Hz. Ebû Bekir, halife olur olmaz ilkönce Üsâme b. Zeyd komutasındaki
orduyu sefere gönderdi. Hz. Peygamber, dört bin kişilik bu orduyu, Mûte
seferinde şehit düşen Müslümanların kanını yerde bırakmamak için
hazırlamış, komutanlığını da Üsâme b. Zeyd’e vermiş, ancak hastalığı
ağırlaştığı için gönderememişti. Hatta Peygamberimiz vefat ettiğinde bu
ordu, Medine’nin dışında hazır vaziyette bekliyordu. Bu durumda Hz. Ebû
Bekir, orduyu, Hz. Peygamber’in belirlediği hedefe göndermek için harekete
geçti.
Ancak ordunun yola koyulacağı günlerde iki problem yaşandı. Bunlardan
biri, Müslüman askerlerin şehirden ayrıldığını öğrenen mürtedlerin
Medine’ye saldırı girişiminde bulunabilecekleri endişesiydi. İkincisi de
ashabtan bazılarının azatlı bir kölenin oğlu olması hasebiyle komutan
Üsâme’nin değiştirilmesini istemeleriydi. Bazıları onun genç olmasını da
gerekçelerine ekliyorlardı. Bu itirazlara karşı Hz. Ebû Bekir, Hz. Peygamber
tarafından Üsâme komutasında hazırlanan ordunun cepheye gönderileceğini,
bundan asla geri adım atılmayacağını kesin bir dille ifade etti.
Ardından da 1 Rebîülevvel 11 (26 Haziran 632) tarihinde orduyu sefere çıkardı.
Üsâme atlı, kendisi yaya olarak bir süre yürüdü; ayağının kısa bir süre de olsa cihad
yolunda tozlanmasını istediği için, aksini teklif edenlere aldırış etmedi.
Bu sırada Hz. Ebû Bekir’in Üsâme ordusuna tavsiyeleri hem İslâm hem de
insanlık tarihi açısından önemlidir.
Bu seferde Hz. Üsâme, büyük bir düşmanordusuyla karşılaşmamakla beraber,
misyonu itibariyle Müslümanlarıngücünü ortaya koymuş ve
bölgede bazı âsi kabileleri itaat altına aldıktan sonra zaferle Medine’ye dönmüştür.