu tutmak fazilet sayılır. Faziletlerin de
esasını teşkil eden huylarda aşırılık (ifrat) ve bunlardan yoksunluk (tefrit)
rezilet sayılmıştır. Rezilete düşmüş olan insanlar arasında ihtilaf ve çatışma
esas iken, fazilet sahibi insanlar arasında daima anlaşma, ülfet ve âhenk
görülür. Çünkü orta yol ve dolayısı ile fazilet bir tane iken, bunun
bulunmadığı yerde reziletler neredeyse sınırsızdır.
Rezilet özelliklerini kendinde barındıran kişilerin bulunduğu toplulukta
fitne ve fesat çıkması oldukça doğaldır. Çünkü toplumlar kişilerin sadece
daha büyütülmüş halidir. Aynı şekilde kişiler toplum havuzunda yetişeceği
için, toplumun nitelikleri de dolaylı veya doğrudan insanları etkiler.
Bütün faziletler güzel iş ve davranışlardan ibarettir. Bu sebeple İslâm
getirdiği prensiplerle Müslümanları faziletli insanlar yapmaya çalışmış
böylece onlardan insanlığa örnek ve önder bir topluluk vücûda getirmek
istemiştir. Erdemli şehir ve erdemli toplum anlayışının temelinde de bu ahlâk
düşüncesi yatmaktadır. Yine erdemsiz toplumlar, rezilet özelliğini haiz
yönetici ve bireylerden müteşekkildir.
İslâm dini, insanın hiç bir duygu ve eğilimini yok etmek istememekte;
ancak hayatın bütünüyle ölçülü olmasını, ifrat ve tefritten kaçınılması
gerektiğini bildirmektedir. Bu sebeple "itidâl" (ölçü sahibi olmak) son derece
önemli kabul edilmiştir.
İslâm cömertliği büyük bir fazilet olarak görür. Fakat cömertliğin, daha
doğrusu başkalarına vermenin (infak) ve harcamanın fazilet olabilmesi için
harcamalarda itidâle uymak şarttır. Aksi takdirde bu bir fazilet olmaktan
çıkar. Hatta sorumluluk gerektiren bir rezilet olur. Bunun için harcamalarda
orta yol tutulur. Yani ne aşırı bir şekilde, yerli yersiz harcama yapılır. Bu da
israf'tır. Ne de aşırı mal sevgisi ile onu harcamaktan çekinilir. Bu cimriliktir.
Mesela cesaret erdemi kapsamına giren ancak onun bir alt erdemi olarak
görülen tevâzu da bir fazilettir. Tevâzu alçak gönüllü olmak demektir.
Tevâzuda aşırıya gitmek insanı zillete, aşağılığa sürükler. Tevâzu'dan
uzaklaşmak ise insanı kibirli olmaya, benliğimizin bu kötü huy tarafından
sarılmasına sebep olur. Şu halde müslüman kişi davranışlarında itidâl (orta
yol), fazilet ve güzel huyların, ifrat ve tefrit (aşırılık veya bir şeyin yokluğu)
ise rezilet ve kötü huyların çıkmasına sebep olmaktadır.
Daha önce de gördüğümüz gibi İslâm ahlâkçıları, insan ruhunun bazı
temel kuvvetlere sahip olduğunu, bu kuvvetlerin akıl, gazab ve şehvetten
meydana geldiğini kabul etmişler ve bu üç temel kuvvetin fazilet ve
reziletlerin ana kaynağı olduğunu söylemişlerdir. Bu kuvvetlerin ifrat, tefrit
ve itidâl noktaları ayrı ayrı ele alınmış ve ifrat ve tefritin reziletin; itidâlin ise
faziletin esası olduğunu ifade etmişlerdir.
Temel Erdemler ve Reziletler
TEMEL ERDEMLER REZİLETLER
Hikmet Cehalet
Adalet Zulüm
İffet İffetsizlik
Cesaret Korkaklık